1. köpeklerin gençlik hastalığı. hastalık 3-6 aylık köpeklerde ortaya çıkar. hasta hayvanın göz-burun akıntısından, salyasından, idrarından ve solunum yollarından bulaşabilir. diğer yandan hastalık mikrobu aslında toprakta olduğundan aşısı olmayan yavru köpeğinizi dışarda gezdirirken bile bulaşabilir. hastalığı atlatmış köpek artık zaten bağışıktır , düzenli aşılanan köpek de hastalıktan etkilenmez bağışıklık sistemi güçlenmeye başladığı için. hastalık kendini genelde halsizlik, burunda yoğun sarı akıntı olarak gösterir. yoğun sarı akıntı kırmızı alarm demektir.

    tedavi genel olarak antibiyotik ve bağışıklık sistemi güçlendirici ilaçlardan ve vitaminlerden oluşuyor. tedaviye ne kadar erken başlanırsa başarı oranı ve tedavinin kısa olma oranı o kadar yüksek. fakat yine de hayvanın dirençli bakan kişinin de inatçı olmasını gerektirir.

    hastalığın son evresinde artık köpek titremeye, halüsünasyon görmeye başlar. o raddeden sonra hayvanı geri döndürmenin tek yolu acayip inatçı olmakta. artık hiç yemek yemez, sizin şırıngayla beslemeniz gerekir. tabiki ilaç içmek istemez, sizin ilaç içirmenizi istemez, hepsini teker teker yutturmanız gerekir - bazen günde dokuz ilaç olur bu-. tabi bu kadar istemediği şeyleri yapmanızın bedeli ellerinizde diş izleri olur. son evrede felç de geldiğinden inatla kalçasından kaldırıp yürütmeniz gerekir, bacaklarını az da olsa kullansın iyice kullanılmaz olmasın diye. çişini, kakasını tutamaz, yürüyemez ama oturup da kızamazsınız; güzelce temizlersiniz arkasını. o raddeden sonra hastalığı yenen köpeğin bacaklarında tik kalır, sürekli sallanır, özellikle arka bacakları çırpı gibi kalır. hastalığı da hep vucudunda taşır; aşılayamazsınız, kısırlaştıramazsınız. kısırlaştırma ya da herhangi bir ameliyat için uyutmak onun solunum yollarını çökertir,- hastalık en son ve en sert şekilde ciğerleri hedef alır çünkü-, aşılamak zaten bağışıklığı düşük hayvana mikrop vermek demek olduğundan yine onu öldürür. iç-dış parazit ilacını yaptırabilirsiniz en fazla. durumu gözlenir ve gittikçe daha iyi oluyor denirse ancak bunlar ihtimal olarak düşünülmeye başlanıyor.

    bakımı kolay değildir tabi ama güzeldir. ilgili bir hekim bulmak önemlidir. "ölür bu, boşuna para harcamayın, alın götürün" diyen hekime inat köpeğim 3 atak geçirmesine rağmen hayatta kaldı mesela. ilgi, emek, zaman ve çokça sabırlı olmayı gerektirebilir ama değerdir. distemperli olanlar da bi ayrı güzel. yerim.