1. iç dünyayı simgeler.
  2. bu konuda bir aforizma sıçacağım:

    "gündüz yaşamayan, gece uyuyamaz."

    uyumak da bir nevi ölümdür. ölümün küçüğüdür. ve ancak yaşayan şeyler ölürler.
  3. uyuyamama sendromu. güneş doğmadan uyumak haram oluyor bazen. sol omzu ağrısa "kalp krizi geçiriyorum sanırım" deyip ayağa kalkan bir bünye, vücudunun her yerinde ağrı hissediyorsa, güneşi görmeden uyuyamaz. diyorsa başı ağrıyınca "beyin kanaması mı acaba", öksürünce "lan kesin verem oldum" diye ya da "ulan bu sidik çok sarı kesin sarılık oldum" diyorsa cidden yatak batar o anlarda. yatmak da uyumak da zor. gece uyumak çok zor.
  4. gerçekten dinlenebilmemiz için olduğunu düşündüğüm zaman dilimi. müzik dinlemenin de, muhabbet etmenin de, sessiz sessiz oturmanın en zevkli olduğu zaman kesinlikle. karanlıkta sessizce oturmak, düşünmek, hayal kurmak insanı çok dinlendiriyor. bu saatlerde dinlenecek müzik olarak da ağır şeylerden ziyade akustik performanslar ya da blues dinlemek en iyisidir. sakinliğinize sakinlik katar. ayrıca yazılarımın ve çizimlerimin de neredeyse geceleri yaptığımdan benim için farklı bir anlamı vardır.
    jimi
  5. bu saatlerde daha bir çok yazasım daha çok konuşasım var, sanırsam güneş benim enerjimi emiyor
  6. gündüzden çok daha fazla şeye şahit olduğunu düşündüğüm zaman dilimi.
    dag
  7. lacivert renginde bir zaman dilimi. akşamüstü seslerinin fısıltılara kendilerini bıraktığı sularda, lacivert lacivert rengini belli eder. gündüz gözü ile kabulü olmaz, yasa ile muhafaza edilen, mahrem ve çokça kırmızı olan ne kadar meşru ve gayrimeşru bir eylem varsa bu zaman diliminde cereyan eder. gece vakti, niyâz etmek için de ideal bir saat, isyan etmek için de. kırmızıdan nasip insanın içindeki düğümlerdir. insanın içinde düğümler olur ve bu düğümler ekseriyetle gece vakti çözülür. sabaha kördüğüm bir şeyler bırakan bırakabilir pekâlâ. çünkü lacivert rengi bağışlayan sema arza lafazan olur. göğün tanık olduğu cürümler yere fısıltılarını döker. kırmızı meselden niyet: şehvet ve cinayet! gündüz vakti iki mesel de göze batar, iki eylem de gün yüzüne alışkın değildir. tabii ki biz aklı başında insanlar cinayet işlemek yerine sevişmeyi tercih edeceğiz. sevişmekte bir ferahlık, bir rahatlık, tensel bir huzur vardır. cinayet öyle mi? değil elbette. cinayet bir ya da birkaç düzine insanın şehvetini bıçak gibi keser.

    geceyi seviniz, çünkü gece gündüz gibi acımasız değildir. cinsiyet bindirilerek tanımlarsak: gece kadın, erkek gündüz, aidiyeti rabıta edersek: gece ana, gündüz babadır. dikkat edin gündüz vaktine, tavşan gibi temkinli ve kaşları çatık! gece mütebessim bir vakit güzelliğidir.
  8. gece vicdanıdır her ölümlünün. yüzleşme vaktidir, hüznüdür, isyanıdır. insan gece doğar aslında, gece yoğrulur bütün günahlarıyla. vicdanını ve insanlığını acıtmadıysa eğer, aydınlanır simsiyah.

    ben sana gece gelmiştim, çünkü soğuktu bir şehir ve üşüyordu ellerim.
    sordum "aydınlatır mısın geceyi?",
    cevap verdin "istiyorsan bütün siyahlarım senindir, ben dahil..."
  9. tüm duygu ve düşüncelerimin, yaşlarımın, en çok da ölme isteğimin ortaya çıktığı günün en güzel zaman dilimi. en güzel şiirleri bu saatlerde yazmışlar gibi gelir hep. sanki gündüz şiir yazılmazmış, kural buymuş gibi.
  10. gece gecenin dostudur. geceyi yaşayan her insanın her insana bir selamı vardır. aynı gecede farklı geceyi yaşayan ne çok insan vardır değil mi ? kim bilir kimlerin derdi aynı dermanı aynıdir.

    bazen taksici ile müşterinin kaderi bile aynıdır. gece içinde aynı kaderi ayrı ayrı yaşarlar. o an aklıma gelir yalnızlığı yaratanın da kendimiz olduğu. insanı bırakan da insandır. unutmayın.

    geceler hatırlamak için vardır.