1. bazen bir şehri, ortamı, zamanı terk etmek için bavul gerekmez. tüm hücrelerinle akışın tersine yürürcesine cesaretli olmak gerekir.
    kulağımda eşsiz melodiler, içime kazıyarak; gi-di-yo-rum.

    -bu yüzden gitmek sadece bir eylem değil: yaşım, sözüm, sesim, nefesim, "senden başka bir şey düşünmek istemiyorum." dur.

    bu gitmek değil de ne? ya da "sana gelmek" sadece.

    işte kelimelerin içinde bulunan zıtlıklar beni zaman zaman korkutur.
    -gitmek sadece bir kelime: içinde gelmek, dönmek, kalmak, durmak zıttını barındıran.
    - öyleyse; "beni zıtlıklarımla da sev."

    çünkü başımı alıp gidesim var derler ya: bir dağ köyüne, bir sahil kasabasına, alaska'da karlar altında bir eve. gi-di-yo-rum: o köye, kasabaya, alaska'ya.
    hepsi sensin. ben senim kalubeladan beri.

    -bavulsuz çıkageliyorum.
  2. 1 kelime, 6 harf olan bir fiil. peki ya anlamı? gitmek bir kurtuluş mudur veya bir kaçış? hiç sanmıyorum. insan hayatını daimi ettirebilmek için gitmek zorunda yani bir nevi gelmek zorunda.

    gitmek ile gelmek aslında aynı anlamı taşır diyebiliriz. bir yere gidiş aslında o yere gelistir. bu eylem somut olduğu kadar soyutta olabilir ki asıl insana koyan soyut olara gitmek oluyor. ne olur gitme dersin bazen sevdigine ama o seni duymaz ve bir başkasına sana geliyorum der o sıra.

    bir kere gidildi mi geri dönüşü olamaz, olmamalı...
  3. bir kez gelsin, ben gitmeye razıyım.

    yeter ki bir 'an/ı' içinde bulunalım.
  4. her gidenin bir kalanı, her gelenin bekleyeni vardır.
    kalandan ayrılıp bekleyene varmaktır gitmek.
  5. istanbul'dan bi gittim ooooh be. saf saf gülüyorum durduğum yerde. görüyorum ki memleketimde trafik saat 20 civarı da sakin sakin akıyor. muazzam