1. saklambaç oynarken aynı yere saklanmak.
  2. okulun ilk günü silgi istemiştim esra'dan. silgisini ısırıp ikiye bölmüş, yarısını bana vermişti. ben de ona aşık olmaya karar vermiştim.
    -emrah serbes

    sanırım böyle bir şeydi..
  3. küçükken ilkokul zamanları herkesin bir sınıf aşkı olmuştur.benim de vardı ama hiç ben seni seviyorum diyememiştim.sınıfta biz erkekler haytalık peşinde koşup oyun oynarken kızlar sadece ders çalışırdı ben de kızların aşık olmadığını sadece ders çalıştıklarını düşünürdüm.bu 7.sınıfa kadar falan sürmüştü.

    7.sınıfta dansa davet diye bir oyun keşfetmişler.oyunun kurallarını tam hatırlamıyorum ama erkekler kızları dansa davet ederdi, eller havada birleştirilip arada boşluk kalacak şekilde uzun bir koridor oluşturulur, sona kalan erkek aradan geçerdi ama o geçen erkeğe vuruyormuyduk yoksa ne yapıyorduk hiç hatırlamıyorum o sıra sevdiğim kızın ellerini ellerimde hissetmenin derin mutluluğu içinde olurdum.o zamanlar sevgi saf ve güzeldi.bunu da niye yazdım bilmiyorum böyle geçmişte kalan güzel anılarımdan biridir.
  4. sen elmalı lolipop seversin, o böğürtlenli.. sırf ortak bir şeyler olsun diye sen de kantinden böğürtlenli olandan alırsın.

    ilkokulda mavi önlük vardı, yaz günleri sivil giderdik o yüzden. okula geç kalırdım "acaba bugün hangi renk giyinmiş" diye düşünürken. o gün ikiniz de kırmızı giymişsinizdir.

    pastel boyalarla cin alilerden iki kişi çizilir, gizli saklı bir defter arasına sokuşturulur. "sevgi" lafı geçince yüzüm kızarırdı o zamanlar.

    baya masum günlerdi. çok saf, çok derindi. güzel günlerdi. henüz bu kadar kıramazdı kimse kimseyi.
  5. anaokulundaki tüm kızlar benim için kavga ettiklerinden dolayı hiç bilmediğim yollardır.

    büyüyünce tipsiz mi oldum nedir yüzüme bakan yok şimdi.
  6. -ilkokul birinci sınıfta, aşık olduğum (o yaşta aşk ne lan) minik yavru ahmet tarık tahtaya kalkınca defterini karalayıp yırtmıştım. (gerçekten duygularımı belli etmek içindi, daşak geçmiyorum)

    -ilkokul üçüncü sınıfta, gerçek ilk aşkım olan ömer faruk beni görmeye sınıfıma geldiğinde heyecan ve mutluluktan kafasına lacivert helvacıoğlu flütümle vurdum.

    evet biraz haşin seviyorum.
  7. ceketini, onun ceketinin üstüne asmak.
  8. ilkokulda bir belalım vardı benim , sürekli benimle uğraşır hayattan bezdirirdi. ceketimi alıp kaçmalar , saçımı çekmeler , üşenmeden silgi tozu biriktirip saçıma atmalar... o zaman küfür de bilmiyorum tabi ama sövüyordum ona eminim. sonra bir gün yılbaşı yaklaştı. arkamda oturan bu eleman hala benimle uğraşıyor ama daha bi durulmuş halde. dedim herhalde pili falan bitti. çekiliş yapılacak dedi öğretmen. kura çektik , haftaya hediyeler gelecek.
    hediye günü sınıftayken farkettim ki benim eleman 3 gündür benimle uğraşmıyor. öldü mü acaba diye arkamı dönüyorum sırada oturuyor tam arkamda işte. niye uğraşmıyor bu ya oldum açıkçası. son ders saatine kadar hiç ellemedi beni. şaşkınlıktan ölmek üzereyim ama. hediyeleri verme zamanı geldi ben hediyemi verdim , bana gelecek hediyeyi bekliyorum. en sona kaldım. kimse almadı herhalde bana diye üzüldüm baya baya. sonra bu arkadaş geldi elinde hediye paketi , kıpkırmızı olmuş , bana verdi. bir açtım ki içini müzik kutusu. ortasında balerin. minik minik çekmecelerinde papatyalar , bana attığı silgi tozları , bir de saçımdan çekip aldığı minik mavi tokam.. nasıl da utanmıştı sarılıp teşekkür edince..
    ilk aşkım olur kendisi. şehirden taşındıktan sonra okula uğradığımda beni unutmadığını gördüğüm , ilk öpücüğümü veren çocuktur. adını bile unutmadım , bu da böyle bir anımdır.