1. ülkemizde, yapmayı istemeyenlerin, yapmamaya karar verenlerin üstünde korkunç bir baskının oluşturulduğu üreme eylemidir. sanki ben saf ve cahil bir kadınım, korkumdan yapmıyorum. konuyu, baskı yapanlardan çok daha fazla düşünüp taşındığıma ve öyle karar verdiğime yemin edebilirim ama ıspatlayamam...

    aile büyüklerinden tutun, çocuk yapmış arkadaşlara, doktorlara, hiç kimseye anlatamazsınız derdinizi. bana sürekli yap yap diye baskı yaptıkları için kaç tane doktor değiştirdim. uğraştığım işe bakın. akrabalar vs. yetmiyormuş gibi bir de doktorlar çıktı başıma. neymiş, hazır hissetmeyi beklemeyecekmişim, hiçbir kadın hazır hissetmezmiş, sonrasında pişman olurmuşum, neler neler duydu bu kulaklar doktorlardan. bir de öyle muayene masasında en savunmasız halinde yapmıyorlar mı ölecem yani.

    arkadaşlar desen, kendilerini yakmışlar, yanlarında yanacak biri arıyorlar. berkecan veya ırmaksu yanlız mı büyüsünmüş? bana ne ya, doğururken bana mı sordun? yap yanına kardeş yalnız kalmasın işte. beni niye beraberinde maddi manevi anlamda batırıyorsun?

    akraba baskısı deseniz... bildiğiniz gibi işte. herkes bir gün tatmıştır o baskıyı nasıl olsa. en kötüsü patavatsız büyükanneler... büyükbabalar o kadar olmuyor ama büyükannelerden allah korusun. eski eşimin anneannesi bir gün bana uluorta, n'oldu çocuğun mu olmuyor demişti? sinirlenip, yok sizin torunun olmuyor demiştim. bir de, ay olunca anlarsın, iyi ki yapmışım dersin diyenler var ki... onlarla vegas'a falan gitmemek gerek. o nasıl bir gözü kara kumar yahu? ya demezsem? sen mi alacaksın büyüteceksin bebeği? şu dünyaya faydalı bir birey haline getireceksin?

    insanlara bir çocuğun bu dünyaya, kaynaklarına ne kadar külfet olacağını, gezegenin git gide kötüye gittiğini, bir çocuğun benim anksiyeteli psikolojimi iyice zivanadan çıkartacağını, bu yüzden hem bana hem de çocuğa yazık olacağını, böyle bir dünya ve ülkeye çocuk getirmek istemediğimi anlatmaktan yorulduğum için de artık, çok istiyorum ama olmuyor diyorum. üzgün surat yapıyorum. karşımdakiler de sorduklarına pişman olup, konuyu kapatıyorlar.

    inin şu kadınların tepesinden yalvarıyorum... her kadının hayattaki tek amacı üremek değil. isteyenler üresin, istemeyenleri de rahat bırakın.
  2. evlenmek ve çocuk doğurmak/sahip olmak insanoğlunun nefes alırcasına yapmak zorunda olduğu şeylermiş gibi düşünüldüğü için, toplum tarafından bazen acımasızca baskısı hissedilen durumdur. aklı başında iki arkadaşımın bunu gerçekten istemiyorsam asla baskılara aldanıp da yapmamam gerektiğini söylemelerini ve annemin desteğini saymazsam benim de doktorum ve kırk yılın başı "belki" görüşeceğim arkadaş annelerim bile yoğun baskı yapıyorlar.
    işin ilginç tarafı toplum bu baskıyı yaparken karşı tarafın sağlık durumunu, çocuğunun olup olmayacağını bilme gereği duymuyor. bir gün bir arkadaşımın annesine "yahu yeter insanlara çocuğu olup olmadığını bilmeden neden baskı yapıyorsunuz?" dediğimde gelen cevap şok ediciydi: "olsun, sen gene de yap lütfen! " ben bu çocuğu yapsam senin hayatında ne değişecek teyzeciğim? benim hayatım bence altüst olacak çünkü ben kendimi bunu kaldırabilecek noktada görmüyorum. kaldı ki mesleğim gereği de insanların gerçekten bir görev gibi düşünerek sahip olduğu çocukları da gördüm. ülkemin bir çok şehrinde bulundum ve yoksulluk içinde yaşayan onca çocuğa bir fayda sağlayamadan, kendimi de hazır hissetmeden bir çocuk sahibi olsam bunun beni mutlu etmeyeceğini anladım.

    hatta gündemi takip ettikçe hazırbulunmuşluk halinin psikolog ya da psikiyatristler tarafından kontrol edilmesi gerektiğini bile düşünüyorum.
    bir ebeveyn olmak çok güzel bir duygudur kesinlikle ancak kedilerim ve köpeklerim için bile kaygılanma halimi abarttığım düşünülürse; benim için en hayırlısı kedili teyze olarak yaşlanmaktır diye düşünüyorum.
    bir öğretmen olarak söyleyeceğim tek şey ise sırf adettendir diye, eşini kendine bağlamak için, evlilikteki sorunları gidermek için yapılacak çocuğun çoğunlukla mutsuz bir birey olacağıdır.
  3. günümüzdeki birçok ailenin hayatta yapılması gerekenler listelerinde sırf sırası geldiği için yaptıklarını düşündüğüm şey.

    ailelerin çocuklarını sevmediğini falan söylemiyorum. elbette seviyorlardır. fakat üzerinde düşünmeden hemen çocuk yapıp, ebeveyn oluyorlar. sonra iş+çocuk+ev üçlüsü hem baba hem de anne için gitmemeye başlıyor.

    plaja gelmişler. çocuk artık ne istediyse ailesi yapmamış. nasıl bağırarak ağlıyor. avazı çıktığı kadar böğürüyor. evet böğürüyor bildiğiniz. anne baba ne yapıyor peki? şezlongda yayılarak sohbet ediyorlar. sustursana arkadaşım çocuğunu? ya çocuğun istediğini yaparak sustur ya da evde her istediğinin olmayacağını öğreterek sustur. ama bunu evde öğret. oraya kafa dinlemeye gelen insanların huzurunu kaçırarak değil. 10-15 dakika böğürdü o çocuk orada. ağlamıyor da hani amacı ailesini huzursuz etmek.

    okullar kar tatili olmuş. veli gelmiş diyor ki; "ee ben bu çocukla ne yapacağım 2 gün? yine okula gelse kitap falan okusalar, sizler başlarında dursanız, ders anlatmasanız olmaz mı?" ne bileyim ben 2 gün ne yapacaksın çocuğunla? neticede annesi olan sensin, anne gibi ilgilenecek olan da. bana mı sordun çocuğunu yaparken? çocuk bakıcısı değilim, öğretmenim ben. çocukla evde ne yapacağını bilmiyorsun ama karnında bir tane daha var. yazık!

    belki bana davulun sesi uzaktan böyle geliyordur. eminim ebeveynler olarak çok bunalıyorsunuzdur ama hamama giren terlermiş. çocuk yapmaya karar vermeden önce hiç mi bakmadınız çevrenizdekilere?
    ebeveyn olmanın hakkını verenlere teşekkür eder, diğerleri için kendime sabırlar dilerim.
  4. içimizdeki çocuğu büyütüp, gerçekten "yetişkin" birer birey olana kadar çocuk yapmamalıyız bence. çünkü "çocuklar" çocuk doğurabiliyor ama iyi birer ebeveyn olamıyor.

    çocukların oyun arkadaşlarına olduğundan çok, kendilerini yanlarında güvende hissedebilecekleri yetişkin ebeveynlere ihtiyacı var. kendi "yetişkin" olamamış bireylerin doğurduğu ve yetiştirdiği (aslında yetiştiremediği) bireylerden oluşan bir toplumda yaşamaktan hepimize gına gelmedi mi fazlasıyla?

    fiziksel ve maddi ihtiyaçlar gibi asgari koşulların bir şekilde karşılanabildiği varsayımıyla, duygusal ihtiyaçları karşılanmamış hiçbir çocuğun gelecekte sağlıklı bir birey olma şansı yok. bir çocuğun duygusal ihtiyaçları da ancak kendini tanıyabilmiş ve anlayabilmiş dolayısıyla kendi dışındakileri ve toplumu da anlama kapasitesi olan ebeveynler tarafından karşılanabilir.
  5. bir çocuğunun olması, dileyenler ve ebeveynliğini layıkıyla yapanlar için mucizevi bir şey bence. senden bir parça neticede.
    ama bu “çocuk yapmak” ifadesi... eylem olarak bile ne kadar kötü bir söylenişi var.
    çocuk yapmak. yapmak yani. uğraşıyorsun, didiniyorsun bir şey yapıyorsun. resmen bir ürün. zaten evli çiftlerin çocuklarını bu kadar pazarlaması da bundan kaynaklı. yapıyorsun çünkü, bu ürünü elbet pazarlayacaksın. yazık.

    bu dayılar, teyzeler de sorarken “çocuk sahibi olmak istiyor musun?” demiyor mesela. direkt “e artık çocuk yapsana bir tane” diyorlar. çünkü böyle bir ürün ortaya çıkarmak bir insanın bu hayatta sahip olacağı en büyük başarı olarak görülüyor. üretim var mis.

    hayır bir de bir çocuğunun olduğunu varsayalım. neymiş efendim “neden çocuk yaptık ki, tabi bize bakacak, tabi istediğimizi yapacak” oldu paşam. sırf yapım aşamasında bir parça emeğiniz var diye o çocuk size hizmet edecek, egonuzu tatmin edecek bir ürün olmamalı.

    ayrıca, kadınların bu hayata gelmelerinin, bir rahme sahip olmalarının yegane amacı nesli sürdürecek çocuklar üretmek değil. algılayın. rahim benim rahmim size ne arkadaş.

    neyse, hetero olmamama rağmen bir anda kin kustum. allah düzlere sabır versin..
  6. yerine maymun beslemek istediğim klişe. hayallerimden bir de o maymunu alıp kendini beğenmiş ailelerin bakışları arasında çocuk doktoruna götürmek avm de sinemada dolaştırmak ve hatta okula yazdırmak
    wtf
  7. şahsen bana sorsalar, "bak dünya diye bir mekan var nasıl gelmek ister misin?" diye, ben hayır derdim.

    benim müstakbel eşim olacak kişi de %80 ihtimalle benim gibi düşünür, doğacak çocuk da bizimle beraber yaşayacağı için bizim dünya görüşümüzden etkilenir, o da büyük ihtimalle 18 yaşına gelince "yok ya ben olsam istemezdim dünyaya gelmek" der.

    o yüzden ben hayır diyorum.