-
"kaçmak" temelli yaptığım eylem. sonradan bir çıkıyor ki acısı.. -
bazen bir şehri, ortamı, zamanı terk etmek için bavul gerekmez. tüm hücrelerinle akışın tersine yürürcesine cesaretli olmak gerekir.
kulağımda eşsiz melodiler, içime kazıyarak; gi-di-yo-rum.
-bu yüzden gitmek sadece bir eylem değil: yaşım, sözüm, sesim, nefesim, "senden başka bir şey düşünmek istemiyorum." dur.
bu gitmek değil de ne? ya da "sana gelmek" sadece.
işte kelimelerin içinde bulunan zıtlıklar beni zaman zaman korkutur.
-gitmek sadece bir kelime: içinde gelmek, dönmek, kalmak, durmak zıttını barındıran.
- öyleyse; "beni zıtlıklarımla da sev."
çünkü başımı alıp gidesim var derler ya: bir dağ köyüne, bir sahil kasabasına, alaska'da karlar altında bir eve. gi-di-yo-rum: o köye, kasabaya, alaska'ya.
hepsi sensin. ben senim kalubeladan beri.
-bavulsuz çıkageliyorum. -
başka bir kent bulamayacaksin diyor şair..şehirler senin içinde bir nevi..gitsen de kalıyorsun çoğunlukla zaten..kaldığını sanırken uzaktasın..yorgunsun bu karmaşadan.