1. çağımıza hakim liberal felsefe her bireyin tek tek bilinçli olduğuna ve toplumun müthiş bir sağduyuyla hareket ettiğine inanır. demokratik anlayış da bunun yansıması. ama çoğunluğun dediği her zaman doğru değildir. çoğunluk da her zaman sağduyulu ve bilinçli değildir.

    çoğunluğa sadece bayrağımız ne renk olsun, sokağımızın adı ne olsun diye sorabiliyoruz. ama örneğin imar kanununu halka sormuyoruz? o zaman belediyeleri neden seçiyoruz?

    ya da şu sorulabilir; kalp cerrahı ararken neden demokrasiyi değil uzmanlığı önplana çıkarıyoruz? mesela karizmasına boyuna posuna ümmet sevdasına değil de diploması ve başarılarına göre doktor arıyoruz. neden tüm toplumun hayatını yönlendirecek kişilerde uzmanlık aramıyoruz?

    ifade özgürlüğü, temsil edilme vb. gerekli şeyler mi? elbette gerekli. ama bence her şeyin bir uzmanlık ve bilinç sınırı var. ne konuda tercih yaptığını bilmeyen yığınlara tercih hakkı sunmak ve de sonucunda onları da mutlu edecek şekilde yandaşları uzman olmadıkları bir makamda uzman sıfatıyla tutmak sonucuna ulaştığında demokrasi kendi kendisini yok ediyor bir anda. sanırım tekbaşına demokrasi demokrasi olmuyor.

    neyse; yaşasın meritokrasi diyip kaçıyorum ben.
  2. nitzsche'nin, hakkında şahsımı oldukça etkilemiş bir sözünün olduğu kavram.

    "cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi, hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. sadece seçim yaptığını zanneder. cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır! böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir!"
  3. sanırım en manidar tanımı benjamin franklin yapmış: "demokrasi, iki kurtla bir kuzunun öğle yemeğinde ne yeneceğini oylamasıdır."
  4. "demokrasi insanları sayar, halbuki onları tartmak gerekir." - wittgenstein
    "demokrasi çoğunluğun kanunu değil azınlığa olan saygıdır." - camus
    "eğer para politikada harcanmazsa, demokrasi söz konusu olabilir." - imran khan
  5. halkın medya ile hizaya getirilerek yönetildiği yönetim biçimi.

    "totaliter rejimlerde cop ne ise, demokrasilerde medya odur."

    (bkz: medya denetimi - noam chomsky)
  6. bizim topraklarımızda nöbeti tutulur. daha da ileri gideceğini sanmıyorum.
  7. 'tüm kurumlar;üretim, ticaret, medya ,katılımcı bir demokratik kontrol
    altında olmadığı sürece; çalışan bir demokratik
    toplumumuz olamayacak.
    politika, işletmelerin toplum üstüne düşürdüğü bir gölge olacak.'
    -john dewey