1. (bkz: seksizm) . ırkçılıkla birlikte kendinden memnun olabilmenin en kolay yollarındandır. kişinin cinsiyetinden ötürü sevinç duymasının bir sonucu da denilebilir. kısaca insanın ruhu etkinlik alanında sevinecek başka bir şey bulamazsa cinsiyetiyle, ırkıyla, tuttuğu takım ya da siyasi partiyle sevinç duyar ve bunu da ötekilere yansıtarak etkinlik alanını artırır.

    bu konuda en güzel örnek “heval”dir. çünkü heval kişilerin hem cinsiyetiyle, hem ırkıyla, hem tuttuğu partiyle hem de ekonomik durumuyla ilgili bir sevinç yaşamasını, kendinden memnun olmasını sağlar. kendinden keder duyan, nefret eden-edecek olan- ruhların, etkinliğinin az olduğunu ya da azalmakta olduğunu kabullenmemek için heval’le alay etmekten başka çaresi yok demek doğru olur. aksi halde arzusuna-iştahına kapılıp giden diğer nesnelerle eşdeğerliğini hissetmek zorunda kalacaktır. örneğin bir masa türk değildir, erkek de değildir, oy kullanmaz, maç izlemez. o halde masa sadece masadır ve kullanışlılığı bakımından uzamı bellidir.

    kendinden memnun olabilmek, ruhunun etkinliği artırabilmek için çaba göstermek daha mantıklıdır. kitap okumak, film izlemek, seyahat etmek, bir enstrüman çalmayı öğrenmek, resim yapmayı denemek, tiyatro seyretmek, kısacası sanatla, felsefeyle, bilimle uğraşmak hepsi ruhun başka ruhları da kavrayabilmesi, etkinliğini artırması adına güçlü eylemlerdir. bunu buraya öğüt gibi koymuş bulunalım.
    abi
  2. cinsiyetçilik son yıllarda üzerine oldukça konuşulan bir konu^:en azından benim çevremde^.

    sexizm, yaygın bir tanım olarak "bir cinsiyetin^:burada bahsedilen cinsiyet, cinsel yönelimi de içeriyor^, diğerinden üstün ve değerli olduğunu savunan görüş, ideolojidir." bu tanıma göre cinsiyetçilik; erkeğin, kadından değerli sayılması yahut heteroseksüellerin, eşcinsellerden üstün görülmesi olarak örneklenebilir.

    ülkemizde homofobinin yaygın olarak görülmesine karşılık, erkeğin kadından üstün olduğunu açıkça iddia eden bir birey bulmak oldukça zordur^:trolleri pas geçin^. yine de geneli müslüman olan bir ülkede kadının, erkeğin kaburgasından yaratıldığına olan inanışı ve ya yine hiç kadın peygamber olmadığına yönelik inanışı erkeğin üstün kıldığına yorumlayan insanlar olduğuna bahse girerim ki bunların sayısı da neyse ki gün geçtikçe azalmaktadır.

    tam buraya bir not düşmek istiyorum bir kısmın kapanışına gelmişken, küfürle hakaret arasındaki fark, küfrün bel altı vurmasıdır ki küfür genellikle bir reaksiyon olarak kullanıldığından dolayı küfreden herkese cinsiyetçi damgası yapıştırmak afedersiniz osuruktan nem kapmak oluyor.

    Bu yorumun asıl girilme amacına gelecek olursak, cinsiyetçilik ile toplumsal cinsiyet anlayışı, kesişebilmekle birlikte özünde farklı kavramlardır. örnekleyelim; ^:şimdi bana kızacaksınız ama^ calgon reklamında eve gelip "makinenizin rezistansı kireçlenmiş" diyen ustanın erkek, onu karşılayanın kadın olması o reklamı cinsiyetçi yapmıyor. çünkü ev alışverişini yapan kitle genellikle kadındır^:bu da cinsiyetçilik değil bir gerçek^ ve calgon'un hedef kitlesi de bu insanlardır. çünkü çamaşırları makineye koyması kadını erkekten daha değersiz yapmaz ^:aksini düşünüyorsanız, tebrikler, oldukça sexist bir bireysiniz^.^:yapsaydı çoğunuz annenizi babanızdan çok severdiniz^^:annemi bulaşık yıkarken gördüm çok utanıyorum^ bu tür reklamlarda rollerin bu şekilde olması, reklamların toplumu yansıtmasıyla alakalıdır ki ev hanımı rolü türk toplumunun geçmiş yaşantısından kalma bir toplumsal rol olmakla beraber zamanla yaygınlığını kaybetmektedir. yakın geçmişe kadar bu denli yaygın olması osmanlı topraklarında yaşayan insanların sanayi devriminin aile yapısını değiştiren darbesini yememiş olmasıyla alakalı.

    cinsiyetçi bir reklam olarak örnek bir tane daha ve bir tane daha

    son olarak bu rezil reklam sizin için ırkçı olduğu kadar cinsiyetçi ise yazıyı baştan okuyun. bu adımı zaten gerçekleştirdiyseniz ve fikriniz değişmediyse, tebrikler geleceğin carol adams'ı siz olabilirsiniz.

    lily de seitas ablamızın uyarısı üzerine düzeltme : islamda, havva'nın adem'in kaburgasından yaratıldığına dair bir inanış yok imiş. hristiyan ve musevilere has bir inanışmış bu.
    bozuk
  3. son dönemlerde ağızlarda sakız olmuş tanım. uzatmadan lafa gireyim..

    - kadınların x yapması,

    - erkeklerin y olması,

    - z diyen kadınlar,

    - f'yi seven erkekler.. gibi başlıklar cinsiyetçi olarak niteleniyor.

    bu tip kullanımları genelde yadırgayan kesim de kadın tayfası ^:aman buna da cinsiyetçi demeyin de .p^

    yahu siz manyak mısınız? bir insan erkek cinsini ya da kadın cinsini bir genellemede kullanamayacak mı? kadınların ya da erkeklerin cinsine özgü nitelikleri yok mu?

    ki bunları bıraktım, nesnel olmayan, saçma bir yaklaşım bile yapılsa her şeye 'cinsiyetçilik' diyen şuursuz tipler baydınız artık lan.. ideoloji manyaklığı mıdır nedir, düzgün düşünemeyen, sağdan soldan kaptığı düşünceyi ^:yaklaşımı^ delicesine takip eden yığınlar var.
  4. cinsiyetçilik yapmak bir sosyalleşme aracı haline geldi. flortleştiğiniz birine "siz kadınlar" veya "siz erkekler..." diye takılmak; erkek arasında "hatun kısmı..." diye muhabbet çevirmek; çiftler buluştuğunda benzer ısınma turları. ne yararı var? hiçbir yararı yok. dahası, dergilerle, dizilerle pompalanan toplumsal rolleri yeniden üretiyor. kendi kendini ikna hali. ve olabilecek ennn sığ, en yapay iletişim biçimi. kolaycılığın dik alası.

    bu mu kardeşim yapabileceğinin en iyisi? iletişim kurmak için saksıyı çalıştırmaya, daha yaratıcı fikirler bulmaya ne dersin?
  5. tam olarak anlaşılmayan bir tanım.

    bireysel kimliklerin cinsiyetçi ön yargılarla genellenmesi cinsiyet eşitsizliğini ve ayrımcılığını besleyen bir şeydir arkadaşlar, durum bu kadar basit.
  6. cinsiyetçilik, bir cinsiyetin diğer(ler)inden üstün olduğunu savunan ideolojik tutumdur. bu görüşü savunan kişilere cinsiyetçi veya seksist denir. ataerkillik, anaerkillik, feminizm, maçoluk, maşizm, homofobi gibi cinsiyetçi akımların temelini oluşturur.

    cinsiyetçilik, seksist bir yaklaşım, bir cinsel ayrım yapma şeklidir. cinsiyet savunuculuğu yapan bireyler de zaman zaman cinsiyetçilik yapmakla etiketlenebilirler. bu sebepten, kavramı biraz daha açmamız icap eder; cinsiyetçi tutumda, bir cinsiyeti veya çeşitli anlamlar ve belirli özellikler yüklenmiş, sınırlandırılmış, yani bir kalıbın içine sokulmuş bir cinsiyet olgusunu, yaradılışı ve/veya statüsü bakımından diğer cinsiyetlerden üstün görme, işbu cinsiyetin diğer cinsiyetlere egemen olması gereğini savunma yaklaşımı vardır. bu, aynı zamanda, bir cinsiyet kalıbını hemcinslerine rol model olarak sunma ya da ideal bir cinsiyet olgusunu başkalarına kabul ettirme çabası da olabilir. (bkz: cinsiyet ayrımcılığı)
  7. kendini beceriksiz, değersiz ve özelliksiz hisseden; bu yüzden de bir savunma mekanizması geliştirip, hiçbir mücadele vermeden elde ettiği/doğuştan getirdiği, cinsel organı yüzünden üstün olduğunu düşünen insanların sıfatı.

    tamam belki yapılan iyi şeyler neticesinde bir adım öne çıkarsın, belki daha fazla sevilen bir insansındır ama insanları yarıştırıp, bir grubu daha üstün seçmek, daha ayrıcalıklı olduğunu düşünmek bambaşka bir şey. cinsiyetçiliği şiddetle yaşayan yobazların zaten allah bin bir türlü belasını versin ama bi de tatlı su aydınları var. "tabiki eşitiz ama erkekler fiziksel olarak daha üstün" 21. yüzyılda hala fiziksel güç diyor, gören de her gün ayılarla güreşiyoruz vahşi doğada yaşıyoruz sanacak. ki boks gibi dövüş sporlarıyla profesyonel olarak uğraşan, halter kaldıran kadınlar falan var. şimdi onlar senden daha mı ayrıcalıklı olsun ? kim kimi dövebiliyor onu ölçerek mi verelim hakları?
    " kadınlar çok duygusal, regl oluyorlar, hormonlar yüzünden kontrolsüz davranıyorlar, sulugözler..." kadınların üzerinde belli bir hormon baskısı var ama kesinlikle cinsiyetçilik baskısı kadar ağır değil. üstelik ağlamak, ağlamamak bir kişilik meselesidir. tanıdığım çoğu erkek benden daha fazla ağlıyordu. o zaman ben de sadece kendi perspektifimden bakıp, tüm erkekleri genelliyim mi, erkekler çok zırlak mı diyeyim ?
    " kadınlar bilim, edebiyat gibi alanlarda erkekler kadar aktif değiller, kaç tane kadın bilim adamı var ? kadınlar erkekleri sırtından geçinmeyi seviyor. onlara zengin koca olacak..." ya arkadaşım senin annen marie curie miydi ? nasıl bir ortamda yaşadığımızı biliyorsun, hatta dünya genelinde kadınlar daha yeni yeni belli hakları elde ediyorlar. bak farkındaysan ediyorlar diyorum çünkü tamamen elde etmiş değiller, kadınlar özgür değil. böyle şartlarda nasıl kendilerini gerçekleştirmelerini beklersin ki ? bir edebi eser ortaya koyması için önce okuma yazmayı bilmesi gerekir. bu ülkede hala 6 milyon okuma yazma bilmeyen insan var ve bunun büyük bir kısmını kadınlar oluşturuyor. çünkü cinsiyetçiler kadınların okula gitmemesini, buyuruyor." evde dursun, bizi tahrik ediyor " diyerek çocukluktan eziyorlar başını. ilkokula giden türbanlı kız gördüm. "tahrik oldum, namus, kızlık zarı..." diyerek yetiştirip, yobaz zihniyette bir kocaya verecekleri o kızdan sen ne bekliyorsun ki ? evinde hadron mu çarpıştırsın ? zaten bilimi de şeytan işi diye öğretiyorlar...

    yapmayın, yaptırmayın. cinsiyetçilik konusunda hassas olmak gerekiyor. etrafta, karpuz büyüklüğünde memesi olduğu için kendini daha kadın hisseden, penisinden ilham alıp " her gece pompa" diyen ve bunu bir güç sanan, salaklar/acınacak insanlar var. ben böyle insanlara tahammül etmek istemiyorum, onlarla aynı hayatı paylaşmak istemiyorum. neden üstün olduğunu düşündüğünü sorduğumda bana sadece fiziksel gücünü anlatan, beyinsizin teki olduğunun farkında olan ama bndan da hiç gocunmayan insanlarla aynı oksijeni paylaşmak istemiyorum. artık yok olsunlar.
  8. başlıkları "cinsiyetçi" diye eleştirip içinde kadın ve erkek uzuvlarını malzeme olarak kullanan cinsiyetçi küfürleri etmekten geri durmayan insanların yaptıklarını kabullenemediği haldir.

    erkeğin kadın üzerinde cinsellik üzerinden kurduğu hakimiyeti her zaman ve her yerde tekrar eden sözler, küfürler de cinsiyetçi davranışlardır. üstelik kadın olup da bunları kullanmaktan geri durmayan, hatta bunu normalleştiren insanlar olması daha da fena.

    siz siz olun eleştirdiğiniz davranışları yapmayın ya da yapmadığınızı sanmayın olur mu?
  9. tam suanda sahit oldugum olay.

    siradan bi apartman yoneticisi secme toplantisinda bulunuyorum. bir kadin bir erkek iki yonetici adayi var, kagit uzerinde siradan bir secim olmasi gerekiyor.. ama adaylardan biri kadin olunca bir adet erkek kisisi ortaligi karistirdi ve acik acik kadin yonetici istemedigini dile getirdi. acik acik yuzune "bu isi beceremezsiniz, neyi tirmaliyorsunuz?" demeye getirdi. baska hicbir sorunu olmamasina ragmen, tek sorunun kadin aday olmus olmasi. kadin aday, aday oldugunu ilan ettiginden beri erkek kisisi itiraz ediyorum diye bagiriniyor. tam olarak yarim saattir kadin adaya oy veren kat maliklerinin vekaletlerini kabul etmedigini soyleyerek secimi engellemeye calisiyor. ortaligi karistirip yoneticinin erkek adayin olmasinda diretiyor..

    tam icimden kufrediyordum ki bu basligi gordum.

    acik acik cinsiyetcilige maruz kalan bir kadinin sesi olmak istedim.