• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (6.00)
Yazar Peter Carey
gözyaşının kimyası - peter carey
catherine gehrigin swinburne müzesinde çalışan ilk kadın horolojist; zaman ölçerleri, saatleri, otomatonları ve diğer kurmalı motorları restore edip çalışmasını sağlayan bir uzman.

kırklı yaşlarına merdiven dayamış catherine, on üç yıllık gizli sevgilisi matthew tindall'ın ani ölümü üzerine sarsılacaktır. acısını ya da sırrını paylaşacağı kimsesisi yoktur. ne var ki cenaze töreninde sıradan bir arkadaş rolü oynamaya da yüreği elvermez. o da elinde kalan yegane şeye, işine sarılır. önünde yeni bir proje vardır: bir otomatonu oluşturacak olan vidalar, zemberekler, halkalar, cam çubuklar ve yaylarla dolu bir sandık. sandığın yanındaysa bir zamanlar bu otomatonu tamir edebileceği umuduyla, ingiltereden kalkıp karlsruheye giden henry brandling'e ait, yüz elli altı yıl önce yazılmış, on bir defter...

gözyaşının kimyasında peter carey, mekanik bir aletin yapım ve restore çalışmasının iç içe geçtiği bir anlatıda, insanın gizli, derin, mahrem yanını tartışıyor. henry'nin ümitsizliği, catherine'in yapayalnızlığıyla harmanlanıyor. catherine, otomatonun sandıklarda yığılı her parçasını restore ederken, onun paramparça olmuş hayatında sorgulayıcı bir yolculuğa çıkıyoruz.

"ne benim esrarı, ruhlarla açıklayacak vaktim vardı ne de matthew'un. çünkü bizler merak duygusunu ve vermeer ile monet'ye hayranlığını yitirmeyen karmaşık, kimyasal makinelerdik. bedeni tuzlu suda yüzen, batan güneşin karşısında coşku duyan makineler. fakat şimdi ışığım gitmişti. bir saat içinde toprağa gömülecekti. bense sanki bir farenin gazeteden yuvasını eşeliyordum."
(tanıtım bülteninden)


  1. ülkemizde ayrıntı yayınları tarafından baskısı yapılmış bir peter carey romanı. çok değişik bir romandı. bitireli biraz oldu ama hatırladığım kadarıyla horoloji alanında çalışan iki kişinin hayatına odaklanıyor. birisi erkek egemen bir bilim alanında bir şekilde kendini kanıtlamış ve çok iyi bir müzede görev yapmakta olan bir kadınken, diğeri ise bu alandaki dehasının fark edilmiyor oluşuna içten öfkeli avrupanın ücra bir köşesinde sıkışıp kalmış bir adam. bir gün bu adamın tarihte ufak bir iz bırakabileceği bir fırsat geçer eline. zengin bir adam hasta oğlu için bir ördek mekanizması yaptırmaya karar verir. bu dehasının ürününü ölümünün üzerinden yıllar geçtikten sonra bu kadın inceleyecetir. hem de hayatının en buhranlı zamanında bu değişik mekanizmayı bir çıkış yolu gibi görerek...