1. yetiştirmeyin. bırakın, o kendisini yetiştirsin. zira insanların "yetiştirmek"ten anladığı; çocuğu, vakti geldiğinde istendik bir kalıba sığacağı şekilde bir dizi propagandaya tabi tutmak. ebeveynin görevi çocuğu hayatta tutmak ve kendisini geliştireceği fırsatları ona sunmaktır.

    çocuğa kütüphaneye gitmeyi ya da kitap satın almayı öğrettiysen, kitap ihtiyacını finanse ediyorsan, kal orada. bir adım daha gitme arkadaş! ondan sonrası çocuğu "yetiştirmeye" girer işte. bırak, ne okuyacağına o karar versin. ne senin vereceğin dindarlığa, ne de senin vereceğin vatanseverliğe ihtiyacı var onun.

    bir neslin diğerine benzemesi gibi saçma bir beklentiden ötürü "dejenerasyon" gibi saçma bir tabirimiz var; biraz geç de olsa, hayırlı olsun hepimize.
  2. anne babaya göre değişen hususulardır. biraz kendine benzetmeye çalışırsın, daha çok da olmak isteyip de olamadıklarına. ne kadar dikkat edersen et hata yaparsın. istediğin gibi olmaz. çünkü şekillendirmeye çalıştığın şey oyun hamuru değil insan yavrusudur.
  3. önce müziğin ruhunu, sanatın; aklı ve kalbi arasındaki en önemli bağ olduğunu, dans etmenin kimseye zarar vermeyeceğini; dilediği gibi dans edebileceğini, yanındaki insanların; o kimleri yanında isterse onlar olabileceğini, her zaman kendi gibi insanları bir şekilde bulabileceğini, iyilik ve kötülüğün ne olduğunu; hangisini seçerse seçsin tek sorumlusunun yine kendisi olduğunu öğretin..

    sonra değerlerini, yasalarını, kurallarını filan öğretirsiniz. ben öyle yapacağım en azından.
  4. burada coluk cocuktan tavsiye almayin.bu isin uzmanlari yuzlerce ciltlik kitaplari var.cocuk bu.hitler de yapabilirsiniz ismet özel gibi siir de yazdirabilirsiniz.o yuzden bos birakilan bir alan degildir
    (bkz: montessori metodu)