1. oradaydık hepimiz, müheyya bekliyorduk
    salaştı mukadderat, bozulmuş bir nişandı
    gebe rüzgar, ihanete uğramış deniz, kerrat cetveli
    dünyaya sokunmuştuk, dünya hamdı
    külsüzdü ocak, tellal çarşısız
    ağzımız noksandı.
    rimbaud'un haberi yoktu menelik'ten
    nijinski delirmemişti
    mahler'in beş yaşındaki kızı ölmemişti daha
    nehre haşim annesiyle karanlık geceler
    bazı çıkardı
    zonklardı öpülmek için kavlamış dudaklarımız
    bekliyorduk: alnımızın çatında
    hepimizin bir çarpı.

    kopmamış birer çığlık diyesilerdi bize
    verilmemiş birer söz
    daha hiç çıkılmamış
    birer iskeleydi bedenlerimiz
    alnımız birer sayıltı
    azalarımız yerli yerine sağlam çakılmamıştı
    bir çift göz,bir yumruk yürek arasında
    darma dumandık
    küşümle kapanırdı yüzümüz
    çünkü kazınmıştı oraya yekten
    başkalarına ait bir çarpı.

    yaşamak çarpısı derlerdi buna, yaşamak çarpıntısı.
    ne acelemiz vardı? kime kavuşacaktık?
    yokuşu göze almak mı? niçin?
    bir geçit
    nereye açılmak için gerekli bize?
    susmak bilmiyordu tepemizde ses, saklı ve açık:
    tamamla çabuk! çabuk bitir! hadisene!
    sese bühtan etmedi aramızdan hiçbiri
    değil mi ki hepimiz
    işaretli ve yarım
    dünyaya sarkık.