1. 28 şubat ekşi sözlük direnişi sonucunda bitme süreci hızlanabilir. bugün ekşi sözlük'ün ana itici gücü yazılı tarih olması değil, yeni yazılan entrylerdir, güncel olaylar, haberler, maçlara yazılan yorumlardır debe'dir. bunları 'yazılı tarih' barındıran bir yere yazmanın yazarlar için özel bir anlamı var mı? yok! fenerbahçe başlığına entry yazan adam 'vay be lefter'e zamanında güzellemeler yapılmış siteye yazıyorum' diyor mu? demiyor. dememeyi bırak, sikinde değil.

    ekşi sözlük son 4 yıldır ne yapıyorsa yazarların beklentilerine göre yanlış yapıyor. ucuz bir tüccar kafasıyla yönetildiği artık tartışmaya bile açık değil. daha fazla hit alma, daha fazla reklam geliri için ipini koparan yazar yapılıyor, moderatörler kaçırılıyor, istatistikler kaldırılıyor, ulan hatta uzun entry okurken site az hit alıyor diye 'devamını okuyayum amua' diye buton koymuşlar amk. satır aralarını 2 yapmışlar. bunu ticari olarak da anlamadım ama eminim ki 0.00005 kuruş kazandıran bi işe yarıyordur. zaten sık girip yazmıyordum (1000 entry sık değilse) ama artık okuyamıyorum da.

    hala devam eden tek başarısı hunharca eleştirileri basıtrmaya çalışacak kadar kendilerini kaybetmemiş olmaları. evet bir dönemi değiştirmiş bir efsanedir, yeri her zaman ayrı kalacaktır ama 5 yıl önce iyiydi diye galatasaray başlığına 'su veren itfaiyenin hortumunu sikiyim' yazıp dünün en beğenilen entrylerine ekşi'de girmenin de bir anlamı kalmamış, dolayısıyla sürekliliğinin de anlamlı bir sebebi kalmamıştır.

    mesela benim bu sözlüğe youreads gibi saçma bir ada rağmen devam etmemin tek bir sebebi olacak, buraya girdiğimde okuyacak güzel 3-4 yorum bulmam. eğer ekşi'den 50 kişi buraya gelip de ara ara yorum yazarlarsa bu süreklilik artarak devam edecektir. eski bir konuyu merak ettiğinde yine ekşi'ye girip okursun, yenisini oraya yazmanın bir anlamı yok, düzenli girip girmemek de 50-100 yazara bakar en fazla.
    cre
  2. az önce göz gezdirdim. orda yazarken ve okurken son dönemde hep şöyle düşünüyordum. bi reyting hamdi tarzı yönetici var ve onun bir sözde yazar takimi var. yani ekşiye calışan. onlar habire akla mantığa sığmayacak, genel ahlaka aykırı, adeta insanlari birbirine karsi kişkırtmaya çalışan giriler atıyor. zavallı hevesli yazarlarda bu troll dedikleri kişilere ağzının payını vermek için yarışıyorlardı. kullanıldıklarının farkında değiller.
    ne zaman reyting düşüyor. bu paralı yazar ekibi yaziyor giriyi: doktor maaşı yüksek ivir zivir...cevap 150 entry. ateistler ya da islamcilar şöyle böyle ...cevap 200 entry. yok türk erkeği kadini ıvır zıvır...cevap 300 entry
    bu minvalde gidiyor. istenen de bu. tam zamaninda kacmışız ben ve bi kaç bin yazar.
  3. benim bu siteyle derdim var. daha doğrusu bu siteyle ilgili düşüncelerim var.

    öncelikle reddit'i ele alalım mesela. "front page of the internet" sloganı ile yola çıkmış bir oluşum. bugün binlerce subreddit'i ile gerçekten internetin ana sayfası konumunda. orada üyelik alırken sıra beklemek yok, çünkü ilgili subreddit'ler öyle kaliteli şekilde yönetiliyor ki trollük diyebileceğimiz küfürle sataşma, kavga çıkarma, flood yapma vs. gibi internet ortamına aykırı olaylar yaşanmıyor.

    şimdi şöyle düşünebiliriz, "ama reddit ingilizce yayın yapan bir site. orası tabii ki daha popüler, daha derli toplu falan olacak. tüm dünyaya hitap ediyorlar sonuçta." ama bu ekşi sözlük'ü benim nazarımda kurtarmıyor.

    ekşi sözlük ise, gerçekten orijinal bir fikirle kurulmuş bir platform. ssg'ye şapkamı çıkarıyorum. ilk kurulduğu zamanları düşündüğümüzde yazar alım sistemi de hayli özgün ve hoş görünüyor. ama günümüzde bu durum değişti. yazar alım sistemi sitenin kalitesini düşürüyor. kayıt oluyorsun, 10 entry giriyorsun, birileri senin entrylerine bakıp senin yazarlığına onay veriyor veya vermiyor. bu her ne kadar kaliteli bir ortam yaratma düsturuyla yola çıkılmış bir fikir gibi görünse de, bugün hiçbir işe yaramıyor.

    bugün, ekşi sözlük türkiye'de en popüler "forum", en popüler "haber kaynağı", en popüler "geyik merkezi", ve bu popülerliği inci sözlük'ten devraldığından beri üye sayısı hızla artıyor. insanlar ekşi sözlük'te konuşmak, tartışmak istiyor. ama üye alım sistemi, tam bir baş ağrısı durumunda bence. artık bir işe yararlığı yok. belki eskiden günde 100 çaylak hakkında onay veya ret kararı veriliyordu, bugün inanılmaz rakamlar var. insanlar bu siteye akın ettikçe, sitenin kalitesi elbette düşecek, her telden insan geliyor çünkü. ve yazar onaylama sistemi de artık geçersiz.

    örneğin bir üye düşünün. güncel siyaset konusunda bir tarafın partizanlığını yapıyor, tam bir fanatik. ekşi sözlük'te yazar ve her gün provokatif diyebileceğimiz entryler giriyor, ekşi sözlük'te saçma sapan tartışmalar yaratıyor, millet ona buna sövüyor, küfür ediyor. o kullanıcı ekşi sözlük'ten atılıyor. aynı kullanıcı adı ile tekrar kayıt oluyor, 10 entry giriyor, hiçbirisi suya sabuna dokunmuyor. insan hakları, dünya barışı, kardeşlik falan yazıyor 10 entryde. son tekrar yazar oluyor. ve yine başlıyor kaldığı yerden. şimdi ne değişti peki? çaylakları gerçek insanların yazar yapması neyi değiştirdi?

    onun yerine reddit'in subreddit sisteminden örnek alsalar keşke. kayıt olanı anında yazar yap. ama ekşi sözlük'te alt konu başlıkları olsun siyaset, spor, sinema falan. bu başlıklar var ama tam manasıyla o düzen havasını vermiyor. sadece açılan başlıklar belirli kategorilere tag'leniyormuş gibi görünüyor. başka özelliği yok. halbuki o alt başlıklara moderatör koysunlar, tek işi orayla ilgilenmek olsun. enerjilerini çaylakları yazar yapmak yerine, o alt başlıklarda trollük yapanları siteden atmak olsun. bu kadar.

    ben 2013 yılında kayıt oldum. 2 sene beklettiler. artık yeter dedim, 10 entryimi sildim, bıraktım yazar olma uğraşını. şu an ekşi sözlük hızla özgünlüğünü kaybediyor. evet, türkiye'de neredeyse gündem belirleme gücüne sahip, ekşi sözlük'te ortaya çıkan bir video, o akşam kanalların ana haber bültenlerinde gösterilebiliyor, ama yazar kalitesi de hızla düşüyor.

    inci sözlük de benzer yazar alım faaliyetleri yapıyordu. onlar yazar alımı açıp, kapıyorlardı. ancak onlar da kalitede düşüşün önüne geçemediler. bugün inci kelimesini taşıyabilen tek mecra inci caps.

    ekşi sözlük ve yönetimi bence reklamlardan kazandıkları paraların yarattığı illüzyondan sıyrılıp, sözlük kalitesindeki düşüşü tartışmalılar. şuku, eksi tuşlarını değiştirerek, entry numaralarını silerek de bu düşüşe çare bulamazlar.

    saygılar.
  4. dün "22 aralık ışid'in 2 askerimizi şehit etmesi" başlığında, ucu ekşi yönetimine dokunan bir entry girmemle beni uçuran platform.

    küfür veya dilbilgisi hatası olmamasına rağmen adamlara "neyden korkuyorsunuz ey yönetim" diye entry girince, 3 senelik üyelik 3 dakika içerisinde uçuruldu. (benim için sorun değil, son zamanlarda çok yazan bir üye değildim zaten)

    çok vahim durum, çok. artık yanlışlarını kimsenin yüzüne vuramayacağız. elinde güç olan kendine karşı gelen sesi direk susturuyor. ne güzel memleket olduk.

    bunu buraya yazmamdaki sebep, hala orada bazıları insanların entry'lerini kendileri sildi sanıyor ama başlığın açıldığı ilk günden beri insanlar uçuruluyor. aktrollsen atatürk hakkında iğrenç başlıklar açabilirsin, üyeliğine bir şey olmaz, keyfine göre yazabilirsin her daim.

    para en büyük motivasyon olmuş. yazık. para için her şeyini satmak, para için kötülüğün yanında olmak...

    edit : kelime düzeltmesi
  5. bu sözlükteki ilk yazımı yazmama vesile olmuş; eskinin "kutsal bilgi kaynağı", şimdinin "günahkar goygoy çöplüğü". aşağıda okuyacağınız yazı bir anlamda şikayet olacak, yabancısı olduğum bir siteye böyle bir içerikle yazdığım için şimdiden özür dilerim.

    kendi neslime göre bilgisayarla internet kafeler haricinde oldukça geç tanışmış bir insanım. haliyle internet hakkındaki bilgilerim de geç gelişti, lisedeki internet alt-kültürüyle biçimlenen cinsel içerikli, küfürlü, şakalı video ve fotoğraflar benim anlamadığım bir dili dinliyormuşum gibi bir hisse kapılmama yol açtı. bu duruma biraz da seviniyorum çünkü ben ansiklopedi ile büyüdüm, ödevlerimde kullandım, merak ettiğim konuyu buldum. ve bugün anlıyorum ki o kağıdın içindeki dünyanın bana verdiği mutluluğu hiçbir elektronik araç sağlayamaz.

    gelgelelim 2012 yılında üniversiteyi kazanmamla internet ile daha bir içli dışlı olmaya başladım. ekşi ile tanışmamız da okulun ilk günlerindeki yorgun ve yalnız zamanlarımın birine denk geldi. yurt odamın ışığı altında, rahmetli babamdan kalan emektar laptop'ta müzik aramaktaydım. o gün hazırlık sınıfımdan bir arkadaşın bahsettiği personal jesus şarkısını google'dan arattığımda şans eseri bulduğum ekşi sözlük linkine tıkladığımda önce şarkı sözlerini bulmuş, daha sonra depeche mode'un gitar kullandığı ilk şarkı olduğunu belirten bir yazıyı okumuştum. şaşırmış ve bir o kadar da sevinmiştim. bilgilenmiş olmanın verdiği hazla bir yandan yazarlara şükranlarımı sunarken, bir yandan da amazon yerlilerinin dış dünyayla ilk karşılaşmalarındaki tavırla sol tarafı ve diğer tuşları merakla incelemeye koyuldum. "şükela, sol frame, çaylak, suser" gibi bir dolu ve anlamları benim anladığım bağlamın dışındaki kavramlara baktım. yazılara baktım sonra; dinden siyasete, kız düşürmeden positivizme kadar yüzlerce konu başlığı ve altına yazılan yazılar ya da "entry"ler...

    ekşi sözlük ile bu şekilde tanıştım ve bir ansiklopedi bulmuşum gibi sıkıca sarıldım. evet hiçbir internet aracı beni ansiklopedi kadar mutlu edemezdi ancak artık ansiklopedileri çantamda taşıyamazdım. ekşi de ansiklopedinin yapamadığı anlık ve interaktif bilgi paylaşımını bana sunuyordu. çağımız artık bilişim çağıydı falan filan feşmekan.

    üç buçuk yıllık ilişkimizde çoklukla okuyucusu olduğum, sonraları çaylak olarak yazarlık macerasına atıldığım ekşi sözlük artık ansiklopedi değil, bir kişisel gelişim (!) kitabı benim nazarımda. ekşide, burada ve diğer sitelerde ziyadesiyle bahsedilen aksaklıklarını, yöneticilerinin vurdumduymazlıklarını, faşist, kadın düşmanı, holiganca yazılan yazılarını dillendirmek istemiyorum. demek istediğim nokta şu: her açıdan kenara kıstırıldığımız bir ülkede, sanal da olsa bir sığınağım olan bir mecranın, "düzen"in acımasız çarkında erimesini izlemeye artık katlanamayacağım. bu yüzden bütün çaylaklık entry'lerimi alıp terk eyledim, ahir ömrümün yoldaşını, referans noktamı.

    youreads ise bir aydır ara ara baktığım bir site. ekşi'de bana göre en büyük eksiklik olan tasnif ve içerik kalitesini burada iyi bir şekilde buldum. bunda nispeten yeni bir site olmasının da etkisi var. ancak youreads'ten dileğim bu ortamın popülerleştikçe sulandırılmaması, sansüre karşı ve kendi kurallarına bağlı kalacak bir site olarak (nitelik adına en önemlisi bu) hayatına devam etmesi.

    yolunuz açık olsun.

    ekşi'ye gelince: belleğimizde bıraktığın kekremsi tat her zaman hatırlanacak.
  6. sol frame'i bolca siyaset, vahşet haberleri, etnik ayrışma içermektedir. yorumları ondan da beter. ülkede yaşananlarında etkisi olmakla birlikte tamamen öfke ve nefret kusma platformuna dönüşmüş durumda . yaşamda paylaşılacak daha güzel şeyler varken mümkün mertebe uzak durmak gerek.
  7. hayatıma doğrudan faydası olması muhtemel olmayan bilgileri dahi öğrenmekten inanılmaz bir haz alan ben ekşiyi buldugumda inanılmaz sevinmiştim.

    keşif sürem son derece geç oldu zira internetle alakam internet kafede counter strike oynamak olduğundan, bu tarz şeyleri bilmek için lise ve kadıköyün hayatıma girmesi gerekiyordu. neyse.

    siteyi buldum ve muptezel gibi okudum. gecenin bir vakti öyle durmadan okuyordum. bilmediğim ne varsa okuyordum. inanılmaz öyküler anılar okuyordum. bazen ağlamaklı bazen kahkahalarla okuyordum. o sıralar farkettim; güzel bir şeyler yazmak için ünlü bir yazar olmaya gerek yok. tanınmaya gerek yok hatta tanınmamak için ekstra çaba sarfedenler var.

    sonra üye olayım dedim, çaylaklık falan bilmiyorum, site çok populermiş onu da bilmiyorum ve üye oldum. gerekli 10 entryi niyeyse aşırı özensiz girdim ama daha güzel okur olmak için üye olmuştum zaten. sayfada 100 entry ve geçen gün tema++ eklentisiyle tekrar kavuştuğuma çok sevindiğim "not enough coffee in" teması... ha bir de oylama yetisi.

    abi depeyi diye bir yazar var, o nasil yazmaktır öyle. lacrima diye bir hanfendi var, bilgiyi direk beynine beynine veriyor (hatta lacrima hanım beni twitterdan takip ettiğinde çocuk gibi sevinmiştim eheheh) ve daha niceleri. linklerini bir word dosyasına kaydettiğim o inanılmaz güzel sayısız yazı...

    bir de hafiften üst kültür ama bir şekilde yeralti kültürü bir havası vardı benim 10 yıl kadar kaçırdığım ve çok övülen 90ların kadıköyü gibi. sen hâlâ neden uyumadın atarı anne ya da babadan gelecek endişesiyle düşük ekran parlaklığında gece yapılan okumalar ve balkonda gizlice yakılan djarum blackler...

    sonra yazar da oldum. fena da bir yazar olmadım. okurken kahkaha atılan ya da gözlerden yaş akıtan yazılarım olmuş, öyle mesajlar geldi. debe bile oldum 4 kere! ama biz büyüdük ve kirlendi dünya! hayır hayır sitenin sahibi ve yanindaki arkadaşları daha çok kazanmak istediler ve kirlendi sözlük. adamın kafasına esti sahibi arkadaşı diye bir şirketi eleştiren entrynin sahibini uçurdu. kimse de bi halt edemedi. rating artsın diye en ortalama kitle elde edilmeye çalışıldı, kimse ses çıkarmadı. en iyi yazarlar hadi eyvallah dedi ve gitti o kadar ve bu asla alınması gereken bir mesaj olmadı beyfendiler için. neyse daha nice örnek. bir güruh, nicel olarak az nitelik olarak üst seviye bir guruh nasıl harcanirsa öyle harcandı günlüğü 50 000 tlden bir i. melih gökçek reklamı için.

    sonra şekil de gitti. ya bir sitenin yüzde doksanı diyor ki buraya kullanan biziz ve şöyle yazmaktan keyif alıyoruz. insan ayıp olmasın diye biraz önemser gibi yapar di mi? yapmadılar. bak mobilden giremiyoruz her taraf reklam, zaten essek yüküyle var paranız dedi yazarlar onu da iplemediler. en son işte malum, abi site bizim ampulden daha parlak kör olduk diyoruz adam yooo parlak değil diyor. benim burada sartel attı. abi dalga mı geçiyorsun? sence bu kadar adam gizlice "beyler ilk tema değişimde aynı anda kör oluyoruz çok parlak bu" diye sozlestik mi? bu ne saçma bi durum, adama gözlerim kamaşıyor diyorum yooooo bence kamaşmıyor diyor ahahhahaha hakkaten komik.

    neyse bunları neden buraya yazdım bilmiyorum, belki içten içe lan ben ekşide yazarım beni buraya kabul etmelisiniz mesajı vermek istedim kim bilir... ama ekşi geleneği tanımımızı yapalım;

    anlatılanlara göre eskiden çok efsane ortamı ve muhabbeti, kendine ait havası olan ama son zamanlarda leş çayların 5 sacmasapan kahvelerin 10 tlye satıldığı ve salak hipsterların işgaline uğramış, macbooksuz girilmeyen kafelerin mahvettiği sevgili kadıköye bu gidişat bakımından çok benzeyen interaktif sözlük sitesi.
  8. gündemi çok rahat takip ettiğim, çok eskilerden beri okuduğum ancak son 5 yıldır yazarlığını yaptığım harika oluşum.

    du.

    ancak açılan her başlığın türk kızına giydirmeye döndüğü, iki kız tavlarım ayağına ben çok coolum entryleri kasılmaya başlandığı ve özelden bu yaz tatile beraber gidebiliriz, valla senin kız olduğundan şüpheleniyordum kızsın sen diye garip garip mesajlar aldığım bir platforma dönüştü.

    bir başka olay kitap, film vb. konularda yazınca kimsenin farkınızda olmadığı bir yazar oluyorsunuz. ancak iki küfür ve türk kızı temalı başlıklara yazıp trollük yapınca tüm türkiye'nin tanıdığı o yazara dönüşme imkanı yaratıyorsunuz.

    işte bu yüzden youreads' e üye olalım dedik. umarım burası da öyle bir yer olmaz.

    son olarak otoyol kenarlarında piknik yapmaya hayır!
  9. gerçekten kutsal bilgi kaynağı olduğu zamanlar düşünülünce geçmişin hakkını vermek gerekir.
    sözlükten haberdar olan ya da olmayan çoğu insanın google'da bir filmi, kitabı, şarkıcıyı, yazarı, yeni çıkan telefonu, araba modelini, güncel bir olayı, kısacası aklınıza gelen neyi aratıyorsa google ilk sayfada aratılan konu hakkında ekşi sözlükte açılmış başlığı gösteriyordu. zamanla çoğu insanın aramalarını örneğin ''orhan pamuk ekşi'' diye yaptığını bizzat tecrübe ettim. işte bu aşamada sözlük gerçekten kutsal bilgi kaynağıydı. öyle ki: twitter'ın şimdilerde üstlendiği anlık sansürsüz haber misyonu olma görevini twiitter'ın bu kadar bilinmediği zamanlarda ekşi sözlük yerine getiriyordu. 2001 yılında başlayıp, 2010 yılından sonra zirve yapan sansür düşünüldüğünde sözlüğün sahip olduğu bu misyon çoğu zaman güneydoğu'daki bir insan hakkı ihlalini, reyhanlı'da patlayan bombanın arkasında neler olduğunu, danıştay saldırısının tetikçisinin bağlantılarını, hrant dink suikastinin faillerinin karmaşık ilişkilerini doğrudan ya da kaynak gösterilerek öğrenmenize yardımcı oluyordu. üstelik twiiter'da asılsız olduğu anlaşılana kadar bir haber fazlasıyla yayılmış oluyorken, ekşi'nin sahip olduğu etik değerler kendi oto kontrol mekanizmasıyla bu tür haberler yazan yazarların dışlanmasına imkan tanıyordu.

    sedat'ın sözlüğü kanzuk'a emanet etmesi erdoğan'ın ekonomiyi jöleliye emanet etmesi gibi bir şey oldu. son 3-4 yıldır sözlüğün yaşadığı dezenformasyon geçtiğimiz hafta tavan yaptı. problem değişen tema değildi, gezi'yle çok benzer yönleri olduğunu düşünüyorum. kanzuk; gezi'yi 3-5 ağacın kesilmesine bağlayan zihniyet gibi davranmakta ısrar ediyor.
    sözlük kurulduğundan bu yana bir konu hakkında yazılmış entryleri okurken;
    -ciddi ve doğruya yakın bilgiler bulabileceğiniz,
    -o konu hakkında tvden ya da başka yazılı bir kaynaktan bulamayacağınız ya da bulmanızın çok nadir olduğu
    -aynı konu hakkında entelektüel mizah anlayışı ile gülerken fazlasıyla düşünebileceğiniz,
    -yazma özgürlüğü çerçevesinde konuya zıt fikirlerin özgürce ifade edildiği
    çok güzide bir mecraydı.

    kendi adıma 14 yıllık sözlük geçmişimin can alıcı noktası sözlüğün sahip olduğu ''entelektüel mizah anlayışıydı'' öyle ki iki kez uçurulmuş ve şu an uçurulma aşamasında olmama rağmen sanırım ilk göz ağrı olduğu ve başka bir alternatif olmadığı için kürkçü dükkanına dönmek zorunda kalıyordum.

    bugün sözlükteki bu dezenformasyona ait bir entry okurken sessizvesakin nickli yazar sayesinde burayı buldum. aynı hazin sonu yaşamamanız ümidiyle merhaba.

    açıklama: 1 saattir bir entry girmeye çalışıyorum hızınız dışında her şey mükemmel görünüyor.

    edit: bu entry ekşiye uçurulmadan önce girdiğim son entryidi. 3. kez uçuruldum.
  10. belki sıfırdan yaratılmış bir proje değil, bir takım formatların evrilmiş haliydi. ama bu kayda değer bir başarı örneği olduğu gerçeğini değiştirmez. ilk dönemlerdeki gerçek gündemi takip edebildiğiniz kaliteli, samimi ortamdan bahsetmeme bile gerek yok. sayısız siteye örnek teşkil etti. bizim de ekşi başta olmak üzere bu formatlı sitelerin geçirmesi gereken dönüşümü sağlama derdiyle youreads'i yarattığımız doğrudur. yine de eskiye saygımızdan belki severiz kendisini. anılarımız, dostlarımız vardır. antik'i anarız bazen. ama azizim, artık dönüşmek, yeni şeyler denemek, yapmak lazımdır.
    one