1. özellikle anadoluda daha fazla görülen "gelenek" nesnesi. bir nesneye ne kadar çok ve saçma anlam yüklendiğini gösterir yine.

    gayret ve kudret gösterdiğini söyledi büyük teyzeler. ama asıl önemli olanı söylemediler; bu da bakireliği temsil etmesi.

    gelin baba evinden çıkmadan hemen önce babanın veya abinin gelinin beline kırmızı kurdele bağlaması ve bununla gururlanması "bak kızımızı bakire, tertemiz teslim ediyoruz" demek aslında...

    bana kurbanlık koyunların sırtının kırmızıya boyanmasını hatırlatır ilk gençliğimden beri. baba-abi kızını / kardeşini kurban eder belki de, ya bilir bunu ya bilmez...

    ne acı.
    çocuk gelinlerin beline bağlanan kırmızı kurdelenin acısına değinmiyorum bile.
  2. ben bu tarz geleneklerin zamanla anlamını yitirdiğini düşünüyorum. ilk başta kına kurban olunması, kırmızı kuşak takılması bekaret sembolü olabilir ama artık (en azından nispeten gelişmiş yerlerde) bunların o niyetle yapılmadığını, sadece otomatik olarak(*:omurilik soğanıyla mı oluyordu neydi ;)) geleneğin yapılmaya devam edildiğini düşünüyorum. sonuç olarak müstakbel gelin, arkadaşlarıyla kına gecesinde eğleniyor, düğün günü evinden ayrılırken babasıyla hislenip ağlıyor (*:böylece de gelin makyajının kalitesi ortaya çıkıyor ;p) bana göre. hem hiç mi güzel gelenek yok, misal yüz görümlüğü :))
  3. oldum olası genelde kadınların ısrarla takip ettiği adetleri,hatta özellikle düğünlerde devam ettirilenleri hiç bir zaman anlayamamışımdır.
  4. kurbanlık koyun benzetmesi fazla doğru geldiğinden üzmüştür...

    adet her halükarda fena halde sevimsizdir...
  5. eğer konu gelenek görenek adet töre ise her zaman tarihsel olarak düşünmeyi tercih ediyorum. eski türklerde kuşağın bekaret sembolü olduğunu söylemek güçtür çünkü esas konu velayettir. nikahlanmak zaten kelime anlamı olarak da bakımını, güvenliğini üstlenmek anlamına da gelir. nikahlanmanın yolları da bildiğimiz düğün yaparak, kız kaçırarak ve eski dönemlerde ganimet olarak gerçekleşiyordu. kuşaktan bahsediyorsak düğün kısmındayız demektir. eski türklerde töre her şeyin üstündeydi. töre dedin mi akan sular duruyordu. töreler bir nevi günümüzün hukuk kuralları etkisindeydi. türk geleneklerinde aile kurmak hiçbir zaman yabana atılmamıştır hep birinci planda neredeyse dünyanın en önemli şeyi olarak görülmüştür. insanlığın en genel amaçları yok olmamak ve üremek olduğu için muhtemelen başka ırklarda da bu böyledir detayını bilmiyorum ama bizde böyle olduğu kesin. evlilikte ailelerin yükümlülükleri vardı bunlar çeyiz ve kalın adıyla anılıyor. kalın oğlan ailesi tarafından ödenen bedel çeyiz de kız ailesi tarafından. şimdi tam da bu noktada işin içine mal mülk ve hukuk girmektedir. çünkü ortada biriken bir mal, mülk ve olası ihtimaller dizisi karşımıza çıkıyor. mesela çiftler anlaşamaz ayrılırsa ne olur? erkek istemezse ne olur, kız istemezse ne olur. birinden biri hatalar içine düşerse ne olur. adetlerde bugün bile gelinin getirdiği çeyiz tek tek listelenir, kaydı tutulur not alınır. çünkü çeyiz üzerinde erkeğin hakkı yoktur, onlar kıza aittir. ayrıca kalın adıyla kızın ailesine ödenen bedel de her ihtimale karşı gidip istenmek kaydıyla orada durur (durduğu varsayılır) yani kız evlendikten sonra hadi ya sıkıldım ben gidiyorum babama derse; çeyizi alamayabilir ve kızın babası düğün zamanı aldığı bedeli geri ödemek zorunda kalır. tersi durumda erkek eğer istemezse durduk yerde kalın falan alamaz, kız da birikmişten payını alır döner. mesela evlendiler kızın kocası öldü. bu durumda kız baba evine dönmek isterse babası aldığı kalını aileye geri öder erkeğin aile bireyleri paylaşır. eğer kız evine dönmek istemez de kaynıyla evlenmek isterse ve kaynı da bunu kabul etmezse kalın geri ödenmez. yani bu durumda en iyi ihtimalle aileler gelinle kaynın yeni bir aile kurmasını teşvik eder. çünkü bu ihtimalde kimse kimseye bir şey ödemez hane devam eder. ayrıca yine töreye göre aileler ya da atalar diyelim çocukların evliliğinin tüm masraflarını öderler. diyelim ki oğlanın babasında para yok kalın ödeyemiyor. bu durumda oğlan zorla ailenin malını satıp oradan payını alabilir ve bu suç sayılmaz. baya bildiğin gasp edebiliyor evlenmek kaydıyla.

    şimdi uzunca bir girizgahtan sonra gelelim kuşak meselesine. kuşak ilan etmektir, evet ben ben kızımı bu oğlanın velayetine verdim, karşılığında da kalın adıyla güvencesini aldım, çeyizini de verdim bu kız yeni kurulacak hanenin üyesi olmuştur. (aynı eve gelin getirmek kültürde yok, fakirliğin ya da yozlaşmanın ürünü baba evine gelin getirmek) işte bu kuşaklı ilan bir kanundur, töredir herkes görmüştür babanın rızasını ve velayeti devrini. erkek tarafı da bu velayeti herkesin önünde kabul etmiştir. ola ki kızı ortada bırakacaklarsa getirdiği tüm çeyizi geri vereceklerini ve ödedikleri kalını geri almayacaklarını ilan etmişlerdir. kızın babası ise ola ki kızın kafasına göre aileyi bozması durumunda, evlilikten cayması durumunda aldığı kalını geri ödeyeceğini, çeyiz peşine de düşmeyeceğini ilan etmiştir. her şeyin olağan seyrettiği durumda yani ölüm ya da boşanma olmadığı durumda kalın ödeme işi bir mal satın alma gibi değildir, velayetin yani soyun değişimi söz konusu olduğu için o güne kadar gelinin yetişmesi için yapılan harcamalara karşı bir jesttir. yani bizim atalar olaya şöyle bakıyor sen bu insanı yetiştirdin, eğittin, büyüttün sonra biz aldık kendi hanemize geçirdik. al şu 200 koyunu bu da jest olsun.

    gelinde kuşak yoksa bu ne demektir? kızı kaçırmış olabilirler, babası velayetini vermeye razı gelmemiş ve herhangi bir mal mülk almamış olabilir ya da kız savaş esiri olabilir. olası boşanmalarda bir mal mülk verilmediği alınmadığı ve ödenmeyeceği ilan edilmiştir.

    peki ya şimdi? laf olsun yani, ataerkil duyguların ucuza tatmininden başka bir şey değil. eğer o kuşağı 3 kere dolandırıp takacaksan dayı, kızın yatak odasını mutfağını falan alacaksın. gelinde kırmızı kuşak istiyorsa kaynana, oğlana evi alacak, içine eşyasını koyacak. gelin ve damat bir kuruş para harcamayacak, hepsini ne var ne yoksa aileler yapacak ve çocuklara ayrı bir hane kuracak. bunları yapmıyorlarsa bu adet töre falan geçelim zaten yozlaşmışsınız, tembelleşmişsiniz, boşuna yaşamışsınız demektir. şimdilerde çevremizde görüyoruz çocuklar evlenecek harala gürele kredi arıyorlar. niye? çünkü aileler hiç ortada yoklar maşallah, çekilmişler kenara seyrediyorlar. bunlar da işte düğün yapcaz 5 bine salon tutalım, hadi koşalım çalgıcı getirelim, hadi eşya alalım derken borç harç evleniyorlar. 5 yıl evlenme borcu ödüyorlar sonra becerebilirse ev alıyorlar. demem o ki sorun adetlerde, törelerde değil genel olarak toplumun yozlaşmasında, kültürel değerleri sembolik değerlere düşürüp uyanıklaşmasında. annelerinize babalarınıza bir sorun bakalım sizin düğününüz için ne birikim yapmışlar, sizin kuracağınız aile için ne ayırmışlar bütçelerinden. sıfırsa ortada töre möre kalmamış demektir. ha getirir 200 koyunu bırakırlar kapıya, oğlanın evini alırlar biz de evin içini döşer, kuşağı bağlarız yani sorun değil.
    abi
  6. laf atanların evlenip takması gereken kurdele.
  7. sevmiyorum. hem de hiç sevmiyorum. ne anlamını seviyorum ne de gelinliğin üzerindeki duruşunu. sıfır estetiklik ve sıfır ahlak bence o kurdelenin varlığı. o kurdeleye yüklenen her türlü anlam kurdele meraklılarının burnuna kulağına falan girsin.

    çocukken amcamın kızının düğününde ben ve benle aynı yaştaki kuzenime gelinlik giydirmişler. 5-6 yaşında falanız. yan yana fotoğrafımız var. belimize kurdele bağlamışlar. o kadar çirkin bir görüntüsü var ki hiç mi göz zevkiniz yok diyesim geliyor fotoğrafa baktıkça.

    son zamanlarda benim aile-akraba çevremde kalktı çok şükür. sadece evde formalite icabı takılıyor arabanın içinde hemen geri çıkartılıyor. buna da şükür.
  8. o kocaman kabarık taşlı tuşlu gelinlik ve duvakla gelin bir güzel paketlenip, üzerine de kurdelesi bağlanıp, hediye paketini daha önce kimsenin açmadığı sözü ile damada teslim edilir.
  9. çomaristan geleneğidir.