1. fenerbahçe'yi şikeyle itham eden savcı yurtdışına kaçmıştır. ceza veren uefa başkanı şikenin tillahını yapmış ve yakalanmıştır şu an görevinin başında değildir. aziz yıldırım ne şikesi kardeşim memleket elden gidiyor demiştir. bu işin içinde cemaat var demiştir ve 1 yıl sonra paralel yapılanma olayları ortaya çıkmıştır. yaklaşık 3-4 gün önce ise sözde şikenin zaman gazetesi binasında kurgulandığı mahkemece tespit edilmiştir. şikesi avrupaca onanan fenerbahçe sadece polis tapelerine dayanılarak yargılanmıştır. o dönem fenerbahçe'nin 17 de 17 yapacağına inanmayanlar trabzonspor'un bu kadar başarılı olabileceğine inanmıştır.
    bütün bunlara ek olarak fenerbahçe 1-2 maç haricinde bütün maçlarında rakiplerine karşı güç bela kazanmıştır. fakat aynı rakipler trabzonspor'a karşı aynı performansı göstermemiştir.
    ayrıca bizi şikeyle itham eden sarı kırmızı renklere gönül vermiş taraftarlar da malatya'ya giden şahinleri,fenerbahçe- denizlispor şampiyonluk maçında 20:45'i bekleyin diyen adnan polat'ı açıklayamaz.
    hele hele cemal nalga olayına hiç girmiyorum. ancak kendilerine sorarsanız şikeye bulaşmamış klübüz derler.
    edit: o dönem türk mahkemelerine inanlar, fenerbahçe'nin suçsuz olduğu ortaya çıkınca inançlarını kaybetmişlerdir.
    rvp
  2. bu akşamki manchester maçında yine son dakikalarda kanser eden ama korktuğumu yaşatmayan canım takımım. özledik, çok özledik böyle mücadeleyi. tribünlerden bir şarkısın sen'i duyunca eskilere gittim. tüyleri diken diken enfes bir maç yaşattığın için ayrı, emenike ile sinir krizine ve kansere yakalansak da ayrı seviyorum. çocuk gibi mutluyuz be.

    son zamanlarda ihtiyacım olan mutluluğu aldım. bir sevdasın sen fenerbahçe.

    edit: ekleme.
  3. hayatımı sikmiştir son birkaç yılda. bütün hayatını maç fikstürlerine göre ayarlayan bir insanı her şeyden soğutmuştur. sırf maç kaçıyor diye final sınavının yarısında sınavdan çıkmıştım. hala alıyorum o dersi. ha pişman değilim, daha neler yaptık bu takım için anlatmaya da lüzum yok ama bu kadar sabrımız zorlanmasın, yeter.

    özellikle de son 3 senede yaşananlar gına getirmiştir artık. ersun yanal'ın gidişinden sonra sürekli girişilen plansız, programsız, çağ dışı, akılsız hareketler tribünlerin boş kalmasına, en büyük fanatiklerin bile maçları izlememesine yol açmıştır. hatta aykut hoca'nın bile bir anda gönderilmesi o plansızlığın ilk adımıydı. neyse. avrupa ligi oynuyorsun, rakibin senden güçsüz, ilk maçı 1-0 kaybetmişsin ve ikinci maçta devre arasına 1-1 ile girmişsin. arkadaş 1 tane gol pozisyonu olmaz mı ikinci yarıda? hoca takımı sabote eder gibi davranıyor, basın toplantısında gerçekten dürüstlerse sorunları oyunculara sorun diyor. başkan zaten allah'lık. gitmiyor herif.

    şikede kumpas davası görülmeye başlamış, tarihimizin en önemli olaylarından biri ama kimse ilgilenmiyor. çünkü insanlarda hiçbir şeye iştah kalmadı futbolla ilgili. maç bitti biteli müthiş bir keyifsizlikle, isteksizlikle oturuyorum. dolu dolu geçirmeye gayret ettiğim günlerimi bugün için piç etmiştir fenerbahçe. saatlerdir ampır ampır ekrana bakıyorum, sigara içiyorum. bir yandan öfke kusmak istiyorum, bir yandan ağlamak istiyorum, bir yandan uyumak istiyorum. ancak hiçbirini yapacak enerjim yok şu anda.

    hayatımı sikiyorsun be fenerbahçe. lan insan gibi mücadele edin, formaya yakışır oyunu oynayın elenin dert değil. ilk kez elenmedik, son da olmayacak. zaten bu kadar berbat hissettiren de tek bir maç değil. yılların birikimi bu hale getirdi. saçımda dünya bir beyaz var. fenerbahçe kadar içimi yoran hiç kimse yok. tamam sana her şey feda olsun şikayetimiz yok ama o formayı giyenler, o kulübü yönetenler emek versin, çaba sarf etsin. aksi olunca yaşanan öfkenin, hayal kırıklığının tarifi bile mümkün olmuyor.

    ne sevmek ne sevilmek, ne de ağlayıp gülmek...
    ae
  4. tek bir mevki ve tek bir görev için birbirinden farkı olmayan 5 tane oyuncusu olan sıfır kadro mühendisliği, sıfır planlama eseri ve lig başlangıcına 3 gün kala değişen hocası ile bu takımın başarılı olma ihtimali yoktu zaten. üstelik devre arası transfer yaparak mevcut teknik ekibin istediği kadro da kurulabilirdi. ama esas sorun ne hoca, ne teknik ekip ne de oyuncular: bu gün görüldüğü üzere fenerbahçe spor kulübünün bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve bütün tribünleri işgal edilmiş haldedir. bu durumdan kurtulmanın ilk aşaması kangrenli parmağı kesmek, yılanın başını ezmektir; aziz yıldırım ve şürekasının gitmesi artık elzem olmuştur.

    ancak maalesef ki aziz yıldırım öyle bir bela olmuştur ki fenerbahçe'nin başına, ölmediği veya kendi isteği ile bırakmadığı sürece o koltuğu mezara götürecektir. istifa çağrılarının işe yaramadığını hepimiz gördük, ali koç ve başka isimlerin başkanlık için en yüksek perdeden dile getirildiği ortamlarda dahi malum diktatör istifa seslerini ve taraftarın isteklerini hiçe saymaktadır.

    benim kanaatimce esas problem, 3 temmuz'da küllerinden doğan camianın bu savaştaki amiral gemisi, kulübün gerçek sahibi olan taraftarın da takımdan bugün itibariyle ümidi kesmesi. bireysel ve münferit taraftardan farklı olarak tribünün cefasını çeken gerçek tribün emekçileri ve esas taraftarlar(gfb,kfy,unifeb...) stada giremiyor. ve maalesef ki taraftar gruplarının stada alınmaması bu sezon boyunca sıkça yaşandı. bunun sonucunda da o eski saraçoğlu cehennemi yerle bir oldu. herhalde çoğu fenerbahçeli de artık fenerbahçe spor kulübünün futbol şubesini kafasında sıfırladı, son üç sezondur hayalden öteye ulaşmamış olan şampiyonluk kelimesini bile boğazın serin sularına gömdü.

    yeni yönetimin (aziz yıldırıma bırakması için vahiy falan gelirse belki) ve gelecek hocanın(muhtemelen aykut kocaman) ilk önce halletmesi gereken iş taraftarı geri kazanmak olacaktır. zira ben dahil bir çok fenerbahçeli artık hissizleştik ve belki de ilk defa tribüne gitmemenin gitmekten daha fazla katkı sağlayacağına inanmaya başladık. tutkulu olduğumuz uğruna kavga ettiğimiz takımı tribünden destekleyememek bizi yaralasa da bir gün geri döneceğiz; fenerbahçelilik onurumuzla!
  5. azizin çiftliği haline gelen spor kulübü.
    gundi
  6. hello kitty sponsorluğu hakkında dalga geçilmesini anlamadığım spor kulübü. futbolu ve kulüpleri erkeklere özel olmaktan çıkarıp genç kızlar ve kadınlar arasında da popüleritesinin artması için yapılmış başarılı ve mantıklı bir hamledir. sorun hello kitty'nin türkiyede estetikli çakma sarışınlarla tikilerle özdeşleşmiş bir marka olması yoksa gayet severim ben de o tipleri saymazsak.
    ayrıca bu yıla bok gibi sorumlusu tamamen ismail köybaşı tüm sıkıntı bu adamdaymış bize hayatı zehir eden futboldan soğutan yetenek fakiri fenerde ve adamlar 3 haftada 1 puan aldılar.
    wtf
  7. ''fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz”

    başkan, yönetici, oyuncu, herkes gelir gider fenerbahçe baki kalır! o yüzden istediğiniz kadar nefret kusun istediğiniz kadar saldırın ama lekeleyemezsiniz. fenerbahçe'ye el uzatanlar önce kendi elleri ne kadar temiz ona baksınlar.

    bu yönetim de gider bu zamanlar da geçer merak etmeyin kötü sonuçlar ne takımı etkiler ne de bizim sarı-lacivert sevgimizi.
  8. bir tane orospu çocuğu tarafından çiftliğe çevrilmiş takım. "yönetim istifa" demek için stada gelen taraftara anında paralı köpekleri anadolu gfb'yi salar, kimin ne olduğunu bilmediği yavşaklar gelir bu adamlara hesap sorar, stat müdürü gelir maça giden arkadaşımı almaya çalışır, polis gelir bu gerçekten bilet alan adamları(paralı köpek anadolu gfb beleş gelir çünkü) toplayıp stattan götürür, paralı köpekler de kalanlara dayak atar. böyle bir kulüptür artık fenerbahçe. ölmemeye yemin etmiş, doğduğu güne sıçtığım bir herif tarafından yönetiliyor. senin allah belanı versin adam. kazandığımız maçın da aldığımız puanın da amına koyayım. inşallah kalan her maçı kaybederiz. o kararı vermeyen yargıtay'ın da amına koyayım. boş oturun orada pezevenkler. bir dosya incelemek kaç senenizi aldı.

    koskoca kulübün amına koydunuz. hayattan soğuttunuz. emeği geçen herkesin allah bin belasını versin.
    ae