1. eskiden birisi yanındakine,
    — ezan okundu mu, dediğinde, eğer vakit çok yakın ise,
    — okunmadı ama (müezzinin) eli kulağında; dermiş.
    gerçekleşmesi pek yakın olan işler hakkında "(henüz olmadı ama) eli kulağında!" deriz. bu deyimin kaynağı asr-ı saadet'e, bilal-i habeşî'ye kadar uzanır. islâmiyet yayılmaya başlayıp da müslümanların sayısı artınca, namaz için onları bir araya toplamak üzere ezan okunması kararlaştırılmış ve sesi güzel olduğu için de habeşistanlı eski köle hz. bilal, bu vazifeye seçilmişti. ne var ki medine'deki müşrikler ve diğer dinlere mensup olanlardan bazı tahammülsüz insanlar, ezan okunurken sesi duyulmasın diye gürültü yapmaya, çocukları toplayıp bilal-i habeşî ile alay ettirmeye başlamışlardı. bunun üzerine hz. bilal, ellerini kulaklarına tıkayarak ezan okumaya başladı. bilâhare müezzinler, ellerini kulaklarına tıkamayı bir tür bilal-i habeşî sünneti gibi gördüler ve ezanı öyle okudular.

    kaynak: iki dirhem bir çekirdek