1. sadece bizim için özel olanın, gözlerine bakmanın yeterli olmadığı bir gerçek. karşımızdakini can kulağı ile dinlediğimizi göstermemiz gerek. şahsen gözlerime bakarak konuşmayan ve iki de bir lafımı kesen insanla iletişim yollarımı tıkıyorum. bu konuda da sanırım biraz acımasızım.

    zaman çok önemli ve bir şeyleri ifade edip onu belirli bir düzene oturtup karşımızdakiyle paylaşmak... tüm bu koşulları sağladığınız zaman da sizi terk edip giden birileri varmışcasına bir durum oluşuyor o atmosferin kayboluşuyla.
  2. aynı anda iki işi yapmak gibi bir şey benim için. ne bileyim, mesela ben söylerim söyleyeceğimi, karşı taraf ister kabul eder ister kabul etmez veya başka bir şey işte. gözlerinin içine bakarak konuşursam, karşımdaki kişiyi baskı altına alıyormuş gibi hissediyorum. bu yüzden özellikle gözlerine bakmamaya çalışıyorum. umursamaz görünmemek için de arada göz teması kuruyorum elbette ama dediğim gibi hem karşı tarafı baskı altına alıyormuş gibi hissettiğimden, hem de söylediklerimin ister istemez karşı taraftan onay alıp almadığını kontrol etme fırsatı verdiği için göz temasından kaçınıyorum. ayrıca bu etkenler dikkatini de dağıtıyor insanın.

    aynı şekilde karşımdaki kişi konuşurken de, onu rahatsız etmemek için göz teması kurmam pek. yine de arada bakarım tabi, dinlediğim anlaşılsın diye.
  3. bazen rahatsız olduğum. bazı insanların gözleri çok derin