1. niye ölmemeli öyleyse
    yaşamak mutlu bir devinimse.

    ölüsünü bekliyor ruhi bey
    bir yanda ruhi bey bir yanda ölü
    ve görmemek ister gibi ölüyü
    oturmuş bir iskemleye.

    ben ki bir ölüyü beklemekle geçirdim geceyi
    bir ölüyü ve ölünün bütün inceliklerini.

    getirdiler beni sayrılar evine bir sabah
    asansörle yukarı çıkardılar
    tertemiz bir yatağa yatırdılar - ben böyle istedim böyle oldu -
    oda numaran 283'dü aklımda doğru kaldıysa
    pencereden tepeler görünüyordu, bulutlar ve birtakım kuşlarla devinen tepeler
    yakınımdan geçiyordu bazı kuşlar da
    beyaz bir saat asılıydı duvarda. duvarın her yerinden
    bembeyaz saatler asılıydı
    ve her şey o kadar beyazdı ki, ayrıntılar
    yılların eklem yerlerini gösteriyordu sanki
    ve bütün eklem yerlerinde koskocaman bir ölü
    ruhi beyin ölüsü
    hepsi de ur gibi beni
    sarmıştı ur gibi ruhi beyi
    o gün sigara içtim akşama kadar
    - ikinci gün aldılar sigaramı -
    ve saatler biraz sarardı
    sarardı bütün ayrıntılar.

    ve otuz sekizin altına düşmedi ateşim
    yataktan kalkamadım
    o gece uyuyamadım sabaha kadar
    koridorlarda ayak sesleri, bağrışmalar
    kapı gıcırtıları ve acayip sesler

    bilmem böylece kaça çıktı beklediğim ölüler.

    üçüncü gün kan şişeleri, tüpler, serumlar
    doktorlar, hastabakıcılar
    aralıksız girip çıkmalar
    gidip gelmeler
    tepelerden pencereye akan kuşlar
    pencereye sıvanan kuşlar
    ve benim mutluluğumun altında
    kararıp yitti bütün ayrıntılar
    bir daha görünmedi
    ve artık hiç görünmeyen
    şişeler, tüpler, serumlar.

    ve o gün ilk defa ölüsünü gördü ruhi bey
    soğumuşgövdesini gördü
    donuk gözlerini, durmuş kalbini
    gördü neye benzerse bir ölü.

    - ben ruhi bey nasılım
    - mutlusunuz ruhi bey.

    yarın gazetelerde çıkacak ilanlarım
    ruhi bey öldü
    bu ölüm töreninde mutlaka bulunacağım
    bir daha görmek için ölümü
    çelenkler yığılacak avluya
    ki benim sayısız ölülerime
    yaldızlı yapraklarını kıpırdatarak bakacaklar
    sevgiyle
    ve babam elinde gümüş kırbacıyla
    bir başına bir ölü
    annem bir limon görüntüsünün önünde giyinmiş ölümlüğünü
    ölüler halinde duracak onlar da
    dışımdaki ölüler, içimdeki ölüler
    bir alaşım halinde, donuk güneşin altında
    ve benim mutluluğumun altında
    akıp gidecek bütün kötülükler
    ölümün armaları gibi
    akıp gidecekler en sonunda

    niye ölmemeli öyleyse
    yaşamak mutlu bir devinimse.


    koro

    (çiçek sergicisi, meyhane garsonu, meyhane patronu, kürk tamircisi yorgo,
    hayrünnisa, genelev kadını, otel katibi, cenaze kaldırıcısı adem, akordeoncu
    kadın, emekli postacı, vb.)

    çelenklerimizle geldik, yoktunuz
    ara sokaklarda, pasajlarda aradık, yoktunuz
    meyhanelere baktık, otellere sorduk, yoktunuz
    nerdesiniz, ruhi bey?


    ruhi bey

    o kadar bekledim ki, geliyorum
    ölümümü bekledim, geliyorum
    bir ölüyü ve ölünün bütün inceliklerini
    bekledim geliyorum.

    ben ruhi bey, mutlu olan ruhi bey
    ölümü gömdüm, geliyorum
    bir sonbahar günüydü, geliyorum
    güneşler buz gibiydi, geliyorum
    ve bütün kötülükler
    ölümün armaları gibiydi
    size anlatırım, geliyorum.

    hepsini, hepsini gömdüm, geliyorum
    havuzun kırık taşlarını - siz bilmezsiniz -
    limonluğu ve kırmızı konağı - siz bilmezsiniz -
    aynalarda kendini seven ruhi beyi - siz bilmezsiniz -
    ve bildiğiniz ruhi beyi -ya da pek bilmediğiniz -
    gömdüm ben, geliyorum.


    koro

    iyi biliriz sizi biz, iyi biliriz
    nerdesiniz ruhi bey.


    ruhi bey

    gömdüm hepsini, geliyorum
    bütün ölülerimi gömdüm, geliyorum.


    koro

    peki ya sonuç, ruhi bey, ya sonuç
    biz sizi tanımaz mıyız
    siz ne yaparsınız bundan sonra, biz ne yaparız
    bir bütünün parçalarıyız, bir bütünün parçalarıyız.


    ruhi bey

    sonuç mu dediniz, ne dediniz, ne dediniz
    sonuç hiç gömülür mü, geliyorum
    ben yalnız ölülerimi gömdüm, geliyorum.


    koro

    doğrusu anlamıyoruz ruhi bey
    her insan biraz ölüdür
    biz ki bir bütünün parçalarıyız, biliriz
    her insan biraz ölüdür.


    ruhi bey

    insan yaşıyorken özgürdür
    yaklaştım iyice, geliyorum.


    koro

    her insan biraz ölüdür
    biz de biraz ölüyüz.


    ruhi bey

    ölüler ki bir gün gömülür
    içimizdeki ölüler, dışımızdaki ölüler
    insan yaşıyorken özgürdür
    insan
    yaşıyorken
    özgürdür.