• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.20)
deux jours, une nuit - jean-pierre dardenne, luc dardenne
sandra (marion cotillard) küçük bir güneş paneli fabrikasında çalışan genç bir eş ve annedir. depresyon yüzünden izne çıkmak zorunda kaldığında, iş arkadaşları biraz daha uzun çalışarak, sandra'nın iş yükünü halledebildiklerini görürler. iş patronu ise eğer sandra'yı işten çıkarmayı kabul ederlerse, tüm çalışanlara 1000 euro prim verileceğini açıklar. sandra işe döndüğünde fark eder ki kaderi 16 iş arkadaşının kararına bağlıdır, ancak çoğu iş arkadaşının da bu paraya kendi aileleri için ihtiyacı vardır. gizli oylama öncesi, sandra'nın arkadaşlarını prim teklifini reddetmeye ikna etmesi için yalnızca bir hafta sonu kadar zamanı vardır.


  1. iki gün, bir gece (fransızca: deux jours, une nuit) dardenne kardeşler tarafından yazılan ve yönetilen, başrollerinde marion cotillard ve fabrizio rongione'nin yer aldığı 2014 yapımı belçika filmidir. film 2014 cannes film festivali'nin ana yarışma kategorisinde altın palmiye için yarışmıştır. aynı yıl sydney film festivali'nde sydney film ödülünü kazanmış, 2014 münih film festivali'nde ise arri/osram ödülüne aday gösterilmiştir.
  2. dardenne kardeşler'i takip edenler mutlaka izlemeli bu filmi.
    kapitalizm vs dayanışma mücadelesi.
  3. seyir süresince insana sandra gibi hissettiren onunla birlikte skor saydıran, iş hayatının berbatlığı hasbiyle herkesin hayatından birşey bulabileceği ağlaklığa sapmadan dik duran bir kapitalizm eleştirisi yapan film.
  4. dardenne kardeşler filmi. sistemi bireyin üzerindeki tahakkümü ve yarattığı yıkım, birlik duygusunda açtığı gedikler üzerinden anlatması bakımından etkileyici ve naif bir film. ancak bu anlatım şekli bence ince bir ip üzerinde yürümekle eşdeğer. bunu günlük hayatın sıradanlığı içinde (hem de sadece iki güne odaklanarak) göstermeye çalışırken o sıradanlığa aykırı düşecek en ufak bir söz, bir hareket ya da tavır, anlatımın gerçekliğini ve gücünü sarsıyor. bu filmde de böyle olmuş. ana karakterin oylama için ikna etmeye çalıştığı hiç kimseye kişisel bir öfke duymaması, arada kendinden beklenmeyecek şiirsel betimlemeler yapması, odanın tüm ışıklarını kapatıp pür dikkat yoğunlaşsak da "filmde" olduğumuzu hatırlatan, ama yine de toplamında hayata yakınsayan bir film olduğundan mazur görülebilecek sahnelerdi.

    hayat gibi film de mükemmelin altında, ortalamanın üzerinde.
    mesut