• youreads puanı (9.55)


  1. evde içmenin değişilmez bir tadı vardır. meyhanede, parkta, bahçede bilumum yerde içmeyi severim. ama evde içmek başkadır. bira içiyorsan istediğin zaman götünden donunu çeke çeke tuvalete gidebilirsin, ya da rakı içiyorsan yutub elinin altındadır. istediğin müziği koyarsın rakının dublesine göre. kah barış manço kah müzeyen senar kah neşat baba kah cartel girer araya. değişik bir düşünce, bir felsefe idiotloji.

    günlerden bir gün hava soğuk, istanbul'da göztepe'de ikamet etmekteyiz. kurmuşuz masayı, sonra hatun uyumuş, ben masada çöpleniyorum, son dubleleri aman yarına da kalmasın diye hüpletiyorum. tek başına içmenin verdiği bir hüzün vardır. hele ki kafa güzel olmuşsa çöker nedensiz, sebepsiz. o sırada artık arifin mençıstıra attığı golü mü arıyordum bilmiyorum ama bu şarkıya gitti elim. bazı şeyler bazen tesadüfen olur ya, gecenin gerçekten üçüydü. ya da ben ilerde anlatacağım bir hikaye olsun diye o saate kadar beklemiştim. en azından doğrucu bir hikayeciyim. saat on da kafayı vurup gece üçte dinledim de diyebilirdim.

    neyse gecenin üçünde diyorduk. çok hoş bir tınısı var bu şarkının. sözleri olmasa dahi insanı düşünmeye sevk edebilirdi. ama düz değil düzen değil diye girdiği anda iyiki sözleri olmuş diyor insan. gecenin üçünde, kafalar güzelken, evde camdan dışarda sizden başka ışığı yanan ev var mı diye bakınırken, sokaktan gelen araba sesi duyduğunuzda hayırdır dediğiniz anlarda, uyuyan bir sevgiliyi izlerken, son dubleyi alıp yatağa doğru yol alırken dinleyiniz.