1. trafik canavırının otoyola aniden çıkabilecek bir canavar olduğu. aynı o beyaz stikırdaki gibi.
  2. uyurken nefes alınmadığını sanırdım. bu yüzden uyuyor numaralarım 5 sn falan sürüyordu.
  3. evin yakınındaki caminin minaresini allah sanardım
  4. bütün atasözlerini atatürk'ün soyledigini sanmak
    izumi
  5. yağmur yağdıktan sonra gökkuşağına taş atardım ben hatta mahallenin tüm çocukları taş atardı. attığımız taş gökkuşağına ulaşınca ordan hediye düşüreceğimize inanırdık.
    kimse düşüremedi.
  6. göbekli insanların, karpuzu çekirdeğiyle yiyen insanlar olduğunu, göbeklerinin karınlarında büyüyen çekirdeğin karpuz haline gelmesi sonucu oluştuğunu zannederdim.^:swh^
    kurra
  7. karnımı şişirip anne hamile oldum galiba derdim. erkeğim.
  8. - ilkokulda iken sinifin kucuk kitapliginda "serhat yayınları"ninin 100 kitaplik bir serisi vardi, ve kitaplarin istisnasiz hepsi 96 sayfa idi... alexandre dumas'dan kemalettin tuğcu'ya, nasreddin hoca'dan grim kardesler'e, herkesin nasil olup da tam tamina 96 sayfalik kitaplar yazmayi basardigina akil erdiremezdim...

    - ilkokul 3'te bi gun nerden laf acildi ise artik, ogretmene, bizim bakkaldaki kangal sucuklarin (daha dogrusu, ilişkinlerin) 1 kilo oldugunu soyledim,... gercekten oyle saniyordum cunku... kadin cok sasirdi, dedi mutlaka yarin getir, parasi neyse odeyecem... dukkana gittim, sucuklari tek tek koydum teraziye, ulen en fazla 250g cekti en irileri... sonra ortmenim dedim, kalmamis o sucuklardan...

    - memleketi guneyde olanlar bilirler, omru boyunca kar gormemis insanlar vardir... ama boyle kitaplarda, masallarda, tv'de filan oyle guzel tasvir edilirdi ki, kari boyle yumusak, pamuk gibi bi sey sanardim... bi gun erciyes'e gittik dayimla, araba durur durmaz kosa kosa gittim domus karin ustune yuz ustu atladim... ve beton gibi donmus kar ile, karsilastim maalesef... hayatimin en ciddi hayalkirikliklari arasindadir...

    - bedford'u bilenler vardir, eskiden kamyonlari coktu etrafta... iste onu ford'un kotusu sanirdim... hani dua-beddua iliskisinden yola cikarak...

    - "danger"'i tanker'in ingilizcesi sanirdim... eminim yalniz degilim bu konuda, ne demek istegimi anlayanlar cikacaktir...

    - eskiden maclari radyodan dinlerken, gol oldugunda spiker hep "ve top havalarda!" diye bagiriyor sanirdim... ag kelimesini kale filesi olarak hic hayal bile edememisim demek...

    - marka ile mark'i ayni sey sanirdim.. annemle babam elizdeki para ile biraz yatirim mi yapsak, mark mi alsak dediklerinde ulen tum parayi cay puluna mi yatiricaz diye cok ciddi itraz etmisligim vardir...

    - ben daha okula baslamisken, bizim evin arkasina bi ortaokul yapilmisti... bi gun dediler, yarin toren olacak, ataturk'un bustunu keserek okulu acacaklar,.. ulen hatirliyorum, butun gece nasil deli bi merak saldiydi beni, cunku saniyorum ki gercekten devasa bi makas getirip o bronz heykeli kesecekler...

    - iskeletor'u allah sanirdim... ya da allah'i iskeletor gibi bi sey sanirdim diyelim... artik nasil anlatildiysa cocukcagiza...

    - her seyin icinde su oldugunu ve yeteri kadar sikildiginda o suyun mutlaka cikacagini sanirdim... yanan odun parcalarinin suyu cikardi misal, o yuzden, tasin, demirin filan misal yeterince sikamadigimiz icin suyunu goremiyoruz sanirdim...

    - tum bu aval sanriya ragmen kendimi dunyanin en zeki insani sanirdim... hatta birinin, bi baskasi icin, iste su cocuk soyle cok zekiymis, boyle akilliymis dedigini duydugumda icimden hadi ordan, sen asil beni gorecen diye gecirirdim... ilkokul 2'ye gecince degistim, meger ne zeki insanlar varmis amk...
  9. bitmeyen kazı ve bakım onarım çalışmaları sayesinde, bir de tabi inşaat, sarı kamyonları sık sık görüyoruz. ayrı bir konu olurlar gerçekten de, onlardan önce hep kırmızı kamyonları bildik biz.

    gerek pazar gerekse fırın kamyonları vardı sokak aralarına kadar giren ve en çok zevk aldığım oyunlardan biri de o kamyonlara çıkıp saklanmak, içinde tepinmekti. nasıl bir zevktir aklım almıyor şimdi. kocaman yerlere tırmanmayı pek severdim ama. yine öyle bir zamanda tuğla kamyonu yanaşmış bende nasıl olduysa içine girmiştim, tuğlalar arasında. kancası çıkarılan kapağı fark etmemişim muhtemelen ki her yere kafamı pardon parmağımı sokuyordum. tam o anda aradaki delikte parmağım olduğunu hatırladığımda artık çok geçti; zira o kapı düşmüştü. parmağımın kopmadığına sevinmem gerekirdi ama ben bütün mahalleyi ayağı kaldıran bir feryatla kopan tırnağım için bağırıp çağırıyordum.

    şu an hala aklıma geldikçe o sahne bayılacak gibi olurum. düz duvara tırmanan cinsten bir çocuk olmak böyle bir şey olsa gerek.
  10. pili(bildiğimiz kalem pil) kırıp içini açarsak allah bize bisiklet verecek sanırdım.

    bir de barkıt diye varlıktan korkuyordum.

    eli tuzlu var bir de. gece geç saatte dışarda dolaşırsam tuzlu elini yüzüme basıp yüzümü yakmasından korkuyordum.
    elbis