1. sezgicilik ya da henri bergson kuruculuğunu yaptığı için bergsonculuk da denilir. ama asıl başlangıcı imam gazali’dir. gazali’nin demesine göre insanda iki göz vardır. birisi normal dünyayı gören göz, bir de gerçekleri sezebilen kalp gözü. rasyonalizme tepki olarak çıkmıştır. bergson’a göre bilmek iki türlüdür. birisi bilimsel olarak akıl ve zeka yoluyla bilme, gerçekliğin maddeden oluştuğunu kabul etme ve maddeyi parçalara ayırarak gerçekliğe ulaşmaya çalışma, gerçekliği statik hale getirmektir. diğeri ise sezgidir. sezgi ile yaşam dile getirilmez, yaşanır hissedilir. işte gerçeklik de budur. der.

    aynı şekilde ahlak anlayışında da iyi ve kötü ancak sezgi ile tespit edilir der. bunu da “kendine uy” diye bağlar ve ahlak anlayışını evrenselleştirmeye çabalar. çünkü mevcut ahlak anlayışı yereldir, bulunduğu bölgede geçerlidir. ama sezgisel ahlak ya da kendisinin demesiyle açık ahlak evrenseldir. insanlar kendi sezgilerine uyarak iyiyi ve doğruyu kavrayabilir bu sayede genel olarak bir iyiye ulaşılmış olur. burada bizim dikkat edilmesi gereken şey islamda reform hareketinin evrensel ahlaka yönelme çabasıdır. müslüman ahlakı bu noktada yeni nesil tarafından ikiye bölünür bir tarafta ben zaten kendim iyi ve doru hissederim toplumsal ahlaka ihtiyacım yok diyenler diğer tarafta muhafazakar olup, islam ahlaki öğretilerine bağlı kalmayı tercih edenler. evrensel ahlakçılar işte bu sezgiciler oluyor. dolayısıyla bir insan ahlak açısından sezgici ve evrensel olup, aynı zamanda maddeci materyalist rasyonalist vs olduğu zaman çelişkili düşünce biçimine ulaşmış oluyor. ilginç bir şekilde buradan maddecilerin yani bilimseverlerin toplumun ahlak anlayışına uyum sağlaması daha makul hale geliyor. bu kısmı düşünce ödevi olarak bırakalım kendimize.

    özetle sezgicilik, bergsonculuk ya da gazalicilik gerçekliğin akıl ya da düşünce ile değil sezgilerle kavranacağını iddia eden bir akım.
    abi