• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.67)
Yazar jack london
demir ökçe - jack london
birleşik devletler'de oligarşik tiranlığın kronik yükselişinin anlatıldığı, genellikle "modern negatif ütopyalardan en erken", olanı olarak düşünülür. jack london'ın sosyalist görüşlerinin en açık biçimde sergilendiği bir romandır. roman özellikle faşist yapılanmanın dünyayı nasıl vahşete sürükleyeceğini ve bunun karşısındaki devrimci duruşun nasıl olması gerektiğini kurgu içerisinde muhteşem bir şekilde anlatır.


  1. ilk defa lise 1'de okuduğum ve o zamanlar en fazla özendiğim karakteri bulunduran kitap. geçtiğimiz yıllarda kitabı bir kaç kez daha okumuştum. jack london'un sosyalizmi karakter üzerinden açıklayışını lise 1'deyken çok farklı şimdi ise çok farklı yorumluyorum. yaşım ilerledikçe jack london'u bu kadar çok sevmenin nedeninin görüşlerinden ziyade oluşturduğu karakterler olduğunu anlıyorum.
    (bkz: ernest everhard)
    (bkz: martin eden)
  2. jack london'ın mükemmel bir kitabıdır. "tamam bir sürü kitabı seviyormuşsun. ama aralarından bir tane seçme hakkın olsa, hangisini seçerdin?" deseler, tartışmasız bu kitabı söylerim. jack london'ın sosyalist düşüncesinin en ağır bastığı kitabıdır. hayranı olursunuz kitabın başkahramanına. asıl hayranı olduğunuz yazarın kendisidir aslında.

    ''tarihin dönüm noktalarından birini yaşıyoruz, ne yazık ki, bu dönüm noktası, insanlık için kaygı verici bir gerçeği işaret ediyor. çokuluslu büyük şirketlerin kârını artırmayı en önemli amaç ve değer olarak gören yeni küresel anlayış ve onun iktidarını temsil eden abd öncülüğündeki güç ittifakı, uzunca bir süredir, insanlığı ve hatta gezegenin tüm canlı varlığını tehdit ediyordu...''

    yazar gerçekleri okuyucunun gözüne çarpmaktan kitap boyunca hiç vazgeçmez. gelecekteki dünya düzeninin nasıl olacağını o yıllardan anlamıştır. karl marx'ın tüm yazılarının yayımlanmadığı düşünülürse o dönemlerde, jack london'ın varsayımları gerçekçi bir anlayışa dönüşüyordu. adını altın harflerle sosyalizm tarihine bir kitabıyla yazmaya başlamıştı bile. demir ökçe'nin ne kadar şiddet uyguladığını ve ne denli sonuçlar doğuracağını bir kitabında satır satır dokuyordu...

    ''bu akşam, hepiniz de sosyalizmin olanaksız olduğunu söylediniz. şimdi size olanaksız olduğunu söylediğiniz şeyin, kaçınılmaz olduğunu göstereceğim. değil yalnız siz küçük kapitalistlerin, büyük kapitalistlerin ve de tekellerin de tarih sahnesinden çekilmesi kaçınılmaz bir olgudur. unutmayınız baylar, tarih geri gitmez. akar, akar ve rekabetten birleşmeye doğru (burada tekelleşme kastedilmektedir) akar, büyük birleşmelerden daha büyük birleşmelere, ve hepsinden daha büyük bir birleşme olan sosyalizme doğru akar.''

    kitabın kahramanı ernest everhard, çağrıldığı bir davette -iş adamlarından oluşan- yukarıdaki cümleleri kurmuştur. "sosyalizm'in temeli umut etmekle atılır" cümlesinin açılımıdır bir nevi bu kurduğu cümleler.

    ''emperyalizm, tekellerin ve mali sermayenin egemenliğinin ortaya çıktığı; sermaye ihracının birinci planda önem kazandığı; dünyanın uluslararası tröstler arasında paylaşılmasının başlanmış olduğu ve dünyadaki bütün toprakların en büyük kapitalist ülkeler arasında bölüşülmesinin tamamlanmış bulunduğu bir gelişme aşamasına ulaşmış kapitalizmdir.''

    lenin'in emperyalizm adlı bu yazısının benzerleri, demir ökçe kitabında da görülüyor. işin ilginç yanı ise jack london bu kitabı 1906'da yazmış, lenin emperyalizm'ini 1916'da yazmış. akıllara şu soruyu getiriyor ister istemez "yoksa zamanın devrimcileri yazılarını ortaya koyarken, bu kitap ilham kaynağı mı olmuş onlara?".

    "toplumsal evrim, insanı çatlatacak kadar yavaş gelişiyor, değil mi sevgilim?''

    everhard'ın sevgilisi avis'e söylediği bu cümleyle bitirmek istedim. günümüz sorununu da kısaca anlatıyor bu cümle. hâla geçerliliğini koruyan cümleri kitabın başından sonuna kadar görebilirsiniz. everhard'ın beynine mıh gibi işlenen cümleleriyle kitap devam ediyor ve sonuna geldiğinizde öyle bir hareket kazanıyor ki hikaye "ben bu kadar içine girmemiştim bir kitabın" diyebilirsiniz. daha da uzatmak isterdim ama birini söylesem biri yarım kalacak gibi. özetle, jack london ders niteliğinde bir eser ortaya koymuştur bu kitabıyla.
  3. ikinci basımını okuyup bitirmiş biri olarak, kitaplığımın en önemli kitaplarından biri olarak kalacağına hiç şüphem yok. yaratılan karakterler ve verilen mesajlar itibariyle çok iyi.

    viva la revolucion !
  4. demir ökçe sosyalist bakış açısı ile kapitalizmin ulaşabileceği son noktayı anlatmış.
    kitapta özellikle tröstler ile oligarşinin nasıl diğer insanları yokluğun içine attığını öğreniyoruz. basın ve hukuk konusundaki anlatımlar günümüzde de ülkemizde gerçekleşmekte olan çarpıtma ve sansürlerin, adaletsizliklerin tıpatıp aynısını oluşturuyor. bu yüzden diyebilirim ki (bkz: jack london) müthiş bir ileri görüşe sahipmiş.
    sosyal evrim konusuna sıkça yer verilmiş. öne sürülen düşünceye göre evrim, sosyalizmin kaçınılmaz olduğunu söylüyor ya da ben böyle anladım. ama dünya düzeni sanki daha da kapitalist sistemin kölesi haline geliyor. bu evrimin gerçekleşmesi için daha ne kadar ploteryanın ezilmesi gerekiyor merak ediyorum. kitabın bir distopya olduğunu düşünüyorum ve olayların amerika da gerçekleşiyor olması eserin daha çarpıcı olmasını sağlamış. jack london ebedi değerlerden biraz uzak olan didaktik eserinde gerçekten çok çarpıcı bir oligarşi tablosu çıkarmış.