hayat mottomdur.
kahvedeki adamın bile anlayacağı seviyeye kadar indirgeyip anlatmak lazım bilgileri.
yoksa zaten neyleyeyim entelektüel bilgiyi.
öteki hali daha çok elitist bir tavır bürünerek yüksek perdeden bakmak olur.
şöyle bir şey de var tabi:
şimdi alt taban diye tabir ettiğimiz kesim genelde çocukluğundan beri araştırmaya itilmemiş ve beyni dogmalarla doldurulmuştur(din, milliyetçilik adı altında ırkların sidik yarıştırılması, namus, töre, ahlak, gelenek görenek vs), dolayısıyla bu adama kaos teoriyi bilale anlatır gibi anlatsan da anlamamazlıktan gelebilir ya da harbiden anlamaz, ya da dinleme zahmetine bile girmez(üçüncü seçenek daha gözlemlenendir).
bu yüzden bu bilgilere sahip insanlar böyle kişilerle muhattap bile olmak istemeyebilir.
beni anlayan kitle zaten anlıyor diyebilir.
ancak bu da bilginin tabanlar arası geçişini imkansız kılar.
üst kesim diye tabir ettiğimiz aydınlar alt tabana ulaşamadığı ya da ümitsizliğe kapıldığı anda kendi çalıp kendi oynuyor konumuna düşecektir.
peki yapılması gereken nedir?
şahsen çok basit fikirlerim var konuyla ilgili.
öncelikle insanların sınıfsal ayrımının göze soka soka yapılmaması gerekir.
bir varoş kendini elit ve zenginlerle bir görmeyip aşağılık kompleksine girmemelidir.
halka bunun korkulacak bir şey olmadığının gösterilmesi gerekir.
sonuçta zenginler de anasının karnında öğrenmedi bunları.
ancak şu anki siyasal iktidara bakarsak bunun tam tersini yapıyor.
insanlara arabeskvari gariban edebiyatı yaparak alt sınıfın kahramanı ilan ediliyor.
durmadan muhalif kesimin (ki kaldı mı o da ayrı bir tartışma mevzusu) elitizmine vurgu yaparak, ırk, din, mezhep, tarihsel algı yönetimi yaparak insanları ayrıştırıyor.
dolayısıyla bu eylemi hele ki şu günlerde yapmak noel babanın gelmesini istemekten pek az gerçekçidir.
işbu entry(yorum, girdi ne derseniz işte, biz metada girdi diyorduk) bir ergenin kendi kendine felsefesini barındırır. beğenmeyenler eksiye çökebilir.
ama çok vurmayın ölmek üzereyim :d