1. yatak odana tanımadığın birinin girmiş olması hissini bildiğim kelimelerle tanımlayamıyorum. tüm eşyalarına dokunmuş. hiçbir mahremin kalmamış. sanki elini göğsünden içeri sokmuş da kalbindeki tüm duyguları futursuzca karıştırmış gibi.
    ardından polisler o ortalığa saçılmışlığın içine düşüyor. sonra da tavandan parkeye aslında evi değil ruhunu temizliyorsun. hemen de geçmiyor o iğrenç hiç.
    parov
  2. bu sabah saat 4:05'te başımıza gelen olay. salonda televizyon izlerken anahtar sesi gibi bir ses duydum. acaba kediler mi yapıyor diye oturduğum yerden etrafa baktım. dördü de benimle salondaydı ve kulaklarını dikmiş, sesi dinliyorlardı. yerimden kalkıp kapıya doğru gittiğimde (bu arada hala kapıda hırsız olması ihtimali aklımda yok.) kapının yarıya kadar açılmış olduğunu gördüm ve çığlık attım. henüz içeri girmemişlerdi ve kapı bana doğru açık olduğundan hırsızları göremedim. benim sesimi duyunca hemen kaçtılar. ben de anında kapıyı kapatıp sürgüyü çektim ve delikten baktım. ama kaçanları göremedim. bunların hepsi bir dakikadan daha kısa sürdü. bağırarak yatak odasına koştum (arada upuzun bir koridor var), eşime ancak kekeleyerek eve girdiler diyebildim bu sırada birden bacaklarım inanilmaz bir şekilde sallanmaya başladı (titremenin ötesinde, resmen sallanma) eşim ne dediğimi anlamasada koştu ama hırsızlar zaten kaçtığından yakalayamadı. birkaç dakika geçip ben sakinleşince (bacaklarım artık tutmadığından yere düşmüştüm) polisi aradım ve malesef resmen zorla evin adresini verdim. hiç kimse gelmedi, sokağımıza göstermelik bir polis aracı bile dolaşmadı. bu kadar ucuz atlatmamıza rağmen insani çok tedirgin eden birşey. umarım kimsenin başına gelmez.