• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (7.00)
filler de hatırlar - agatha christie
bayan oliver dikkatle aynaya bakıyordu. bir ara şöminenin rafında duran saate bir göz attı. saatin yirmi dakika geri olduğunu düşündü. sonra tekrar aynada saçlarına baktı. bayan oliver'ın bütün kusuru saç biçimini sık sık değiştirmesiydi. bunu kendisi de itiraf ediyordu zaten. hemen her modeli denemişti. ciddi havalı, kabarık saç... buklelerin zeka dolu alnı ortaya çıkacak şekilde, geriye doğru taranması... daha doğrusu bayan oliver alnına bakanların zeki olduğunu düşüneceklerini ummuştu. yazar bundan başka kıvırcık saçlarını hafifçe dağıtarak sanatkarca bir şekli de denemişti. ama bugün saç modelinin önemli olmadığını o da biliyordu. çünkü bu sabah pek ender yaptığı bir şeye kalkışacak, yani şapka giyecekti... (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)


  1. bir nil'de ölüm değil, bir on küçük zenci de değil, ortalama bir agatha christie romanı. ama söz konusu agatha christie olunca o "ortalama" başka bir düzey, tahmin edersiniz.

    pazar sabahı yeniköy'e gittik, deniz güzel, güneş son bir haftasonu daha bahşetmiş, kaçırmak olmazdı...bir baktık yol kenarında bir seyyar satıcı, tablasında çeşit çeşit ikinci el kitaplar...ursula k. leguin'den en uzak sahil, mario puzo'dan omerta (ingilizcesi), margaret atwood'dan the handmaid's tale (yine ingilizcesi), agatha christie'den bu kitap...her biri beş lira...satıcı işitme engelli bir gençti, seçtiğimiz kitaplara bakarak yenilerini önerdi, teşekkür ettik, anlaştık. o ara yandaki bankta oturan bir kadına kulak misafiri oldum; "ay hayatım" diyordu kocasına, "sonuçta pis yani, kim hangi elleriyle elledi o kitapları kim bilir, düşünsene!"

    the handmaid's tale ile omerta arasında kaldım; biri daha kalındı, can yakabilirdi ama diğeri de daha geniş olduğundan hedefi bir defada vurabilirdi...o kararsızlık anında "kalk hadi kalk gidelim" dedi adam, kalkıp gittiler. şimdi düşünüyorum da, the handmaid's tale'i atmalıydım kafasına, alt metniyle de mesaj vermiş olurdum belki...

    neyse, ne diyordum, agatha christie, filler de hatırlar...türkçesindeki "de" bana gereksiz geldi. bir de bu sanırım son poirot hikayesi (basım değil yazım yılına göre) olması nedeniyle ayrı bir öneme sahip. tavsiye ederim.
    mesut
  2. hercule poirot ve ariadne oliver karakterinin beraber son maceralaridir. detektifimiz buyuk vedayi ve perde indi - agatha christie ile yapar. kitap isimlerinin cevirileri de nedense biraz degisik oluyor. elephants can remember olan orijinal adinda ceviride "de" vurgusu yapilmasinin amacini cozemedim. ayni sekilde ve perde indi kitabinin orijinal adi curtain onda da ekleme yapilmasi ilginc.