1. dünyanın merkezine yapılacak teorik bir yolculuk, günümüz teknolojisiyle imkansızdır. basıncı ve sıcaklığı saf dışı bıraksak dahi, masrafları 100 trilyon doları geçecek yolculuktur. yaklaşık 6500 kilometre aşağımızda olan çekirdeğe, merkeze inmek büyük bir adım olacaktır, insanlık için. fakat düz bir şekilde, basit mantıkla aşağı inilemez. düz bir rota yoktur. tabaka, farklı maddelerden oluşmuş bir soğan gibidir. kabukları, macunumsu kısımları.. binlerce kilometre her biri. sadece merkezin sıcaklığı 5 ve 6 bin derece arasında değişiyor. bu da güneşin yüzeyine eşdeğer bir sıcaklık. basınç faktörü de göze çarpıyor, keza çarpmaması imkansız. dünya yüzeydekinden 3.6 milyon kat daha fazla bir basınç söz konusu.

    basıncı şöyle açıklayabiliriz:

    bir karpuz insan kafasıyla aynı yoğunluğa sahiptir. saatte 4800 km ile uçan bir kurşun, çarpışma anında karpuza her santimetre karede 200.000 kg'den fazla bir basınca neden olur. dünyanın çekirdeğindeki basınç ise, her santimetre karede 3.5 milyon kg. bu 15 kurşunun eş zamanlı vurması demek. böyle bir basınç termometreleri söz konusu olunca kafanız patlamaz, adeta ''yok olur''.
  2. yapılması için mantıklı bir sebep bulamadığım olaydır.

    yüzeye yakın yerlerde madenler bitti daha derine gidelim dedik. tamam. daha da derine gittik falan. ama çekirdekten alınacak madene herhangi bir ihtiyaç olacağı aklımın ucundan bile geçmiyor. bunun yerine uzay madenciliği çok daha karlı bir iş.

    işi madencilikle çözemedik. dünya'nın nasıl oluştuğuyla ilgili bulgular? bu mantıklı olabilir işte. ama oradan alınacak herhangi bir parçanın yeryüzüne çıkartılmasını geçtim herhangi bir aletin oraya sağlam bir şekilde inmesi bile pek mümkün değil. bunda hem basıncın hem de sıcaklığın etkisi var elbette.

    şova kalkıyorum hazır olun...

    güneşin enerjisi azalmıştır ve dünyayı yeterince ısıtamıyordur. çekirdekten gelen enerjiyi kullanmak için çekirdeğe kadar giden sondalar yapabiliriz? bu bana bile çok geldi bir an.

    sonuç olarak gezegenimizin oluşumuna dair ipuçları yakalamak dışında mantıklı bir amaç gelmiyor aklıma. ki bunun da mümkün olması pek mümkün değildir.

    yıllar yıllar önce jules verne'nin aynı isimli kitabını büyük heyecanla okumuştum, acaba indiklerinde ne görecekler diye sabırsızlanıyordum. başaramamaları ben de büyük mutsuzluk yaratmıştı o zaman. küçücük çocuğum tabi basınç falan umurumda değil. ineceğim diyorsan ineceksin abi o çekirdeğe! ama işte öyle yürümüyor olaylar.
    jimi