1. İnsan evrimin günümüzde geldiği nokta, erkeğin çok eşli olmasını gerektirmektedir. Erkek çok eşli olduğu sürece genetik çeşitlilik artacak ve evrim daha da hızlı ilerleyecektir. Diğer türlü, günümüz şartları ile insan evrimi yavaşlamaya ve belki de olumsuz yönde ilerlemeye başlayacaktır.

    Gelelim erkeğin çok eşli olması gerekliliğine:

    İnsan dişisi doğurganlık açısından , diğer memelilere göre çok zayıftır. Bir batında genellikle tek bir yavru doğurur. Gebelik süresi uzundur. Ayda ancak bir tane yumurta üretmektedir ve döllenme olasılığı çok zayıftır. İnsan dişisinin tek başına bir yavru dünyaya getirmesi çok zordur ve yardıma ihtiyaç duymaktadır. Bu yüzden Suriyeliler gibi absürt bir durumları yoksa ömürleri boyunca ortalama 3 ya da 4 tane sağlıklı bir yavru dünyaya getirebilirler. Zaten pek çoğu da 40 lı yaşlarının sonunda menapoza girerek üreme faliyetlerini bitirmektedirler.

    İnsan erkeği ise sürekli sperm üretmektedir ve sürekli üreme ihtiyacı hissetmektedir. Bir insan erkeği 3 günde bir sağlıklı bir şekilde sperm üretimini tamamlayabilmektedir. Üstelik bu süreç bazen ileriki yaşlarda bile devam etmektedir.

    Sonuç olarak evrim, erkeğin çok eşli olarak üremesini ve insanlığın bu şekilde devam etmesini istemektedir. Ancak günümüz kapitalist düzenleri , insanlığı tek eşliliğe yönlendirecek şekilde kanuni düzenlemeler yapmışlardır.

    Bu konuda şunu da okuyabilirsiniz:
    http://www.evrimagaci.org/soru-cevap/51

    Düzenleme: Başlık , erkeğin çok eşli olması gerektiği üzerinedir. İsterse kadın da çok eşli olsun , ancak yaklaşık 13-14 aylık süreçte, eninde sonunda yalnızca birinden çocuk sahibi olabilir. Üstelik farklı eşlerinden en iyi olan genleri seçip ortaya harman yapacak bir sistemi de içinde yoktur. Yani çok eşliliği , evrime bir katkı getirmez, ancak başka şeylerle açıklanabilir. (bkz: Eskortluk)

    Düzenleme 2: Beğenseniz de beğenmeseniz de, evrim canlının erkeği üzerinden devam etmektedir. Çünkü hem yavru türün cinsiyetine erkek belirlemektedir. (bkz: X-Y Kromozom) Hem de yüzlerce sperm içerisinden en hızlısı yani en sağlıklısı yumurtaya ulaşmaktadır. Bu durum da en iyi genlerin yavruya taşınmasını sağlar. Yani evrim bile erkeğe muhtaçtır. Feministler çatlasındır.
  2. olmayan şeydir.

    evrimin devam edebilmesi için erkeğin çok eşli olması gerektiğini savunan insan(lar)ın atladığı bir nokta vardır ki o da kadın ve erkek nüfusunun dengeli olmasıdır.

    yani sistemin doğru çalışması için her erkeğe bir kadın her kadına bir erkek düşmesi gerekmektedir ancak erkeğin çok eşli olmasını getiriyorsa evrim o zaman ya bazı erkekler çok eşli olup bazıları hiç bir zaman ilişkiye girmeyecektir ya da hem erkek hem kadın çok eşli olacaktır ancak kadının çok eşliliği durumunda doğurganlığı artmayacağı için sonuç yine değişmeyecek, evrim aşamaları şu an olduğu gibi gitmeye devam edecektir.
  3. "evrim, türlerin ortama adapte olabilme yeteneğidir."

    olayı böcek, balık, düşük seviyeli memeliler olarak düşünecek olursak, doğru doğada çok eşlilik hakimdir. çünkü bu canlılar 100 yumurta üretir, 100 yumurtadan 10 tanesi döllenir, 8 yavru yaparlar ve 5 tanesi ölür. elinizde 3 yavru kalır. onların da kaçının erişkin olup çiftlesebilecekleri meçhuldür. dolayısıyla bu canlılar türlerini devam ettirmek için daha çok ve daha çok yavrulamaya ihtiyaç duyarlar. dolayısıyla evrimleri o şekilde olmuştur.

    ancak homo sapiens yaratıcı zekası ve düşünme kabiliyeti sayesinde bu canlılardan ayrılabilir. insanlar kendilerini yırtıcı hayvanlardan koruyabildikleri kadim dönemden beri bu böyledir. insan dişisi ayda 1 yumurta üretir. bu yumurtanın ihtiyaç olduğunda döllenme olasılığı da diğer canlılara göre oldukça yüksektir. böylece "sadece ihtiyaç olduğunda yavru üretmek" fikri yerleşmiş oluyor. bu ihtiyaç gerek besin elde etmek için (daha çok insan = daha çok av), gerek sosyal statü belirleci olarak nitelendirilebilir.

    insan dünyada yaşayan en gelişmiş canlı. zekası sayesinde evrimin kendisini beklemeden bazı kararları verebiliyor. burada önemli olan nokta bu. "benim spermlerim her gün geldiğine göre her gün yeni bir kadın bulip çiftleşmeliyim" düşüncesinden hemen sonra "e iyi ama ben o çocuklara nasıl bakarım sonra" düşüncesi gelir. böylece evrim mekanizmasının çok çocuk yapan insanları eleyip dünyada sadece az sperm üreten insanların kalmasına karar vermeden önce bu kararı kendi verip uygulayabilir.

    dünyanın Rönesans ile birlikte yaşadığı fikir devrimi de insanın evriminin bir parçasıdır. o insanlar kendi ihtiyaçlarına göre hareket etmek istediler ve böyle sistemler kurdular (bkz: demokrasi) (bkz: insan hakları) (bkz: medeni kanun) . bu bir adaptasyondur.

    özellikle makineleşmenin bu denli yoğun olduğu son 50 yıl içinde dünyaya çok çocuk getirmek mantıksız. zira zaten dünya nüfusu aşırı fazla. insanlar (bazıları) bunu farkında. bunun kararını bizden 400 yıl önce veren kapitalist (?) insanlar sayesinde bugün yiyecek kıtlığı çekmiyor, kaynaklarımızı tüketmiyoruz.

    homo sapiens için önemli olan sayı değil, nitelik olduğundan insanlar az çocuk yapıp o çocuğu en doğru şekilde büyütmek istiyorlar. ki bu doğru bir karar. ülkeler de bu isteğe cevap olarak eğitim sistemini geliştiriyor, daha modern ve donanımı insanlar yetiştiriyor.

    ek: ülkeler ve doğurganlık oranları
    gelişmişlik oranına bakmanız açısından
  4. evrimsel psikiyatrinin açmazlarından birisi de survival of the fittest'ın insanın cinsel davranışına uyarlanışı noktasındadır. o kadar ki güçlü erkeğin istediği kadını seçip zorla da olsa soyunu devam ettirecek aksiyonu gerçekleştirmesi sığ bir bakışla evrimin gereğidir. daha da ilginci stres altında katekolamin artışının yumurtanın döllenme ihtimalini arttırdığı gerçeğidir, tecavüz vakalarında gebelik ihtimali artar yani.

    öyleyse hem en güçlüye üreme şansı verdiği için hem de yumurtanın döllenme ihtimalini arttırdığı için ideal çoğalma yolu tecavüzdür diyelim mi? böyle bir saçmalık mümkün mü?

    o zaman soru şu: evrim her zaman doğruyu mu söylemektedir? evrimin ilkeleri modern insanın tüm yaşantısına hükmetmeli midir? insanlık suçu için çizgiyi nereden çekelim?

    tüm bunlar yüzünden geldiğimiz noktayı açıklaması için en güvenilir teori evrim de olsa aynı dini öğretiler gibi fanatiklerince sağa sola kıvrılabilen yapısından ötürü bazen en az dinler kadar dogmatik olabilir dayattıkları; belki evrimin değilse sosyal darwinizmin...

    lafın kısası, evrime göre erkeğin çok eşliliği diye bir şey yoktur, en fazla biz çekiştirmişizdir.
  5. küçük bir not, erkeğin çok eşliliğine polijini denir. polijini bir poligami çeşididir ve çok eşli olma durumunun bir tek erkekle sınırlandırıldığı durumdur. polijini de kadınlar tek eşlidir, çok eşli olamaz.

    şahsi fikrim, yasal düzenlemelerle polijininin serbest bırakılması yönündedir. yeterince talep gören ve gücü olan erkekler hayatlarının en azından bir döneminde bunu yapıyor. polijiniye prensipte veya ilkesel olarak karşı olan kadınların bile çoğu hayatlarının en azından bir döneminde bir erkeğin hayatında ki birden fazla kadından biri oluyorlar. bu sadece karşılarına çıkan erkeğin onlara ne kadar cazip geldiği ile ilgili bir durum. kendilerine yeterince cazip ve çekici gelen bir erkeğin hayatında başka bir kadının olması onlara engel olmayacaktır. yani polijini bilimsel, sosyolojik bir gerçeklik.

    bu tip ilişkilerde mağdurlar genelde erkeğin hayatında ki kadınlar ve çocukları oluyor. yasal hale getirilmesi durumunda bu mağduriyetlerin ve sıkıntıların çok önemli bir kısmı ortadan kalkacaktır. yani polijini kadınlar içindir. yani defacto bir durumu dejure hale getirmekten başka bir şey olmayacak olan erkeğin çok eşliliğinin yasallaştırılması kadınlarımız içindir, kadınlarımızın yararına ve çıkarınadır.

    ayrıca yüzde 99'u müslüman olan ülkemizde polijini sosyal ve kültürel olarak sıkıntı yaratmaz. çünkü polijini'ye kuran-ı kerim'de herhangi bir soru işaretine yer bırakmayacak kadar açık bir şekilde ruhsat verilmiştir.

    bu ve benzer başlıklar polijini başlığı altında incelenebilir.
  6. nüfus artışı ile güçsüzlerin elenmesi, güçlülerin ayakta kalması durumu doğa şartlarında mevcuttur. bu yüzyılda insanlar elemeyi salt fiziksel güç ile değil para ile yapmaktadır. bu durum evrimin tam karşısında durmakta ve değişimi kısıtlamaktadır. insanlar, evrime meydan okumaya ve kendi nesillerini bitirmeye çoktan başladı.
  7. erkeğin tohum saçmak için varolduğunu dişinin ise tek bir yumurta üretip annelik güdüsü taşıyarak o yumurtaya iyi bakmaya çalıştığını böylece her iki tarafında neslini devam ettirme, üreme çoğalma derdinde olduğunu anlatır, anlıyorum. ama kabul etmiyorum. insanın idlerinde üreme çoğalma neslinin devamını getirebilme dürtüsü var diye insanların sevgi, kıskançlık, aidiyet gibi duygularını görmezden gelip çok eşliliği savunacak değiliz. o idlerinize bir dur deyin beyler, biraz süper egonuza kulan verin.
  8. dünyada ulkelere göre doğurganlık listesine baktığımızda gelişmiş ülkelerin düşük, nerede adını dahi bilmediğimiz ülke varsa onlarınkinin yüksek olduğunu görüyoruz. bu tesadüf olamaz heralde. bu durumda nüfusu arttırmak için çok eşliliği savunan kişi ancak afrikadaki bilmem ne kabile devleti vatandaşı zihniyetindeki, yamyamdan hallice kişilerdir.

    ayrıca dünya nüfusunun 1/3 ünün aç olduğu bir devirde nüfusu arttırmak daha fazla sefalet ve daha fazla dramdan başka bir işe yaramaz.

    nüfusu arttırmak evrime nasıl bir katkı sağlayacak; insanları net. geo wild belgesellerindeki gibi davranmasını mı bekliyorsun. güçsüzler ölsün, digerleri yaşasin mantığı insanlığı geliştirmez. bakın steve jobs, bill gates, isaac newtoon, einstaine vs. gibi gunlum hayatta kullndiğımız bir çok şeyi bulan, yaratan insanlar fiziksel olarak çok mu güçlü? sizin bahsettiğiniz gibi bir ortamda hayatta kalabilirler miydi.

    ayrıca fiziksel gücün onemli olduğu ortaçağda dahil ondan öncesine kadar olan süreçte insanlık çok ilerlememiş. ne zaman demokrasi ortaya çıkmış, herkese eşit adil yaşam hakkı, eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanma imkanı verilmiş insanlık çağ atlamış. elde kılıç savaşların olduğu çağlarda asırlarca yerinde saymış...