1. 22 nisan saat 16.09'da kargodan gelen paketi açmaya çalışırken son camel green'i yaktım.
    çeyrek yüzyılı aşan sigara tiryakiliğimin tütünsüz geçen 2,5 gününün ardından...

    "alışkanlıkları bırakmanın yolu onlarla savaşmak değil, yerine yenilerini koymaktır"
    - national geographic, akıl oyunları

    yeni başlayanlar için;
    arkadaş; 10-15 cm uzunluğunda, pille çalışan, içini koyduğunuz sıvıyı buharlaştıran bir şey ne kadar karmaşık olabilir, ya da ne kadar karmaşık anlatılabilir.
    sanırsınız cern mühendisleri atomlar iki tur atıp çarpışana kadar boş durmayıp haydi bir şey icat edelim demişler ve ortaya e-sigara çıkmış.

    oralarda dağılmayın kardeşlerim..

    yüzlerce , forumu var.. bol bol okuyun,
    youtube'da inanılmayacak kadar review var, izleyin..
    ve çok çok iyi e-ticaret siteleri var:
    güzel bir hazır set alın, ilk başta denemek için 3-4 tane değişik likit siparişi verin
    keyfini çıkarın..

    henüz hiç tütünlü sigara içmedim, aramıyorum da.. (bence burası ilginç) yani sigara içme duygusunu bastırmıyorum. yorucu olurdu ve kesin içerdim. şimdilik iyi gidiyor..

    kahve, çay ile iyi gidiyor, uyanır uyanmaz yakardım sigarayı, oraları da geçtik aratmadı.
    henüz alkollü ortama dalmadım deneyince sonucu yazarım.

    evin kokusu değişti, motivasyon olsun diye perdeleri yıkadım, ne pis bir ortamda yaşıyormuşum ben..

    plasebo etkisi olabilir, bilemiyorum; ev çıkışı tatlı bir yokuş vardı, nefes nefese kalırdım..
    (şimdi yazınca saçma geldi, 3 günde değişmez dimi bu, gerçi 2 paket camel green içiyordum, boru değil.. bilemedim. ileride yazarım)

    uykum arttı, sanırım tütünün uyarıcı etkisi ortadan kalkınca bu normal.

    kesin olan bir şey ciğer cızırtımın azaldığı.. gerçekten vücudumdan bağımsız buzdolabı motoru gibi kafasına göre çalışıp duruyor, beni bakıma götür diye yalvarıyordu sesi kesildi..

    kesin olan diğer şey, şimdilik acayip karlı, yani her gün cebinizde 15 lira canlı kalıyor..bu da güzel bir motivasyon aracı..

    garip olan şu geldi bana: sigaranın; istek->yakma->kül silkme->söndürme vs, kendine ait bir süreci vardı. bu süreç tamamıyla evriliyor, yani paket bitti, git al, kül tablasını boşalt dahil bitti. yerine; yatarken şarja tak, likit bitti koy vs geldi.. ne oluyor, hiç bir fikrim yok..
    tam bir "living in limbo"

    devamı gelecek
  2. bu yazının devamı olarak

    bugün itibariyle 176. gününe girdiğim sigarasız hayat.

    hafta sonu " that sugar film" filmini izledim. dikkatimi çeken nokta şudur ki; "addiction" yani bağımlılık ortaya çıktıktan sonra irade ile ilgili herhangi bir durum söz konusu bile olamaz. yani insanların herhangi bir bağımlılıklarını irade yolu ile alt etmeleri kanımca mümkün değildir.

    fiziksel olarak bağımlı hale geldikten sonra konu psikolojik bariyerleri aşmaktadır. fiziksel olarak müdahale edilmesi gerekir. şeker direnci ya da nikotin ya da esrar, eroin, hepsinin özünde yaratılan bir fiziksel bağımlılık var. tedavi süreçleri bizim onlara verdiğimiz değerden daha fazla olmalı. fakat değil.

    tıpkı petrol bağımlılığı gibi (ki bu daha çok kurumsal ve ulusal bir bağlılık, hatta ticari diyelim, ya da birşey demiyelim) bağımlılıkların neredeyse hepsi yaratılmış durumda. çay bağımlılığı da benzer bir durum. kafein de bağımlılık sebebi oluyor.

    ha, bendeki son durum nedir diye sorarsanız; ofiste benden feyz alıp bırakmaya çalışan fakat "irade" odaklı serüvenlerinde başarısız olan arkadaşlarım sonunda devletin sigara bırakma ofislerine gittiler. kendilerine bir iki kan testi sonrasında verilen nikotin hapları ya da benzer bir iki ilaç hayata küsmelerine sebep olunca ben de dedim ki "ben bu serüvenimi neden yazıya dökmüyorum?" belli ki insanların canlı örneklerin deneyimlerine ihtiyaçları var. şu an için taslak olsa da danışacağım tıp kadrosu, diyetisyenim, eşim dostum hazır durumdalar. planımı da ağır ağır çıkarırım. fakat ilk beklentim serüvenimde bir yılımı tamamlamak. sonrasında vücudumdaki hasarların da bir haritasını çıkarıcam. bu anlamda yazıya dökmeden önce tamamlanması gereken bir ödev var benim için.

    ben de merakla sonunu bekliyorum.
  3. Tanımlamak gerekirse; psikolojik olarak sigaranın yerini doldurmayı amaçlayan sigaramsı oluşum demek yanlış olmaz. bundan sonrası sigara içmeyenler için anlam taşımıyor olabilir. "spoiler" uyarısı koymayı uygun buldum.

    !---- spoiler ----!

    çok yakın zamanda ofiste bir arkadaşımın elinde, pardon ağzında gördüğüm zaman dikkatimi celbetti. Gerçi arkadaşım e-sigarayı resmen emziğe çevirmişti; fakat kendisi konumuz için iyi bir örnek olmayabilir. Ya da çok güzel bir örnek olacak. Dur bakalım:

    internet ortamında yaptığım incelemeler sonucunda e-sigara ile ilgili çelişik bilgilere ulaştım. Birkaç kullanıcıya ulaşıp canlı görüşler aldım. Doktorumu arayıp uzman görüşü edindim. Burada da henüz kullanmaya başlamadığım e-sigara hakkında edindiğim bilgileri paylaşmak istedim. Umarım kullanmaya başladıktan sonra da deneyimlerimi yazmaya fırsat olur.

    her şeyden önce sigaranın her türlüsünün zararlı olduğunu kabul etmek gerek. şu anda paylaşacağım bilgiler halihazırda sigara tüketen ve bırakma eğiliminde olan ya da bırakmaya meyil edebilecek olanlar için bir paylaşımdır. sigara ile tanışmamışlar için özendirici olmasını istemem. çünkü şurası kesindir ki e-sigara bir tür hobi gibi. sigara içmekten daha çok o ritüelin içine girmek gibi bir şey. mümkün olduğunca konuyu dağıtmamaya çalışıyorum. devam edelim.

    dünyada e-sigara kullanımı 2005'li yıllara dayanıyor. bizdeki geçmişi ise henüz çok yeni. özellikle amerika'da çok yaygın şekilde kullanılıyor. dünyanın en başarılı e-sigaralarının ise avrupa'da hatta ingiltere'de üretildiği iddia ediliyor. peki, aslında nasıl çalışıyor bu meret? cihazın içinde "atomizer" adı verilen bir yapı var. buna motor da diyebiliriz. bunun yanında bir de kartuş var ki bu kartuş bir tür sıvı ile dolduruluyor. bu sıvıya da "likit" adı verilmiş ki kanımca orijinal adı "liquid"den geliyor. atomizer abimiz bu likitin ısınmasını sağlıyor ve ortaya soğuk buhar çıkarıyorlar. atomizeri aktif hale getirmek için de havayı içerden üflemek gerekiyor. İşte burada da kullanıcı devreye giriyor ve içine çekiyor. biraz zorlarsak hatta hiç zorlamadan da bizdeki nargileye benziyor diyebiliriz. piyasada adı geçen aparatların neredeyse bin çeşidi var. likitlerin ise aromalarına göre çeşitleri değişiyor. kurabiye aromalıdan mangolusuna kadar geniş bir yelpaze var. cihazın ayda bir atomizer ve belli aralıklarla da likit bakımı yapılıyor. tüm bunlar 50 - 250 TL aralığında gerçekleşiyor. ekonomik anlamda yoğun sigara tüketicileri için bu rakamlar daha büyük anlamlar taşıyor olabilir.

    şimdi de e-sigaranın tıbbi açıdan nasıl değerlendirildiğini inceleyelim:

    dünya sağlıkçıları e-sigara konusunda resmen ikiye bölünmüş durumdalar. e-sigaranın en az sigara kadar zararlı olduğunu düşünen kesimin savunması şu sekilde:

    1 - e-sigara likitinin temelinde "propilen glikol" (PG) ve "bitkisel gliserin" (VG) vardır ve bu baz üzerine nikotin ve organik tatlandırıcılar eklenerek istenilen nikotin seviyesinde, istenilen aromada e-sigara likiti üretilir. propilen glikol denilen meret aslında şeker içeriyor. dolayısıyla ciğerlere şeker karışımı "inhale" ediliyor; yani gönderiliyor. zatürreye sebeb olma ihtimali var. bu iyi bir şey değil.
    2 - sigara tüketiminin sınırları organik olarak çizilebilinir. yani üst üste belli sayıda sigara tüketebilirsiniz. vücudunuzun ihtiyacı olan nikotinden fazlasını alamazsınız. vücut tepki verir. fakat e-sigara bir süre sonra elinizden düşürmediğiniz bir oyuncak haline gelecek ve uzun vadede aslında sigaradan aldığınız nikotinden fazlasını alacaksınız.
    3 - kullanım rahatlığı yüzünden sigaranın bağımlılığına yakın bir bağımlılık yaşanacaktır.

    şimdi de e-sigara taraftarlarını dinleyelim.

    (yalnız tekrar etmek gerekirse; kimsenin sigarayı hatta e-sigarayı desteklediği felan yok. sadece kötünün iyisini bulma arayışı içinde olduğumuzu tekrar söylemek gerek. önünde sonunda bu meret terk edilecektir ve bu da o aşamalardan biridir.)

    1 - evet, "propilen glikol" bir tür şekerdir; fakat bunun "inhale" edilmesinden doğan herhangi bir vaka kayıt edilmemiştir. e-sigaranın vücuda vermiş olduğu olası hasarları test etmek için gerekli kuluçka dönemi tamamlanmamıştır. şu andaki tüm veriler farazidir.
    2 - doğru, bir süre sonra elinizden düşürmediğiniz bir oyuncak haline gelecektir e-sigara. fakat zamanla ayarlanarak azaltılan nikotin seviyesi sayesinde aslında uzun vadede bir sigaradan alınan nikotine bile denk gelmeyecek miktarlarda nikotin tüketilecektir. eser miktarda nikotin ile en son olarak sıfır nikotinli likitlere geçilebilir. bu sayede vücut artık nikotini tamamen unutmuş olacaktır.
    3 - bağımlılık konusunun tamamen nikotin endeksli olduğunu varsayarsak (bakınız madde 2).

    Anlaşılan odur ki; e-sigara ile ilgili tıbbi olarak kimse zararsız olduğunu savunmamaktadır; fakat sigara ile karşılaştırıldığında gözle görülür bir fark olduğu da aşikardır. benim özellikle "inhale" edilen yani ciğere çekilen likitin ciğere verebileceği olası zararları konusunda ise şu video biraz da olsa içime su serpti diyebilirim. gerçi bunun da bir tür "setup" olup olmadığını bilemiyorum. yoksa...?!

    şimdilik bu konudaki araştırmalarım bu kadar. yakın zamanda kullanmaya başlayacağım e-sigara ile ilgili canlı deneyimlerimi de paylaşmak isterim.

    !---- spoiler ----!

    edit 1 direnişin ilk günleri

    edit 2 değişiklikler oluyor

    edit 3 nikotin eksikliği hissediliyor

    edit 4 e-sig'e alıştım

    edit 5 farkındalık başlamış

    edit 6 "eşik" nedir, ne değildir?

    edit 7 e-sig ortamlarına dalış

    edit 8 nikotin krizleri bitecek mi?

    edit 9 krizlerde son durum

    edit 10 yılın neredeyse yarısı geride kaldı

    edit 11 "flavour chaser" da ne ola ki?

    edit 12 sıkça sorulan sorular ve cevaplarım

    edit 13 daha sıkça sorulan sorular ve daha çok cevaplarım

    edit 14 sigarasız bir yılı doldurdum

    edit 15 iki buçuk yıl olmuş!
  4. bu yazının devamı olarak

    Bugün itibariyle 131. Günü tamamlıyorum. Nikotin krizleri tahmin ettiğim gibi uzun vadede daha kısa hale geldiler. Yani, haftada bir-ikiden ayda bir-ikiye ve daha da genişleyecek bu frekans. Sabahları içme isteği neredeyse tamamen kayboldu. Öğle yemeğinden sonra da olmasa içmem durumundayım. Yalnız akşamları hala içmem gerekiyor gibi hissediyorum.
    Nikotin seviyesi oldukça düştü. 0,9 mg ile başladığım yolculukta şu an 0,3 mg kullanıyorum. Hatta nikotin fazla gelirse boğazım yanıyor. Bir ara 0 mg nikotin denedim. Yok, hiç tat alamadım. Şu an nikotinsize alışmak için erken sanırım. Yine de önümüzdeki 40 gün içinde bugünkü nikotin seviyemi de düşürmeye çalışacağım. Acele etmek yok.

    Nefes alış verişler, sabah uyanmalar, kısa koşularda nefes, hastalıkla mücadele konularında yol katettiğimi düşünüyorum. Nasıl? Şöyle;

    Sigara içtiğim dönemde nefes alırken ciğerden geldiğini düşündüğüm hırlama şimdilerde kayboldu. Esig başlamadan önce bir ciğer filmi çektirmiştim. Sanırım yakın zamanda bir tane daha çektirmeliyim. Duman seviyesini merak ediyorum açıkçası.

    Sigara içtiğim dönemlerde sabahları yataktan kalkmak için özel bir çaba sarfediyordum. Hatta bazı günler kalkamıyordum bile. Şimdilerde bu problem tam anlamıyla ortadan kalktı diyebilirim.

    “asansörü tutar mısınız?” dedikten sonra asansöre kadar atılan sprint sigara içtiğim dönemlerde orta mesafe bir maratona eş değerdi benim için. Şimdilerde merdivenleri nefes nefese kalmadan çok rahat çıkabiliyorum.

    Bu kış ankara’da herkes bir tur hasta oldu. Ben de oldum. Fakat iki gün içinde atlattım. Aslında sağlıklı birinin mikrop kaptığında direncini sağlama süresi bu kadardır kanımca. sigaranın vücut direncine olan etkisini açıkça görebiliyorum. Hasta olduğumda esig içemedim. Hiç tad gelmiyordu ve doyurucu değildi. Halbuki sigara hastayken de içilebiliyor ki bu daha kötü. İyileşme süreci sürekli öteleniyor.

    Şu ana kadar sigaradan bir fırt bile almadım ve hatta dumanından duyduğum rahatsızlık gün geçtikçe artıyor. Artık nadirleşen krizler dışında sigara aklıma gelmiyor desem yeridir.

    ayrıntıları paylaşmaya devam edeceğim.
  5. bu yazının devamı olarak;

    seyir defteri; 895

    Evet, neredeyse iki buçuk yıldır sigara içmiyorum. Macera devam ediyor. Neler oldu, neler olmadı, bir özet geçmek isterim.

    E-sig tüketimim devam ediyor; fakat uzun zamandır makinemi evden çıkarmıyorum. Sadece evde tüketiyorum. Eskisi kadar çok likit gerekmiyor; çünkü daha az içiyorum. Likitimi kendim yapıyorum ve acelem olmadığı için demlenme süresini uzun tutuyorum. Tadına doyulmaz likitler yaptım. Hepsinin reçetesini tutuyorum. e-sig kullanan arkadaşlarla becayiş yapıyoruz. yakın zamanda yeni bir makine alacağım; fakat hep erteliyorum. Demek ki o kadar da acil bir durum değil :)

    hiç mi sigara içmiyorum. açıkçası içiyorum. özellikle arkadaşlarla dışarı çıktığımızda, içerken, sohbetler sırasında bir tane incesinden bir dal yakıyorum. emin olun eskisi gibi içime çekemiyorum. içtikten sonra eskisi gibi bir ayılma, dinçlik ya da kendine gelme durumları olmuyor. aksine durgunlaşıyorum. ağzım çamur gibi oluyor, boğazım ağrıyor ve eve döndüğümüzde her şeyin sigara koktuğunu fark ediyorum. sigara kokusu dayanılmaz bir hal aldı benim için. dumanı için de durum aynı. nefes alamadığımı hissediyorum. sigarayı söndürdükten sonra yenisini canım istemiyor. hele ertesi gün-özellikle sabah uyandığımda-sigara beklentisi olmuyor.

    tüm bu sigara belirtileri de gösteriyor ki vücudumun nikotin direnci kırılmış durumda. artık teknik olarak nikotine ihtiyacım yok. sigara da beni nikotin açısından doyurmuyor. bu durumda içtiğim bir ya da iki dal sigaranın devamı gelmiyor.

    anlaşıldı, sigara artık bir bağımlılık olmaktan çıkmış ve bu duruma vücut da alışmış. peki e-sig macerası ne zaman son bulacak? bunu henüz planlamadım açıkçası; çünkü proje, sigaradan kurtulmaktı. bu projeyi tamamladım. henüz e-sig ile ilgili bir rahatsızlık yaşamadım. ciğerlerim temizlendi. artık rahat rahat nefes alabiliyorum. yemeklerin tadına varıyorum. kan değerlerim normale geldi. kolesterolden kurtuldum. e-sig harcamalarım gün geçtikçe azalıyor; çünkü bahsettiğim gibi kullanım alanımı sınırlıyorum. böylece tüketim azalıyor. bunu da bıracak mıyım? hiç gündeme gelen bir konu değil. bunu da ayrı bir proje olarak değerlendirebilirim sanırım.

    her zaman söylediğim gibi; burada kendi sigaradan kurtulma sürecimi paylaşıyorum. bu maceradan ilham alan ve sigaradan kurtulan onlarca arkadaşım oldu. bu da beni çok mutlu ediyor. kendimi kurtarırken başkalarına da vesile olmak sevindirici. fakat tekrar etmekte fayda var: sigaradan kurtulmak için kullanılacak yöntemler herkeste farklı sonuçlar doğurabilir. benim kullandığım yöntemler sizler için uygun olmayabilir. bunu tespit etmek ve ona göre bir yol izlemek çok önemli. en birinci tavsiyem, öncelikle bir doktor ile görüşüp kan değerleriniz ile ciğerinizin durumunu öğrenmektir. sigarayı bırakma konusundaki yönteminizi de doktorunuzla paylaşın ve dönem dönem doktorunuza görünün ki gelişimi biyolojik olarak takip edebilsin.

    uzun süre sigara içenler için sigaradan kurtulmak büyük bir aşamadır kanımca. bu yüzden bu süreci ciddiye alın. geri dönüşü olmayan bir adım atın. acemice başlayan süreçlerin sonunda kazanan hep sigara olmuştur ve geri dönüşte sigaraya olan bağımlılık daha da kuvvetlenecektir.

    Çekinmeden soracağınız her türlü soruyu elimden geldiğince usanmadan cevaplayacağımdan emin olabilirsiniz.
  6. öncelikle yukarıdaki entrynin noktasına kadar katılıyorum. tamamen doğru bilgiler içermektedir.

    uzun zamandır kullanan bir arkadaşımın bana tavsiye ettiği ve 2 aydır kullanmakta olduğum sigara bıraktırıcı. yaklaşık 14 yıldır içtiğim sigaranın kokusundan bile nefret etmemi sağlamıştır. amacım sigarayı bırakmak olduğundan kötü gözle bakamıyorum kendisine. tabi ki yararlı bir şey değil ama sigaradan daha zararlı da değil. kullandığım sıvının katran, zift ve bilimum saçma sapan zehirden arınmış olduğunu bilmek şahsen tercih sebebim. elbette buna parça ve sıvı teminindeki kolaylık ve ucuzluğu da eklemek gerek.

    benim de çevremde emzik gibi ağzından düşürmeyen ve hatta bunu kullanırken ara sıra da olsa günlük olarak belirli sayıda normal sigara içen arkadaşlarım da mevcut ki bu sayı az değil. onlar için hiç bırakamayacaklar diye düşünüyorum.

    eğer sigara içiyorsanız irade gösterip tamamen bırakmayı deneyin. benim gibi bu konuda iradesizseniz denemenizde fayda var.
  7. basit bir cihaz var.o cihazın içinde bir düzenek söz konusu.içerken bir butona basarak dumanı çekiyorsunuz.farklı aromaları var ama bildiğimiz tütün tadı yok.aylık 20-30 lira likid 1 ay götürüyor.ilk denediğimde nargileden sert sigaradan hafif buldum.karbomonoksit ve daha bir çok zararlı gazı içine çekmiyorsun sadece nikotin alınıyor içen arkadaşım benden sigara istedi iki defa.görünüşü pilot kalemle dolma kalem arası.teknolojinin garip bir çıktısı.denenebilir.şarj aletinin telefonlar gibi usb vasıtasıyla pcye ve usb çıkışı olan aygıtlara bağlanabilmesi enteresan.
  8. @1'in tamamen reklam amaçlı olduğunu düşünmekle birlikte 2 yıldır kullandığım teknolojidir efendim. likitimi de cihazımı da yurtdışından alırım. bunun mucidi de anavatanı da çin'dir. çin malı dediklerine bakmayın,cihazı oradan alın; kazık yemeyin.

    not: sigaradan %85 küsür vergi alınırken ülkemizde yasallaşması hayaldir. avrupa'da ise yasaldır.
  9. bu yazının devamı olarak


    Seyir defteri 365.

    Evet, bugün tam bir yıl oldu. Geri dönüp baktığımda hiç de uzun bir zamanmış gibi gelmiyor. Bu yazımda biraz daha sosyal bir konudan bahsetmek istiyorum.

    Esig kullanmaya başladığım günden beri konuyu öğrenmeye ve öğrendiklerimi de sigaradan kurtulmaya çalışanlarla paylaşmaya çalıştım. Hatta serüvenimi ve tecrübelerimi yazılı olarak da paylaşmak için küçük bir el kitapçığı hazırlığındayım. Çıkınca burada paylaşırım.

    Bu zaman diliminde insanlarla tanıştım, konuştum, fikir alışverişinde bulunduk. Açıkçası sigaradan kurtulmak misyonu dışında esig uğraşı eğlenceli sayılabilir. Dirençler, teller, akımlar, piller, pamuklar vb. birçok ilginç konuda bilmediğim onlarca şey olduğunu fark ettim. Süreç çok eğlenceliydi. Fakat bizim toplumumuzda bazı kanıların önüne geçemiyorsunuz. Sıklıkla karşılaştığım söylem; “O cihaz sigaradan daha tehlikeli, biliyorsun değil mi?” şeklindeydi. Ya da “Ciğerlerde su toplanması yapar, dikkat et” şeklinde yaklaşanlar oldu. Anlamadığım nokta şudur; ben daha bir yıl öncesine kadar fosur fosur sigara içerken bu uyarılarda bulunanları hiçbiri bana; “sigara kanser yapar, at onu” ya da “yeterince içmedin mi? Artık bırakma zamanı geldi” demedi. Fakat ne zaman ki esig’e başladım hiç beklemediğim bir dirençle karşılaştım. Bunun iki sebebi olabilir diye düşünüyorum: Sanırım biz toplum olarak artık sigarayı tam olarak benimsemişiz ve öldürdüğünü bilmemize rağmen ona o kadar da yüklenemiyoruz. Niyeyse artık! Diğer bir sebep de sanırım biz yeniliğe açık değiliz. Hiç bilmediğimiz, hiç görmediğimiz bir şeyi kabul etmekte zorlanıyoruz. Bu satın alınacak ya da yenecek bir şey olmadığı sürece bunu kabul edemiyoruz. Çalışılması, yeni bilgilerle donanması gerekilen bir konu bize müşkülpesentlik geliyor. İnsanların ellerinde 5,5 inçlik telefonlarla dolaşmaları bize tuhaf gelmiyor da elinde esig’le dolaşanlar normal değilmiş gibi davranıyoruz. İşte asıl bu çok tuhaf geliyor bana. Ben sigara illetinden kurtulmaya çalışma serüvenimde eşim ve kardeşim dışında neredeyse kimseden destek göremedim. Hemen hemen herkes benim istekli anlatma tekliflerim karşısında bile çamura yattılar. Sigaradan vazgeçememelerini anlıyorum. Sorun burada değil; sorun yeni bir fikre açık olmamak, yeni bir şeyler deneyenleri ötelemek. Kendimi bu bir yıl süresince cüzzamlı gibi hissettim ve uzun süre sigara içenlerle aynı mekanları paylaştım esig içmek için. Bu da benim için bol dumanlı bir eziyet oldu.

    Esig’in ülkemizde yasak olması neyse de yurt dışından getirtilen esig ürünlerinin girişinin yasaklanması tüm sürece tuz biber gibi geldi. Allahtan ben sürecin çok sonuna doğru bu gelişmeyi yaşadım ve gerekli alet edevatımı edinmiştim. Buradan da anlaşılıyor ki bizim öğrenmeye, araştırmaya niyetimiz yok. Biz böyle iyiyiz. Birilerinin bulup buluşturup bize dünyanın parası karşılığında satması gerek. Biz ancak bundan anlıyoruz. Halbuki esig tüm dünyada büyüyen hem de hızla büyüyen bir sektör. Ben eminim ki bizim elektronik firmalarımız bu konuda mutlaka girişimde bulunacaklar ve hatta yerli bir esig ürünü bile tasarlayabileceklerdir. Çünkü esig çok teferruatı olan bir cihaz ve üretilebilecek birçok yan ürünü var. Bu geniş konuda tüm dünyada henüz yeterli bir araştırma bile yapılmamışken bizim bu sektöre yönelik araştırmalar ve endüstriyel çalışmalar yapmamız en azından bu pastadaki payımızı büyük tutmak için çok elzemdir kanımca. Gelin görün ki ülkemiz her zaman olduğu gibi ve beni şaşırtmayarak esig konusunu yasaklamış ve bununla da kalmamış kullanıcıların yurt dışı erişimini de yasaklamıştır. Tüm Avrupa ve Amerika esig’in yarın sigaranın yerine geçip geçemeyeceğini tartışırlarken tüm Uzak doğu üretime bugünden başlamışken bizim kapılarımızı kapatıyor olmamız açıkçası beni çok şaşırtmadı; fakat üzdü. Çünkü esig konusu sağlık açısından bizim gibi sigarayı fütursuzca tüketen bir toplum için gayet önemli kanımca. Avrupa’da, hali hazırda belli oranda sigara kullanan kalp ve damar hastalarına esig’lerin önerilmeye başlaması yarın öbür gün istemesek de içinde olacağımız bir sektörün doğuşunu müjdelemektedir. Buna ekonomik olarak değil bir sağlık gelişmesi olarak “sektör” dediğimi de belirtmeden geçemeyeceğim.

    Ülkemizde sektörler belli zümreler tarafından parsellenmiş durumda. Örneğin; midyeyi Mardinliler satar. Çiçekleri romanlar satar vb. Bu anlamda esig kullanıcılarına da benzer bir yaklaşım mevcut. Sanki tüm esig kullanıcıları düşük profilliymişler gibi yaklaşılıyor. Sigara içicilerine yapılması planlanan “ikinci sınıf insan” muamelesine esig kullanıcıları maruz kalıyorlar. Halbuki aklı başında, sigaradan kurtulmak isteyen, bu işi usturuplu ve güvenli bir şekilde takip eden esig kullanıcılarını rencide ediyorlar. Nice doktorlar, avukatlar, mühendisler, pilotlar tanıdım esig kullanan ve sigaradan bu sayede kurtulduğuna şükreden. Kullanıcıların gruplandırılması ve toplumda onlara bir yafta verilmesi sanırım sadece bizim toplumumuza has bir durum.

    Esig maceramı bu aşamasında esig içinde kullandığım sıvının değerini bir kez daha anladım. Yakın zamanda kendi likitimi kendim yapmaya başladım. İçine istemediğim hiçbir şey koymayarak mümkün olduğunca güvenli bir likit elde etmeye çalışıyorum. Bu da farklı bir hobi oldu; çünkü bir sürü aroma var ve onları uygun oranlarda birbirleri ile kombin etmek çok zevkli. Elma ile tarçının ağza gelen uyumu kulağa geldiğinden daha tatlı. Ya da ekşi ve tatlı iki aromanın nasıl bir sonuç çıkardığını görmek çok teşvik edici oluyor. Bu anlamda hem nikotin miktarını minimuma indirdiğimi, hem de içim sıklığımı azalttığımı fark ettim.

    Sigaradan kurtulmak ve bu maceraya girmek isteyenlere tavsiyem şudur ki; bu kadar bakir bir konuda öğrenilmesi gereken birçok detay var. Bir taraftan da tehlikeli olabilecek bir konu. Günümüzde bilginin ne kadar kolay ulaşılabilir olduğunu düşünürsek özellikle esig konusunda da etraflıca bir araştırma yapmadan girişimde bulunulmaması gerekir. Diğer taraftan kolay ulaşılabilir bilginin kirlenmiş olma olasılığı da mümkün. Özellikle esig konusunda yerli kaynaklarda çok büyük bilgi kirliliği mevcut. Amerikan kaynaklar takip edilesi ve yönlendiricidir. Bizim toplumumuzda bilgiye ulaşma ve bilgiyi kabullenme üslupları nev-i şahsına münhasır olduğundan bu esig konusunda da ülkemizde bilgilenme ve kullanma süreci sancılı geçebilir.

    Serüven devam ediyor. Gelişmeleri paylaşmaya devam edeceğim.
  10. bu yazının devamı olarak

    tiryakinin seyir defteri; 219. gün.

    daha önce de bahsettiğim gibi nikotin krizleri kısaldı ve daha uzun aralıklarla gerçekleşmeye başladı. Kullandığım nikotinin miktarını arttırdım ve rahatsız oldum. Anlaşılan vücudum nikotini iyice azaltmış. Bu aralar aroma arayışındayım^:flavour chaser^ ki bu da nikotin krizinin bir başka türü.

    bırakın sigara içmeyi sigara içilen ortamda artık duramaz oldum. resmen nefes alamadığımı hissettim. bunun fiziksel mi yoksa psikolojik mi olduğunu bilemiyorum; fakat konu hiçbir zaman sigara olmamıştı zaten. asıl savaş nikotine karşı.

    o sırada "bırakma serüveni"mden etkilenip sigarayı kesen insanların sayısı gittikçe artıyor. Hep bahsettiğim gibi bu nikotinden kurtulma süreci çok virajlı bir yol. heveslenmek çok normal; fakat bu yola girmeden önce etraflı bir rota belirlemek şart. yoksa yol sizi dönüp dolaştırıp sigaraya geri getiriyor. "sigarayı bırakma" ya da benim deyimimle "nikotinden arınma" sürecinin ülkemizde hangi ciddiyetle takip edildiğini ayrı bir yorum altında uzun uzadıya yazacağım; fakat burada kısaca bahsetmekte fayda görüyorum ki ülkemizde sigarayı bırakma üzerine herhangi bir uygulama ya da proje ciddiyetle yürütülmüyor. tekrar etmekte fayda var; "ciddiyetle" yürütülmüyor.

    gelişmeleri paylaşmaya devam edeceğim.