1. almanya'nın hamburg şehrinin bir sahil kasabası olan sankt pauli'nin futbol takımı.

    fc st.pauli ile tanışıklığımız dayımın yazdığı bir yazı üzerine oldu. o günden önce sadece isim olarak bildiğim, arada maçlarına denk geldiğim bu takımın, şehrin-o kültürün ne kadar aynası olduğunu gördüm. daha sonra şu an kapalı olan bir web sitesi için haklarında şu yazıyı yazdım:

    1910’da kurulup 80’li yıllara kadar sessiz sedasız gelen bir kulüp. kıvılcım 80’lerdeki işgal evleri direnişinde çıkıyor; devlete direnen gruplar kendilerini st.pauli tribünlerinde de ifade etmeye başlıyorlar. o günden sonra ‘farklılıkların sesi’ oluyor bir nevi. itilmiş, baskılanmış insanlar için güvenli ve olduğu gibi kabul edildiği bir liman oluyor. 80’lerin sonlarında takımın ikinci kalecisi bir yıllığına iç savaşta olan nikaragua’ya gidiyor. gidiş amacı ise enteresan; hastane inşaatında gönüllü çalışmak. bu bir yılın sonunda takıma dönüp birinci kaleci olan, kulübün anarşist kimliğinin temellerini sağlamlaştıran volker ippigi şimdilerde limanda çalışıyor.

    fc st.pauli her ne kadar bir futbol kulübü olsa da örnek bir sosyal sorumluluk projesi gibi. birkaç sezon önce deniz naki kulübün sembol isimlerinden, taraftarın sevgilisiyken paderborn’a ‘bedelsiz’ transfer oluyor. deniz naki için duygusallığın limitinde bir veda yapılıyor. o sezon deniz naki st.pauli deplasmanında gol atıyor ve sevinmiyor. bilin bakalım kim seviniyor? st.pauli tribünleri çılgıncasına kutluyorlar bu golü. çünkü o deniz naki ezeli düşman irkçı hansa rostock’a gol attığı zaman st.pauli taraftarlarının yapmak istediği hareketi yapan adam. bu hareketinden sonra ceza aldığı maçlarda tribünler onun maskesini takan taraftarlarla doluyor. burada gözümüzün önüne her sezon selçuk inan'ın trabzonspor deplasmanlarında maruz kaldığı vaziyeti getirsek yeterince utanç verici olur. 2012’de union berlin maçında 86.dakikada maç 1-1 giderken önce kafası sonra eliyle müdahale ettiği top gol olduğunda hakeme elimle attım diyen ebbers’in aldığı fair play ödülü st.pauli kültürünün bir başka örneği.

    2006 yılında yaptıkları fifi dünya kupasi ise görmezden gelinenleri ön plana çıkarmak için yaptıkları bir diğer güzel organizasyon. bu kupayı fifa üyesi olmayan ülkelerle organize ettiler; türkiye’nin kaale almadığı kktc bu kupaya katılan ülkelerden biriydi.

    iki büyük düşmanı var bu yapılanmanın; ırkçılık ve homofobi. st.pauli tribünlerinde zenci futbolcuya muz atılmaz ya da yanlış karar veren hakeme eşcinsel olduğunu ifade eden tezahüratlar yapılmaz. bu yüzdendir hansa rostock düşmanlığı; yan mahalle kavgası değildir yani.

    futbol eğlencedir st.pauli’de; sahada oynayan futbolcu için de, tribündeki taraftar için de. o yüzden st.pauli’nin hangi ligde oynadığı hiç fark etmez. oynadıkları her ligde o ligin diğer takımlarından farklıdır. bayern münih’ten 8 yedikleri ve küme düştükleri maçta attıkları 1 gole son dakikadaki galibiyet golü edasında sevinmeleri bu yüzdendir. 2011’de ellerinde sağlam savunmacı kalmadığı günlerde basın sözcülerini kadroya almaları ise futbolu eğlence olarak gördüklerine dair bir ilginç bir anıdır.

    bayern maçına değinmişken st.pauli’nin diğerlerinden farklı olduğunu aklımızda pekiştiren şu olaya da değinelim. o sezon bundesliga’dan küme düşüren, son maçta 8 yiyen takımın başında olan teknik direktörü maç sonrası tribünlere çağırıp dakikalarca alkışladı st.pauli taraftarı. kulüp hem ona hem ayrılan futbolculara teşekkür plaketleri verdi. bu vefayı fenerbahçe’de oynarken eşini kaybeden eski oyuncuları deniz barış’a da o haftaki maçlarına kollarında siyah bantla çıkıp saygı duruşunda durarak gösterdiler.

    popülaritesi her geçen sene artıyor. bir diğer düşmanları kapitalizmin en büyük lokmasıdır popülerlik. che ve spartacus kapitalizmin felsefesine ters, güçlüye-zalime dik duran adamlar olsalar da şu anda kapitalist düzenin ekmek yediği karakterlerdir. st.pauli yönetiminin bu konudaki dik duruşunu tüzüklerinde sponsorlukla ilgili yer alan şu bölümden görebiliriz; atom enerjisi, tütün gibi sektörler kulübe sponsor olamaz. bir sponsorlarının işçileri ile yaşadığı sendikal sorunları yüzünden anlaşmalarını iptal etmeleri ise bir başka örnek. bu popülerlikten tribünlerin emektar ağabeyleri şikayet etse de kendisini biraz çemberin dışında gören insanlar st.pauli’yi desteklemeye devam edecekler, ve bu insanlar gün geçtikçe artacaklar.

    endüstiyel futbolun içinde aykırı bir duruştur st.pauli. para kazanmak için ilkelerini, duruşunu bozmayan, amatör kümede gazozuna maç yapsa dahi keyif alanlardır onlar. irkçılığa, cinsiyetçiliğe, homofobiye, faşizme karşı duranlardır.