-
anladığım kadarıyla, lermontov tarafından şiirin isimlendirmesi yapılmamış. bu nedenle ben de ataol behramoğlu çevirisine sadık kalarak, ilk mısrayı başlık niyetine yazdım.
!---- spoiler ----!
çok kez karmakarışık bir kalabalıkla çevrili;
yükselen gürültüde - müzikten, danstan,
ve tekdüze sözlerden; sanki -
bir düş içindenmiş gibi geçtiği zaman
önümden cansız insan görüntüleri
ve maskeler, nezaketle tutturulan;
ve değdiği zaman soğuk ellerime
kentli dilberlerin, umursamaz bir cesaretle,
nicedir tutkusuz elleri;
dıştan onların albenisine dalmış gibi
eski bir hayali okşarım içimde
yok olmuş yılların kutsal seslerini.
ve eğer bir an unutabilsem kendimi
tıpkı, özgür, özgür bir kuş gibi
uçarım daha dün yaşanmış geçmişe;
konak, yıkılmış limonluk, bahçe,
- bütün o sevgili aile çevresi -
küçük bir çocuk olurdum yine.
yeşil bir ağ kaplamış havuzu. uzakta
tütüyor bir köy, duman yükseliyor tarlalardan
giriyorum karanlık, ağaçlı bir yola.
sızıyor dallar arasından
son akşam ışığı, sarı yapraklar
hışırdıyor ürkek adımlarımın altında.
artık yabansı bir hüzün sıkıştırıyor yüreğimi.
ve düşlerimde yarattığım o güzeli
görüyorum gözyaşlarımın arasından:
mavi bir ateşle dolu gözleri,
korunun ötesinde ışıyan
pembe şafak gülümseyişli.
böylece uzun saatler orada
otururum. ben, tek egemeni harikalar diyarının.
nice kuşku ve tutku fırtınalarına karşın
canlıdır o saatlerin anısı hala.
ıssız su çölünde, denizler ortasında
açan taze bir adacık gibi, saflıkla...
uyanıp aldanıştan kendime geldiğimde
ve gürültüsü kalabalığın ürkütüp öteye
kaçırdığında benim çağrısız konuk hayalimi;
ah! nasıl bozmak istiyorum onların şenliğini!
ve küstahça fırlatmak yüzlerine
acıya ve öfkeye bulanmış demirden bir şiiri!
!---- spoiler ----!