1. dilde gam var şimdilik lutfeyle gelme ey sürûr
    olamaz bir hânede mihmân mihmân üstüne
    (rasih)

    sürûr: mutluluk
    mihmân: misafir

    arz-ı hâl etmeye câna seni tenhâ bulamam,
    seni tenhâ bulıcak kendimi aslâ bulamam.
    (ulvi)

    sevgilim! halimi arz etmek için seni tenha bulamıyorum. seni tenha bulunca da kendimi asla bulamıyorum.

    şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkıt ne bilir,
    mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç sâ'at.
    (fuzuli)

    en uzun gecenin hangisi olduğunu yıldız ilmi ile uğraşanlar ne bilir. aşık olana(dert sahibine) sorun ki geceler kaç saattir.
  2. "neler çeker bu gönül / söylesem şikayet olur"
  3. "ehl-i temkînem beni benzetme ey gül bülbüle
    derde sabrı yok anın her lahza bin feryadı var"

    fuzulî

    bilindiği üzere bülbül ötüşünü güle sevdasından almıştır, bülbül öter gül açılmaz, bülbül yorulur ve bitap düşer bu sefer gül açıldığında onu bulamaz, böylece kavuşamazlar, herkes de bülbülün aşkını bilir.

    burda şair diyor ki; ben bülbül gibi derde sabrı olmayıp her an feryat eden aşıklardan değilim, kendini sakınanlardanım, beni bülbüle benzetme

    bu beyitin olduğu şiir asagidaki beyit ile başlar

    bende mecnundan füzun aşıklık istidadi var
    aşık-ı sadık menem mecnunun ancak adı var

    yani; mecnun dediğiniz kişi meşhur bir kişidir, aşıklığını herkes bilir, fakat herkesin bildiği değil kimsenin bilmediği gerçek aşktır. sadık aşık aşkıyla nam yapmaz, bu yüzden ben daha çok aşıklık yeteneğine sahibim diyor.


    iki beyit de aynı şeyden bahsediyor, herkesin bildiği sır değildır, sır olmadan da aşk olmaz diyor.
  4. yansa dâg-ı sînem üzre hasret-i haddünle nâr
    nâr nûr u nûr hûr u hûr pür-envâr olur

    baki

    göğsümde senin yüzünün hasretiyle ateş yandığı zaman, ateş nura döner, nur iken güneş olur. güneşle birlikte pek aydınlatıcı, daim nurlu halde olur.