1. kaldırılması olumlu değil olumsuz bir durumdur. kimin neyle eğlendiği, ne izlediği, neden keyif aldığı bizi alakadar etmiyor. sırf biz sevmiyoruz saçma buluyoruz diye bir kesimin keyif aldığı şeyi "yasaklamak" ne kadar doğru? bu programı yasaklayıp yerine bilim sanat programları belgeseller yayınlamayacaklar eğer biz bugün bu kararı olumlu bulursak yarın başkaları sevişme sahnesi olan filmlerin yasaklanmasını olumlu bulduğunda ne diyeceksiniz? dinle ters düşüyor diye evrime sansür uyguladıklarında bunu olumlu bulanlara ne diyeceksiniz? yasakçı zihniyete işinize geldiğinde destek verirseniz işinize gelmediğinde hangi yüzle destek arayacaksınız?
    ohal kapsamında yapılması gereken ilk hareket evlilik programlarıydı zaten. 3 tarafı teröristlerle, cemaatlerle, örümcek ağlarıyla kapli canım ülkemin en büyük sorununu hallettiler.
    şimdi bu programları takip ettiğimi düşünenler olacaktır ama takip etmiyorum hatta genel olarak televizyon izlemiyorum ses olsun diye açmayı bile bıraktım uzun zamandır.

    *buyrun en güzel örneği şimdi biz bunun için zaten izlemiyordum iyi oldu dersek faydalı bir şey değildi olumlu oldu dersek; ben zaten wikipedi kullanmıyorum bana ne diyenlere, yalan yanlış seyler yazıyordu, ülkemize hakaret ettiler iyi oldu diyeceklere ses etme hakkımız olur mu?
  2. kaldırılmasını olumlu buluyorum ancak bu kararın ohal ile gelen khk kararı ile olmasını saçma ve yanlış buluyorum.
    ohal darbe girişimi sonrası darbecilerle mücadele için ilan edilmedi mi? lazer epilasyon kullanımı ve evlilik programları ile darbecilerin ne gibi bir ilişkisi olabilir?
    sonra bu darbe değil tiyatro dediğimizde bize kızıyorlar.
  3. 3939 kamu çalışanı 484 akademisyenin ihraç edildiği 689 sayılı khk ile yasaklanan ve maalesef halkımızın nezdinde ihraçlardan daha çok ilgi gören ve konuşulan programlardır.

    sadece ülkemizde değil dünyanın pek çok ülkesinde medyanın insanlardaki başkalarının hayatına olan merak, takip etme, izleme, rontgenleme vs gibi özellikleri kullanılarak geliştirdikleri bu yoz format biz de ilk olarak (bkz: biri bizi gözetliyor) ve (bkz: saklambaç) ile vücut bulmuş, çirkinleşe çirkinleşe nihayet bu programlara indirgenmiştir.

    özellikle evde daha çok vakit geçiren insanları hedef kitlesi haline getiren bu programlar hayatlarımızı değiştirebildiğimiz, o kutunun başından kalkabildiğimiz, sokaklara çıkıp, hayata dair birşeyler öğrenebildiğimiz, gerçekten bilgi ve eğitim alabildiğimiz an ancak ortadan kalkabilir. birşeyi yasaklamak demek onu topyekün büyüterek geri kazanmak demektir. kaldı ki bugün bu programların kalkmasına sevinenler, yarın (bkz: 1984) deki gibi 24 saat her yerde big brother'ı izlemeye ve onun tarafından izlenmeye mecbur kalacak olanlardır. ( ki bu gidişle çok az kaldı galiba)

    bu yasaklar karanlık günlere bir adım daha yaklaşmaktır. ve bizi bu karanlıktan kurtaracak olanlar tek tek ve hızla akademilerden, kurumlardan, okullardan uzaklaştırılırken hem de...