1. almanyadan çıkan en melankolik gruplardan bir tanesi. weiland albümü açık ara en başarılı albümleridir benim gözümde. the turn of the tides albümleri ile ortamlara yeniden dönmüşlerdir. the turn of the tides albümü modernize olarak, eski tadın benzerini yeniden yaşatmış.
  2. karanlık... karanlık sokakların o göz alan ışıklarının altında yapılmış uzun mu uzun bir yürüyüş. hele o kışın yağan karın daha da sessizleştirdiği sokaklarda adımlarınızı atıyorken, zihniniz ait olmaz yaşadığınız yere, şehre, dünyaya... belki dün 'o'nunla yemek yediğiniz sahneler gelir gözlerinizin önüne, belki önceki gece içtiğiniz şarabın etkisiyle ruhunuza bir dinginlik gelmiştir. karların üzerinde bırakmayı unuttuğunuz adımlarınız, sanki içinde olmadığınız bir geceyi, zamanı anlatmaya başlamıştır. belki de doğru olandır o an... belki yalnızca bir yanılsama...

    karanlık.. hala devam eden solgun yüzü dünyanın. ruhlarının içine tıkılıp kalmış insanlar, gerçekliğin alçak duvarlarının arasına sıkışıp kalmış ruhlar, bir adım öteye gitmeyen yetersiz dünyalar, hayatlar, öyküler. hayal etmenin yalnızca bir oyun olarak kalıverdiği, düşlerin masalsı gerçekliklerini kaybedip boyalı pop malzemelere dönüştüğü, kırmızı spor araba, nefis bi fıstık, acaip yakışıklı bi adam ve daha bu listeyi uzatabilecek binlerce mataryele bağlı yaşanan hayatlar, çürümüş beyinler, daha da çürüyecek olanlar.. ne zaman bu kadar zor olmaya başladı nefes almak. nerede kaybetti insanlar gözlerindeki ışığı, ne zaman anlatmaktan vazgeçtiler öykülerini. zihnimin içinde dolaşıveriyor görüntüler. sözleri olmayan bir şarkıya benziyor tıpkı. bomboş bir gökyüzü. bulutsuz bir gece...

    ayaklarımdaki karı silkeledikten sonra evime ve odamın loş karanlığına ulaşabildim. dinlenme ve sınırlarında bulunduğum gerçeklikten kaçma vakti geldi bile.. yanıma alacağım herşey tamam gibi.. ruhlar, anılar, ışığın tüm renkleri, bir masal, düşler.. hepsini çantama koyuvermeliyim. karanlığın içinde yolumu aydınlatacak ışığım gözlerimden akıyor, pusulam ruhumla bir.

    kadehteki şaraba gözüm ilişiveriyor biran. varlığımın dışında bulduğum izlere takılıyorum birden. yalnız olmadığımı anlatan bir ses duyuyorum, gözlerimin önünde dans eden renklerin arasından çıkıveriyor düşler..

    karanlığın içinde yaşayan bir öykü başlıyor. pencere ardına kadar açık. gecenin karanlığı, sessizlik, yağan kar... hepsi içeri doluvermeye başlamış. rüzgar esiyor, mumların alevleri yeni bir dansa başlıyor rüzgarla bir. odanın içine doluyor ayışığı tek başına..

    öylesine sessiz ki.. öylesine yalın..

    evin bomboş duvarlarında yankılanıyor boşluğun nefesi..

    bir müzik başlıyor karanlığın içinden. geceye ait öyküleri anlatıyor bir adam tek başına..

    “when shadows grow longer
    and the sun sets for the forthcoming night;
    our sorrow is stronger
    as darkness and death are now near by our side.
    many a sun will set and tears of grief will be shed...”


    karanlık.. ve karanlığa eşlik eden, empyrium’un dingin ama gölgeli notaları.
    yeni bir şarkı, yeni bir öykü ve yine empyrium dinledikçe, ruhumu alıp öykülere bırakan ses; uzun gecelerin ve karanlık öykülerin eşlikçisi olan melodilerin yaratıcısı, sonsuz ruh refakatçisi güzel grup.