1. öncelikle bu başlık için kanal yanlış denilecek, kanalı belki çeşitli olarak ayarlanacak moderasyon ekibi tarafından ama ne yazık ki bir düşüncenin ürünüdür bu iki insan.

    sonrasında bana cinsiyetçilik yapıyorsun diyecek olanlara da baştan yol veriyorum. hiçbir cinsiyetçilik içermiyor bu kurduğum cümle. lütfen dediklerimi çarpıtmadan ne dediğime bakın.

    bu iki insan hakkında yazacak olursak da türkiye nüfusunun %80'idir diyebilirim sanırsam. din, ırk, eğitim seviyesi, siyasi görüş gözetmeksizin her türlü grupta vardır bu insanlardan. ilk olarak babamı gördüm ben bu adam olarak. babamı evde otururken televizyonda mehmet ali erbil'in bir programını izlerken fark ettim. sonra da kendimi düşündüm bundan 15 yıl sonrası için. yani bugün için konuşursak 5 yıl sonrası oluyor. okulumu bitirmiş, bir yere kapağı atmış sürekli işinde gücünde, az aşım dertsiz başım derken ne kadar mutlu olabilirim dedim.

    ben de göbeğimi kaşıyan adam olursam, götünü kaşıyan kadınla da evlenirsem ne olur dedim ve ülkenin bugünkü sebebini anladım diyebilirim.

    bakın, göbeğimi kaşıyan adam olarak okumaktan, araştırmaktan kesinlikle kaçardım ben bunu fark etmeseydim.

    her gün oturur, televizyonda acun programlarıyla vakit geçirir, ertesi günde arkadaşlarımla tartışırdım bak bu daha haklı diye.

    haberleri, gündemi, ülkeyi veya dünyayı takip etmek bir yana dursun, logosunu beğendiğim tek televizyon kanalından akşam izleyeceğim 1 saatlik haber bülteninden her şeyi öğrendiğimi sanır, kafamda kurduğum hikayelerle harmanlar, yeni bir hikaye yaratırdım.

    dindar adam, yalan söylemez, güvenilir diyerek her allah diyenin peşinden koşardım. gerçekten ne yazık ki böyle bir şey var bu ülkede. her allah diyeni evliya sanıyor bu millet. peşinden gitmekten de gocunmuyor. o ne ne derse kuran'dan sayıyor, sözünden çıkmıyor. bunun sonucunda 15 temmuzdaki darbeyle de, belki 30 40 yıl belki de daha eskiden gelen bütün hükümetlerde görebilirsiniz. iyi veya kötü demeden müslümanım diyeni başa geçirdi bu millet. onun sonucunda battık, dünyayı takip edemedik, kendi teknolojimizi üretemedik.

    tabi araştırma yapmaktan da kaçınırdım göbeğini kaşıyan adam olsam. iyi, güzel, çalışan bir şey mi var? çalışıyorsa neden daha iyisine sahip olayım demekten imtina etmez ama mutlaka gördüğüm her teknolojiye de adamlar yapmış be abi demekten de çekinmezdim. nasılsa birileri yapıyor ben göbeğimi kaşırken.

    en sevdiğim film recep ivedik olurdu. sanat adına tek bilgimin recep ivedik olması gibi. müslüm babadan farklı bir sanatçıyı dinlemekten ölümüne korkar ama mesela louis arstrong'un güzel bir parçasını da duyunca gizli gizli kulak kabartmaktan da erinmezdim.

    tartışmayı bir fikir alışverişi olarak görmezdim mesela. kendi fikirlerini gerekirse döverek, gerekirse öldürerek kabul ettirmek olarak bilirdim tartışmayı. karşımdaki kişinin fikirleri zerre önem taşımazdı.

    erkek çocuğum sabahlara kadar sürtebilir ama kızım bakkala bile gidemezdi. bunu da namus diyerek savunurdum.


    sanırım ne demek istediğimi anladınız göbeğini kaşıyan adam ve götünü kaşıyan kadın derken. biyolojik olarak kaşındığı için değil, can sıkıntısından kaşıyan tiplere lafım. ne mutlu ki evimde bir tane olsa da biraz daha modern ve açık görüşlü olan modelini bulunduruyorum. biraz daha açık yeni görüşlere. ancak sokaklara çıktığımda ne yazık ki milyonlarcasını görüyorum bu adamların, kadınların.

    daha yeni iki saldırı atlattık, elazığ ve gaziantep... ikisi de benim için yüksek manevi değere sahip şehirler. ikisi de kendimi tanımlarken kullandığım şehirler. bugün onlarca soruyla karşılaştım, engellenemez miydi, neden gibi onlarca soru. nedeni bu kişi işte. bu düşünce şekli. eğer terörü ülkeden atmak istiyorsak, ileri gitmek istiyorsak önce bu adamla kadından kurtulmalıyız. bunu görev edinelim, tüm insanlık olarak.
  2. bir ülkede 20-30 senede yavaş yavaş,insanlara hissettirilmeden içine işleyene kadar oluşturulmuş neredeyse tüm yaşam birimlerini,kurallarını,kanunları kapsayan bir anlayışı kısa sürede değiştirebileceğini düşünmek ancak iyi niyetle açıklanabilir.
    zannediyormusunuz ki şu anda başlıkta konu edilen insanlar gökten zembille indi,hemen bir gecede düşünceleri bu hale geldi.
    bu insanlar hangi okullarda,hangi eğitim sistemiyle okudu? 30 senedir hangi televizyon programlarını izledi,hangi gazetelerin büyük puntolarını okudu,hangi siyasi partilerin afaki nutuklarını dinledi,hangi kanunların yıldırım hızıyla gözü önünde defalarca değiştirildiğini gördü,hangi masum insanların sesini biraz yükselttiği için kim vurduya gittiğini duydu,girdiği hangi sivil toplum kuruluşu başkanının,yöneticisinin aslında o kuruluşun kasasını nasıl soyduğunu sonradan farketti,hangi sendikanın başkanının aslında sözleşmede kendini nasıl sattığını sonradan anladı,sonra uzun yıllardır okumuş diye seçtiği vekillerin bazılarının nasıl yolunu bulduğunu ve kendi aleyhine çıkan kanunları nasıl parti disiplini bahanesiyle sesini çıkarmadan kabul oyu kullandıklarını izlemedi mi sanıyorsunuz.
    bu özellikle 1980 sonrasında yavaş yavaş toplumun üzerinde oluşturulmuş bir tortu.bu tortuyu kaldırmanın da hiç bir yollu yok..boşuna heveslenmeyin.
    ülkeler tarihleri ilerledikçe insanlar gibi bir çok şey yaşarlar,bu ülkenin kaderinin bir parçası da gerçek anlamda özgürlüğün,hukukun üstünlüğünün,adaletli gelir dağılımının oluşması için yaşanması gereken yıllar bu yıllar ve bu şartlar.
    hiç umut yok mu derseniz,elbette var..
    umut yetişen yeni nesil,nesiller.
    umarım bir kaç nesil sonra bu ülkenin yolu açık olur..
    bu arada o zamana kadar ülke diye bir şey kalırsa tabi..