1. hiç yorum yapmadan direk twitter'da gördüğüm flood'u şuraya bırakayım, her şeyi anlatıyor zaten:

    sayı sistemi oluşmaya başladığında insanlar çok uzun bir süre sadece 1 ve 2'yi bildiler. 3 sayısı ise 1 ve 2'den çok sonra bulunuyor ve önemli bir çokluk belirttiği için kelimenin anlamı tamamen değişiyor. en güzel örneği de eski çin ideogramlarında. anlamı "erkek" olan şekilden üç tane olunca anlam "herkes" olarak değişiyor. "ağaç" anlamındaki şekilden üç tane olunca anlam "orman" olarak değişiyor. "kadın" demek olan ideogramdan üç tane olduğu zaman ise anlam "dedikodu" olarak değişiyor.
  2. birinin söylediği şeyleri çarpıtarak, ekle-çıkar yaparak bir başkasına aktarma. çok günahtır.
  3. çağımızın hastalığı demek doğru olmaz aslında dedikodu için, insanoğlunun doğasında olan bir olgudur. kimi bunu kontrol etmekte çok başarılıyken kimi alışkanlık haline getirir. hangi açıdan bakarsak bakalım olumsuzdur bence.
  4. doğrudan insan olmakla ilgili bir kavram. son üç gün içinde yapmadım diyen varsa alnından öpebiliriz. hatta o kadar insani ki içinde en temel duyguları barındırır; suçluluk duygusu, iktidar hırsı, kendi ahlakını rasyonelleştirme arzusu, korku. hepsi doğal sebeptir dedikodu için.

    dedikodu her ne kadar başkasıyla ilgili gibi görünse de bizzat insanın kendisiyle ilgilidir. hatta iddia ediyorum birbirini tanımayan iki insan hiç tanımadıkları bir insan hakkında dedikodu yapabilirler. çünkü dedikodu kimseyle ilgili bir olay değildir, dahası herhangi bir olayla ilgili de değildir. hiç bilmediğin bir olay hakkında da atıp tutarsın.

    sorular sormadan geçemeyiz. neden yaparız biz bunu, hangi şüpheler bizi dedikoduya yöneltir, yansıması nasıl olur, sonucunda ne alırız?

    ahlak dediğimiz toplumsal öğretiyi mantığa oturtmak için diyebiliriz mesela. dedikodu yaparız ahlakımızı rasyonel hale getirir artık onu anlamaya başlarız. aksi halde ahlakımızdan şüphe duyarız. suçluluk hissediyoruzdur yaparız dedikodumuzu suçu bünyemizden çıkarırız, kusarız adeta başka birinin üstüne. iktidar kurma hevesine kapılmışızdır, güç hastalığına yakalanmışızdır sürekli dedikodu yaparız ki kimler bizim gibi düşünüyor kimler düşünmüyor anlar kendimizi konumlandırırız. iktidar savaşında safımızı konumumuzu belli ederiz.

    dedikodu böyle yaşamaya dair sosyal bir olgudur, var olmak için yaparız en çok da bizim varlığımızla ilgilidir. ama özneler hep başkasıymış gibi olur.
    abi
  5. dedikodu, gerçeklerin özenle gizlendiği, üstünün örtüldüğü şeffaf olmayan, anti-demokratik ve insanların kendilerini ifade etmesinin önünde engeller bulunan yapılarda çok faydalı ve güçlü bir iletişim yöntemidir. evet bilgi kirliliği de olabilir ancak bütün gerçekler bu sayede ortaya çıkar.
  6. bir suçtur. ortadoğu ülkelerinde yaygın olarak yapılan bir suçtur. bu suç için üç ana unsur gereklidir.
    ‘dedikodu yapan’, ‘dedikodu yapılan’ ve ‘dedikodusu yapılan’.

    bazen ''dedikodu yapılan'' bir kişi ile sınırlı kalmaz, örgütsel bir hal alır.
    sığ düşünceliler tarafından bu bir ''iletişim'' aracıdır.

    bazen çok saygı duyduğunuz, ''asla yapmaz'' dediğiniz insanların, bu bok çukuruna girmiş olması ''dehşete düşme'' yaratır bünyede.
    inanmazsınız.
    bir muhterem kişinin de dediği gibi ''saflığınız tutar''
    işte o zaman ''ekran görüntüsü'' güçlü bir ikna yöntemidir.

    bu durumda ''güven'', ''saygı'', ''sevgi'' gibi ilkelere dayalı ''insanlara inanç'' sisteminiz yıkılmaya başlar.

    dedikodu yapan kişilerde boş durmaz ve bir savunma sistemi geliştirmeye başlar.
    ama, ''bana böyle söylediler'', ama ''böyle dediler'' ; ama , ama ama,,,,
    arkadaşlar bütün bunlar bahanedir.

    değerli arkadaşlar; hakkınızda dedikodu yapılırsa sevinin.
    çünkü sosyolojik olarak dedikodu, yada gıybetin ortaya çıkış nedeni ''kıyas''tır.
    ve bu sosyolojik bir gerçekliktir.
    kıyaslamak; kıyası yapan kişi, dedikodusu yapılan kişiyi temel alır. böylece kendini karşılaştırır ve oranlar.
    kıyas, ''öz değerlendirme'' için önemlidir. ama kıyas halka açık bir şekilde yapılamaz. risk içerir. kıyaslanan kişi için tehdit içerir. un ufak edilebilir. ''kibrit kutusu''na konulabilir.
    bu sebeple kahpece ''arkadan konuşmak'' gereklidir.
    ''arkadan konuşanlar'' bir kere bile kapınızı çalıp; ''yav senin böle ettiğini söylüyorlar, doğru mu'' diye sormazlar.
    neden? çünkü ''kıyas'' gereği kendi mükemmellikleri ''riske'' girer. göt olabilirler.

    dedikodu bazen örgütsel bir eyleme dönüşebilir. öz güvenleri eksik, aciz insanlar topluluğu, bu işi büyütür, büyütür büyütür.... hiç söylemediğiniz bir şeyi ''uydurup'' daha sonra pislikleri ortaya çıktığı vakit; '' bana söylediler'' denilir.
    ancak ''kim dedi'' sorusunun cevabı asla verilemez.
    bunun için onları suçlamayın, toplumda kişilikleri oturmamış insanlar topluluğu için, bu bir ''var oluş'' ve ''takdir görme'' aracına dönüşür.

    bunun için ortaya çıkmış, otuz iki dişten çıkan, otuz iki mahalleye yayılır gibi atasözlerimiz de vardır.

    ''öz güveni yüksek'', mert insanların karşınıza çıkmasını dilerim.
    evlerden ırak kaypaklarla iş zor.
  7. kişi analizi.
  8. dilimizin yapmak için evrildiği iddia edilen şey
    ".... bu teoriye göre dilimiz dedikodu yapmak için evrilmistir ve homo sapiens her şeyden önce, sosyal bir hayvandır, sosyal işbirliği hayatta kalma ve üreme için kritik öneme sahiptir. kadın ve erkekler için aslanlarin ve bizonun yerini bilmek yeterli değildir. asıl önemli olan kabilede kimin kimden nefret ettiğini, kimin kiminle ilişkiye girdiğini, kimin dürüst ve hilebaz olduğudunu bilmektir.
    birkaç düzinelik bir grupta sürekli değişen ilişkileri takip edebilmek için edinilmesi ve depolanması gereken bilgi miktarı inanılmazdır. tüm maymunlar sosyal ilişkilerle yakından ilgilidir, ancak etkin bir biçimde dedikodu yapamazlar. neandertaller ve arkaik homo sapiensler de muhtemelen birbirlerinin arkasından rahatça konuşmazdı. dedikodu sıkça kötülenen ama aslında kalabalık gruplar halinde işbirliği yapabilmenin de temelini oluşturan bir beceridir. modern sapiens'in yaklaşık 70 bin yıl önce, edindiği yeni dil becerisi, ona saatlerce dedikodu yapabilme şansı verdi, kime güvenebileceğine dair bilgi, küçük grupların daha büyük gruplara dönüşmesine dolayısıyla da sapiens'in daha sıkı ve karmaşık işbirliği yöntemleri geliştirmesine yol açtı.
    dedikodu teorisi ilk başta şaka gibi gelebilir ama pek çok çalışma bunu destekliyor. bugün bile insanlar arasındaki iletişimin büyük bölümü, ister e posta ister telefon konuşması veya gazete sütunları olsun, dedikodudan oluşur. bu durum bize o kadar doğal gelir ki dilimiz özellikle bu amaç için evrilmiş gibidir."

    hayvanlardan tanrılara sapiens - yuval noah hararı
  9. yapmam diyenin bile yaptığı ve keyif aldığı sohbet muhabbet şeysi...