1. karanlık ve ergen muzipliğinde bir zekaya sahip sinema yazarı, yönetmen ve aktör. film-noir ve neo-noir akımının önemli temsilcilerindendir. metaforlar üzerine kurulu sembolik bir anlatım biçimi vardır. senaryolarında ucu açık noktalar bırakarak, çıkarımları izleyiciye bırakır. tartışmaya açık noktalarda prensip olarak açıklama getirmediğinden, sinemaseverler tam olarak ne anlatmak istediğini hiç bir zaman bilemeyecek. hatta filmlerinde oynayan oyuncuların dahi karakterler ve olaylar üzerinden birbirinden farklı fikirleri vardır.

    filmogarifi

    * david lynch resimleri çevrim içi galeri
    beyaz perdeye kattığı eserlerin yanında pek bilinmeyen ressam, müzisyen ve tasarımcı kimliği de vardır. karanlık kimliğini bu eserlere de yansıtmıştır.

    * david lynch on soundcloud
    kendine ait soundcloud hesabında - tahmin etmesi çok güç olmasa gerek - saykodelik elektronik müziklerini yayınlamaktadır.

    * david lynch mobilya tasarımları çevrim içi galeri
    bununla birlikte bir çok mobilya tasarımı da bulunmaktadır. bu tasarımları filmlerinde de kullanmaktadır. hatta filmlerinde ana mekan olarak sıkça kullandığı kendine ait köşkü bu mobilyalarla dekore ettiği söylenmektedir.

    * silencio club
    mulholland dr. filminden etkilenen bir girişimci, david lynch'ten özgün bir kulüp deneyimi tasarlamasını ister. kulübün ismini de yine filmden esinlenerek "silencio club" koyarlar.
  2. kerameti saçında olan yönetmen, o tuhaf şekilli saçını üç numaraya vurması halinde hatrı sayılır bir izleyici kitlesini kaybedecektir, akabinde güzel sanatlar fakültelerinde kısa süreliğine hayat duracak, ne yapacağını bilemeyen öğrenciler o anki telaşlarıyla kah yangın alarmını çalıştıracak kah nuri bilge ceylan portrelerine kendisini daha gizemli kılacak saç ve sakal çizeceklerdir.
  3. kendi film dilini yaratamadığını düşündüğüm adamdır.

    bizim hocalar yahut biz öğrencileri de bir filmin lynch filmi olup olmadığını tabi ki anlayabiliyoruz izleyince. ha keza iyi bir izleyici de anlayacaktır. kast ettiğim şey bu değildir.

    ama bir eraserhead'e bakıyorum, bir de the elephant man'e.. bilemiyorum altan bilemiyorum.

    filmlerin altmetnine bakmaktan, kadrajı sesi takip etmekten, film izleyemeyecek hale geldiğim senelerde bile eraserhead'in tamamiyle ot kafasıyla çekildiğini düşünmüştüm.

    oysa ki the elephant man başından sonuna, niyetinin ne olduğu belli ve hedefine emin adımlarla ilerleyen bir filmdir.

    kastettiğim şeyin filmin başından sonunu çıkarabilmek olmadığını sanırım anlamışsınızdır. yani, eraserhead'de o kadar gereksiz metaforlar -ki metafor dediğin zor olsa da bi yerde seyirciyi harekete geçirmesi, düşündürmesi gereken şeydir- ve o kadar gereksiz bilinçaltı vurgusu vermeye çalışınca filmi yalnızca kendisinin tam anlamıyla anlayabileceği bir hale getirmiştir.