• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.79)
dog day afternoon - sidney lumet
birinci sınıf dolandırıcı sonny ve arkadaşı sal, brooklyn bankası’nı soymaya karar verirler. bankada yaşanan küçük aksiliklerle sinirleri gerilen ikili, bankada tüm kasaların boş olmasıyla şoka girerler. bu esnada bankanın çevresini donatan polisler karşısında ne yapacaklarını şaşıran ikili, biraz şaşkınlıktan biraz da mecburiyetten içerideki insanları rehin almak zorunda kalırlar. sonrasında gelişen onlarca sürpriz olay karşısında tamamen tepkisiz kalan ikili kendilerini kısa zaman içerisinde hem suçlu hem de kahraman olarak görme şansına erişirler. 


  1. al pacino'nun tek kisilik muthis sovuna taniklik ettigimiz film.
  2. al pacino yu zirveye çıkaran filmlerin başında gelir. al pacino hayranı olan birisi olarak bu film ve (bkz: serpico) filminin bende yeri ayrıdır.
  3. bugün izlediğim ve bana zevklerin en güzelini tattıran film.

    nedir bana göre bu zevkler?

    bilinen anlamda evrene okkalı bir şamar yapıştırmaktır. başka nedir? istisnasız her gece başımı yastığa koyarken cana gelip beni boğacağını zannettiğim, birbirine anahtarı kaybolmuş bir kilitle bağlı genetik ve gelenek kardeşliğine -ki bunlar kare bir kutuda taşımaya çalıştığım iki çok değerli çiçek vazosudur- bir iki saatliğine de olsa uslu birer çocuk olmalarını öğütleyebilmesidir.

    bu film, bilinen anlamda hayatın akışına uymaz.

    bu filmin rehineleri, bir rehine olarak kalmak ister. kendisini kolundan çekiştirip bankanın dışına, özgürlüğe çağıran polis memuruna 'bırak beni,' der. 'bırak, içeri girmek istiyorum.'

    bu filmin kötü adamı -soygun boyunca herhangi bir kötülükte bulunmadığından ve de soygun başarı ile sonuçlanmadığından, gerçek bir kötü adam da değildir üstelik- rehinelerden birinin kocası ile konuşup kocasına akşam yemeğinde ne hazırlaması gerektiğini anlatmasına izin verir. sigara içmek isteyen bir rehineyi azarlar. hatta daha da ileri giden kötü adam, rehineye kırgınlığını belirtmek adına odayı terk eder. görüntü o denli sıra dışı ancak bir o kadar da filmin anlatısına uygundur ki; rehinelerinin birinin sigara içmesine bozulup elindeki yarım metrelik pompalıyı sallaya sallaya odadan çıkan genç adamın bakışları ile annesi sürekli alkol alan ve bu yüzden kendiyle yeteri kadar ilgilenemeyen bir anneye çocuğunun attığı bakış arasında bir fark ayırt edilemez.

    üstüne üstlük, rehineler de doğru dürüst bir soygun yapmayı beceremeyen bu garip çeteyi azarlamaktan geri kalmaz. 'bir planınız filan yok muydu?' diye sorar şaşkın bankacı. 'nasıl bir plan yapmadan banka soymaya kalkışırsınız!?'

    netice itibariyle; henüz ilk saniyesinden başlayıp 'bitti' yazısına kadar sizi eğlenceli, anlam dolu, şaşkınlık verici deyiminin filmin şaşkınlık vericiliği karşısında bir bağdaki üzüm tanesi gibi kalacağı bir tren yolculuğuna çıkaran, ölmeden önce izlenmesi gereken 29 filmden biridir.
  4. Açık ara izlediğim en iyi suç filmlerinden biridir. Sidney lumet'in en sevdiğim filmi hâlâ 12 angry man olsa da ikinci sırada kesinlikle bu vardır. Filmde herkesin sıcaktan bunalması terlemesi vesaire dikkat çeker, zaten dog day ifadesi aşırı sıcak yaz günleri için kullanılmaktadır. Gerçek bir hikayeden uyarlanan muazzam bir kurgusu vardır. "Al paçino da overrated yaaa hep alfa hep maço hep aynı rollerde mehhh" diyenlerin kafasına fırlatmak istediğim filmdir. Zira bu filmde al paçino trans sevgilisinin cinsiyet değiştirme ameliyatı için banka soyan bir eşcinseli oynamaktadır.

    !---- spoiler ----!

    Al paçino en müthiş performanslarından birini sergilemiştir. Polise "Kiss me!" diye haykırdığı sahne enfestir. Favorimdir.

    Aynı sahnede geçen "attica!" sloganıyla 13 eylül 1971 yılında attica state isimli new york hapishanesinde gerçekleşen 29 mahkum ve 10 rehinenin ölmesi, 89 kişinin de yaralanması ile sonuçlanan kanlı operasyona ve polis terörüne gönderme yapılır.

    Bahsi geçen sahne:
    [ https://youtu.be/IzQnrBeB8Tg]

    !---- spoiler ----!