• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (7.31)
dublörün dilemması - murat menteş
nuh tufan, ibrahim kurban, rıza silahlıpoda, umur samaz, su samaz, habip hobo, ferruh ferman, dilara dilemma..." ... biz yetimler intikam iştiyakıyla doluyuzdur. dehşeti dengelemeye yatkınızdır. başkalarının öçlerini de almaya hevesleniriz. yetimlik bize kanlı doğaçlamalar yapma cüreti verir. suçlamakla ya da suç işlemekle kaybolmayan bir masumiyet imtiyazına sahibizdir.itiraf etmeliyim ki, aziz okur, benim ömrüm, her birini gebertmek istediğim insanlarla aramdaki buzdağlarını eritmeye çalışmakla geçiyor. mesela zenginlerden nefret ediyorum, ne yapayım, elimde değil. o restoran sürüngenleri, fiyaka kumkumaları, yapmacık kasvetin mıymıntı bekçileri, ticari bir şiveyle konuşan zehirli papağanlar, hileli bir neşe içinde geviş getiren bunak vampirler, modanın ipiyle kuyuya inen kibirli cambazlar, tatile gebe fırlamalar, alaturka bir sadizmle zıvanadan çıkanlar, alafranga bir mazoşizmle yılışıklaşanlar... hepsine teker teker kolombiya kravatı takmak istiyorum! [kolombiya kravatı: meksika mafyasının uyguladığı bir cezalandırma biçimi: kurbanın gırtlağına bir delik açılır ve dili bu delikten sarkıtılır.]gerçi zamanla esnekleştim. ulaşılması ve vazgeçilmesi en zor nimetin sükunet olduğunu anladım galiba. tamam, zenginlere merhamet duyacak kadar güçlü değilim hâlâ, fakat sayıların artışındaki boşunalığın eşiğini görebiliyorum. ibrahim kurban'dan öğrendiğim kadarıyla, yeşil banknotlar kamuflajdan başka bir şeye yaramıyor. aptallığı, beceriksizliği, acizliği, yalnızlığı kamufle ediyorlar... ayrıca, yetimlik zaman aşımına uğramaz, haddizatında yetim olmayanlar da yetimliğe doğru seyreder. yani kimsesizlik, kimsenin tekelinde değildir. kainat ve tarihin bekleme salonunda biraz soluklanıyoruz, çoğunlukla da adımız anonslanmadan kainata ve tarihe gömülüyoruz..." (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)


  1. o kadar hareketli, enerji dolu ve eğlenceli dolu bir kitap olmasına rağmen içime en çok yer eden cümle ibrahim kurban'ın ağzından çıkan "nasıl kaşla göz arasında insalıktan çıkıyorsun?" cümlesiydi. kocaeli kitap fuarında kitabı murat menteş'e imzalatırken bu durumu ifade ettiğimde şaşırıp "umarım daha güzel ve olumlu cümlelerle aklınızda yer edebilirim bundan onraki kitaplarda" nevinden bir şeyler söylemişti. bu da böyle bi anımdır.
  2. "hayatının geri kalanını birisiyle geçirmek istediğini anladığın zaman, hayatının geri kalanının bir an önce başlamasını dilersin."
  3. b sınıfı hollywood filmi senaryosunun arabesk aforizmalara bulanıp romanlaştırılmış hali, romancık.
  4. murat menteş'in kendine has roman konseptinin ilk ürünüdür. ardından korkma ben varım ve ruhi mucerret gelmiştir. korkma ben varım'ı hep bir adım önde tutmuş olsam da, ilk olması sebebiyle dublörün dilemmasının bendeki yeri ayrıdır.

    kitabı eline almak, bir sinema salonuna adım atmak gibidir, murat menteş'te, çünkü anlatılanı bir film şeridi gibi gözlerinizin önüne seriyor. hayal etmek zorundak kalmıyorsunuz, zaten kitap bunu sizin için yapıyor.

    aksiyon, polisiye, drama ve komediyi tek çatı altında buluşturup harmanlayan ve bunu size sunan, yazarının kelimeleri ustaca şekilden şekile soktuğu gerçekten soluksuz okuyabileceğiniz bir eser olmuş. zaten quentin tarantino hayranı olan yazarının, tarantino filmlerindeki birçok hikayeyi bir orjinde birleştirme ve dinlerken sonsuz bir keyif aldığımız tarantinovari absürd diyalogların esintisini bu kitapta bulabiliyorsunuz. kitaba güzel bir senaryo yazıp vizyona gösterime sokmakla gişelere tavan yaptıracağından hiç şüphem yok. karakterlerin hepsi zaten ayrı bir fenomen nuh tufan, ferruh ferman, baretta, rıza silahlıpoda ve benim favorim olan habip hobo farklı bakış açıları farklı ufuklar açıyor okuyucuya.

    okumamış ve okuyacaklara bir tavsiyede bulunmak gerekirse elinize mutlaka bir kalem alın, çünkü altı çizilecek çok yer var. kendi çizdiklerimden birkaç tane aktarayım hatta;
    "yeşil banknotlar, aptallığı, beceriksizliği, acizliği ve yalnızlığı kamufle ediyorlar."
    "aşk, hayalin çocuğu, hayal kırıklığının annesidir"
    "hayat maliyetleri karşılamayan bir iştir."
    "bir erkeğin hayatında sır sakladığı için öğrenemediği gizler vardır."
    "suçumu kopyalayacağına pişmanlığımı paylaş."

    ve daha birçok şey içerir.
  5. zekice kurgulanmış, okunması gereken bir absürt komedi. hiperaktif bir kalemin ürünü. kitaptaki karakterlerin isimleri dahi eğlenceliktir. içerdiği garip -bazıları sallama- tarihi bilgiler içinizde bir araştırma isteği uyandırır. hayatın birçok alanına el atmış bu kitabı okurken elinizin altında bir arama motoruna ihtiyaç duyabilirsiniz. altı çizilecek birçok cümleye sahiptir.
    naçizane seçtiklerim :

    !---- spoiler ----!

    "hiçbir aşkta umuda yer, sebebe lüzum yoktur."

    "hedefe ulaşan, her şeyi ıskalamıştır! çok paraya sahip olanların o acayip huzursuzlukları bundan. ve tabii mangır tomarları, insan yoksulluğunun belalarından korumaz: nefret emer, suçluluk duygusu salgılarsınız. "

    "iki tür cadı vardır: kötülük etmek için şeytanla iş birliği yapan çirkin kadın; kötülükte şeytandan da daha ileri güzel kadın"

    "yanılgılarımızın çoğu, düşüneceğimiz yerde duygulanmak, duygulanacağımız yerde düşünmekten doğar"

    !---- spoiler ----!
  6. üniversitenin ilk yıllarında en sevdiğim arkadaşımın önerisi üzerine okuduğum, daha sonra dilemma hitabıyla yer etmiş arkadaşlarım sayesinde birlikte anıldığım kitaplardan biri olmuştur. insanın tekrar tekrar okuyası geliyor gerçekten.
  7. festival havasında geçen, zekânın uç noktalarında seyreden, kelimeleri ve cümleleri kölesi hâline getirmiş bir yazarın romanı... heyecanın doruklarında yasanan bu romanı okurken çok eğlendigimi belirtmeliyim... temenni ile bitireyim, murat menteş in bu kitabı 2005'te ilk baskısını yapmış, daha iyilerini ortaya koymaması için ise hiç bir neden yok...
    pirus
  8. kapağı ah muhsin ünlüalper canıgüz ve gökdemir ihsan gürsoy'un verdikleri pozla süslenen kitap. 

    olay örgüsünde rahatsız eden noktalar olsa da murat menteş olay örgüsünü oluştururken bayağı emek vermiş bu romana. ilk kitabın heyecanıyla çok şey anlatmak istemiş sanırım. bu istek biraz sıkıcı hale getirmiş kitabı. gereksiz gibi görünen ayrıntılar yok değil. o ayrıntıların mutlaka bir yerlere bağlandığını söylemek pek mümkün olamıyor. örneğin, nuh tufan ve ibrahim kurban ilişkisine geçmeden önce taliha teyze'nin başından geçenler anlatılırken okurda, ibrahim ve nuh arasında miralay ve külhanbeyi arasındaki ilişkiye benzer bir olay gerçekleşeceği izlenimi uyanıyor. okur bir foreshadowing örneği beklerken sonuç beklentiye uymuyor. bu durumda, düelloya dair ayrıntı gereksiz hale geliyor.

    sondaki sayfa 121'e yani şeyhle randevuya gönderme, nuh tufan ve pembe pepe'nin imam nikahı kıydıracağını düşündürdü bana. daha mantıklı bir neden bulamadım. bu göndermeyi gereksiz buldum kısacası. 

    habip hobo'nun bir erkeğin hayatındaki ilginç anlara dair saptamaları, ibrahim kurban'ın istatistikleri, bazı epigraflar, metinlerarası göndermeler, kör adamın sihirli koçları hikâyesi altını çizdiğim bölümler oldu. güzeldi... 

    keşke yazar, "ben ne çok şey biliyorum!" diye bağırmasaydı ve keşke iletişim yayınları daha iyi bir redaktörle çalışıp kitabı yazım yanlışlarından arındırabilseydi. 

    eksiklerine ve acemiliklerine rağmen eğlenceli.
  9. okuduğum ilk kitaplardan biriydi. o zamanlar çok tuhaf gelmişti ama yine de çok sevmiştim bu kitabı. bir polisiye sözkonusu tabi ama bir acayip türk polisiyesi okuyacaksınız bu kitapta.