1. evren, düzdür ve genişlemektedir ve de maddenin kütleçekim etkisi altında öbekleşmesi sayesinde oluşan düzensizlikler içerir. yaşam yıldızların oluşumuyla başlar. sadece hidrojen ve helyumdan değil, çeşitli baryonik maddelerden oluştuğumuzu biliyoruz; hatta vücudumuzda hiç helyum yok. hidrojen atomları hariç, vücudunuzdaki bütün elementler bir yıldızın kalbinde zamanla meydana geldi büyük yıldızlar içe doğru çöktüler ve sonra patladılar zengin içeriklerini galaksiye yaydılar karbon, nidrojen ve oksijenden oluşan içerikleri ve yaşamın kendisi için gerekli temel malzemeleri.. bedenimizdeki her atom, dünya daha doğmadan önce ölen bir yıldızın içinde gerçekleşen, nükleer füzyonun birer ürünüdür.

    bedenimiz tamamen yıldızlardan arta kalan maddelerden oluşmuştur

    dünyadaki yaşamın temelini oluşturan iki tür büyük biyolojik molekül vardır. proteinler vücudunuzun yapımını oluştururken, enzimler olarak bilinen bir başka protein ailesi ise doğrudan vücudunuzun kimyasını kontrol eder. dna'nın da dahil olduğu nükleik asitlere işlenmiş talimatlar hücre mekanizmasına hangi tür proteini yapması gerektiğini iletir.

    proteinlerin içindeki alt birim moleküllere aminoasitler denir. bu moleküllerin yaşam için önemi, dünyadaki tüm biyolojik maddelerin kütlesinin yarısının aminoasitlerden gelmesinden anlaşılabilir.

    dünya üzerindeki canlı şeylerde bulunan tüm proteinler sadece yirmi aminoasidin farklı bileşimlerinden oluşmaktadır. tüm 'yaşayan şeylerin yirmi temel yapı taşından oluştuğu gerçeği, dünyadaki tüm yaşamın tek bir ortak kaynaktan geliştiğine dair dolaylı bir kanıttır. hepimiz ortak bir atadan gelmekteyiz. her ne kadar yalıtılmış bir protein molekülünün "canlı" olduğunu söyleyemesek bile, proteinler şüphe götürmez biçimde yaşam molekülleridir.

    meteorlar da bizlere çok şey söyler çünkü meteorlarda demir ve nikele bağlanmış mineral biçimde fosfor bulunmaktadır. dünyamıza o sıralar bombardıman altındaydı.

    dünya'daki ilk hücre meteordan gelen izomerleri kullandıysa, sonra gelen tüm yaşam biçimleri de, izomerleri kullanmaya devam etmiş olmalı. ilk hücreler koaservatlar, "cansız" veya inorganik moleküllerden oluşan, ilk "canlı" özellikli moleküllerdir. yani dünya üzerindekı canlının atası, ilkin hücreler koaservatlardır. bunlar, günümüz hücrelerinden çok daha ilkeldirler ve sadece bir zırh ve zırh içerisinde hapsolmuş moleküllerden ibarettirler.

    oluşabilmeleri için 600 milyon yıllık bir süreç gerekmiştir. yaşam ilk kez koaservatlarla başlamış ve sonra nükleik asitlerle birleşerek ilk prokaryotik mikroorganizmalara evrimleşmiştir.

    fosil kayıtlarında dünyanın ilk 3,5 milyar yıl boyunca mikroorganizmadan başka bir şey göremeyiz. sonra yaklaşık 40 milyon senelik bir süre içinde çeşit çeşit vücut oluşur. trilyonlarca hücre bir arada çalışarak sizi yapar.

    yaşam nerede başladı diye sorarsanız cevap:
    "kuyrukluyıldızlar tarafından dünyaya taşınmış organik moleküllerin üreme için önemli adımı attıkları, dünya üzerindeki ılık bir
    suda"

    suya olan bağımlığımız şu anki yaşamlarımızdan öncesine dayanır; bedenimiz suyun geçmişini içerir. ilk 2,7 milyar yılı tümüyle su içindeydi; bunun izlerini bedenimizdeki her organ sisteminde taşımaktayız.

    hepimiz en ilkel hücrelerden bu güne evrilmiş türleriz ve bu süreçte son durak değiliz.

    bugünkü her şeyi yaratan evrimsel süreçtir, tek bir noktadan oluştuk.

    moleküllerden, hücreye, ilkel canlı türlerinden, bugünkü insana kadar birçok canlı doğanın kaotik ortamında yok olarak geldi.

    edit: ekleme yapacağım.