• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (6.97)
gravity - alfonso cuaron
dr. ryan stone zeki bir tıp mühendisidir ve emekliliğinden önce son görevine çıkan yetenekli ve deneyimli astronot matt kowalsky'nin yönetimindeki mekikte ilk uzay yolculuğuna çıkar. herşey yolunda gibi görünürken rutin bir keşif yürüyüşü sırasında bir felaket yaşanır. mekik çarpan bir cisim sonucu paramparça olur. iki bilim insanı uzay boşluğunda yapayalnız kalırlar. yeryüzü ile iletişimleri tamamen kopmuştur ve sonsuz karanlıkla başbaşadırlar. şimdi korkunun yerini panik alır, üstelik var olan sınırlı oksijenleri de gitgide tükenmektedir. ikili eve, dünyaya dönüş yolunu bulabilecek midir?
alfonso cuarón'ın yönetmenliğini üstlendiği bilim-kurgu geriliminin başrollerini ise sandra bullock ve george clooney paylaşıyor.


  1. tipik olmayan bir hollywood filmi. filmi izlerken türlü türlü duygulara girdiğimi itiraf etmeliyim. boşlukta savrulma, gezegenine bir daha dönememe ihtimali, tekrar bağlanma... aslında bir çok mesaj iletiyor fakat materyal azlığından boş bir film olarak nitelendiriliyor.

    !---- spoiler ----!

    yalnız kowalsky'nin geri geldiği sahnede pek sevinmiş, pek heyecanlanmıştım. hayal olması hayal kırıklığı yarattı.

    !---- spoiler ----!
  2. sadece uzayı ve uzayın güzelliklerini görmek açısından güzel bir filmdi. ötesi yok bence!
  3. guzel bir film. izlemek kesinlikle zaman kaybi gibi dunulmemeli. ozellikle bu ture merakli olanlar icin etkileyici. bir de filmde anne karnindaki cenin ve evrimle ilgili gondermeler var gibi gelmisti. hos.
  4. başrollerinde sandra bullock, george clooney ve ed harris gibi ünlü oyuncuların yer aldıkları 2013 yılı amerikan filmi. bundan sonrası biraz konuya temas ediyor. (izlememiş olanlar okumaya devam etmesinler.)
    !---- spoiler ----!

    film görsel açıdan tam bir şölen. özellikle üç boyutlu izlenmek için çekilmiş gibi. dünyanın uzaydan görüntüsü, gece gündüz döngüsüne şahit olmak vb. fakat bir sinema filminin bunlardan daha ötesini vaad etmesini beklerim. oyuncular, özellikle sandra bullock, rollerine uymamışlar. george clooney ise filmin pek az bir kısmında pek "cool" bir görüntü çiziyor. sonra yok zaten. filmin nerdeyse tamamı sandra bullock etrafında dönüyor. o da bence bu film için zayıf bir oyuncu.

    filmin giriş sahnesinde verilen mesaj -"burada olmanın neyini seviyorsun?"- biraz sofistike; fakat filmin geri kalanı bu derece sofistike devam etmiyor. ağır bir girişten sonra film neredeyse yumuşacık oluyor. ara ara bazı mesajlarla süslenmeye çalışılsa da -"aşağıda seni bekleyen kimler var?"- bunlar filmin yavanlığını önlemiyor. sadece dünyanın uzaydan görüntüsü ya da gün döngüsünü izlemek için fazla bir film; fakat bir belgesel olarak da zayıf olmuş. halbuki bu bir belgesel filmi değil.

    filmin yarısına kadar henüz film beni içine alamamıştı. filme ısınamadım ve konuya bir türlü kendimi veremedim. istasyondaki çalışma sırasında çıkan problem bence çok ani oldu ve seyirci hazırlanmadan senaryo gereği problemler çıktı. dolayısıyla seyirci kendini olay örgüsüne sokamadı benim gibi. filmde sürekli olarak oksijen sıkıntısı çekilmesi açıkçası beni ekran karşısında boğdu. bir ara resmen nefesim kesildi; fakat bu nefes kesilmesi filmin ne kadar gerçekçi olduğunu ya da seyirciye ne kadar çok ulaştığını filan ifade etmiyor. bir süre sonra baygınlık verdiği için olabilir.

    çok popüler bilgisayar oyunlarında da ^:modern warfare ghosts^ yerçekimsiz ortam senaryoları denendi ve çok tuttu; fakat bilgisayar oyunlarında oyuncunun ortamı bizzat kendisinin tecrübe etmesi için dizayn edilmiş bir senaryo var. ve bu senaryolar genelde çok başarılılar; fakat filmin yerçekimsiz ortamda bir konu yaratma ve geliştirme fikrini hayata geçirme kısmında ciddi problemleri var. görsel ve efekt anlamındaki başarıları filmin önüne geçmiş durumda.

    bu filmle de görülebilir ki; amerikan sineması için konunun bir önemi yoktur. herhangi bir konuda gerek görsel efektlerle ve gerek müziklerle bezeyerek bir kurgu oluşturulabilir. en azından göze hitap eden bir eser ortaya çıkacaktır. konunun işlenişi ve mesaj gibi sıkıntılara gerek olmayabilir. bu benim fikrim değil, amerikan sinemasının fikri!

    imdb'de göreceğiniz puan kanımca çoğu kaliteli filme ayıp edecek derecede yüksek.
    herkese iyi seyirler.
    !---- spoiler ----!
    imdb
  5. sinemada 3d ile izlendiğinde efektleriyle insan üzerinde harika bir etki bırakıyor. sandra bullock'un oyunculuğunu da çok beğenmiştim. zaten tek kişinin performansı üzerine dayalı filmleri özellikle çok severim
    (bkz: cast away)
  6. şunu yazarken site kapandı teknik bir sorundan uzun bir süre, gecikmeli olarak iliştiriyorum:

    bilim-kurgu filmleri bütçeleri veri olarak sunulmuş. kıyas için ben de türün beğendiğim örneklerinden, 20 milyon doların altında bütçeyle çekilmiş olanları ekliyorum.

    dr. jekyll and mr. hyde (1931): $535,000
    frankenstein (1931): $262,007
    the invisible man (1933): $328,033
    island of lost souls (1933): bilinmiyor.
    bride of frankenstein (1935): $397,000
    the day the earth stood still (1951): $995,000
    20,000 leagues under the sea (1954): $5 million
    them! (1954): bilinmiyor. b-film.
    forbidden planet (1956): $1,968,000
    invasion of the body snatchers (1956): $416,911
    invasion of the body snatchers (1978): $3.5 million
    the incredible shrinking man (1957): $750,000
    journey to the center of the earth (1959): $3.44 million
    on the beach (1959): $2.9 million
    the time machine (1960): $829,000
    village of the damned (1960): $320,000
    fantastic voyage (1966): $5,115,000
    seconds (1966): $4-5 million
    planet of the apes (1968): $5.8 million
    sleeper (1973): $2 million
    soylent green (1973): bilinmiyor, fakat düşük.
    westworld (1973): $1,250,000
    the stepford wives (1975): bütçesi bilinmiyor. başyapıt.
    close encounters of the third kind (1977): $18 million
    star wars episode iv: a new hope (1977): $11 million
    alien (1979): $9–11 million
    mad max (1979): a$350,000–400,000
    mad max 2: the road warrior (1981): a$4.5 million
    time after time (1979): bilinmiyor. muhtemelen düşük.
    e.t. the extra-terrestrial (1982): $10.5 million
    star trek ii: the wrath of khan (1982): $11.2 million
    the thing (1982): $15 million
    the dead zone (1983): $10 million
    videodrome (1983): $5.952 million
    wargames (1983): $12 million
    electric dreams (1984): $5.5 million
    the terminator (1984): $6.4 million
    brazil (1985): $15 million
    cocoon (1985): $17.5 million
    the fly (1986): $9 million
    predator (1987): $15–18 million
    robocop (1987): $13 million
    killer klowns from outer space (1988): $2 million
    they live (1988): $3 million
    bill & ted's excellent adventure (1989): $10 million
    fire in the sky (1993): $15 million
    cube (1997): $350,000
    existenz (1999): $15 million
    the thirteenth floor (1999): $16 million
    happy accidents (2000): bilinmiyor. muhtemelen düşük.
    donnie darko (2001): $3.8 million
    the man from earth (2007): $200,000
    moon (2009): $5 million
    another earth (2011): $100,000
    extracted (2012): $100,000

    p.s.: 20$ üstü filmleri eledim, blade runner $28m, district 9 30m gibi. listeyi de criticker'de oylanmış filmlere tür filtresi uygulayarak hazırladım, sci-fi olup da filtre dışı tutulmuş filmler vardıysa, sitenin kabahati. bütçeleri de filmlerin wiki sayfalarından aldım.
  7. korku filmi olmayıp insanı derin bir korkunun içine atan güzel bir film. süper egoyu yanınıza oturtup seyretmelisiniz ki biraz törpülensin.
    abi
  8. küçük bütçeyle, az sayıda aktörle çekilen kaliteli yapım. hepimize bir kez daha göstermiştir ki herşeyin başı senaryodur.
    wolf
  9. 100 milyon dolar ile gerçekten çok düşük bütçeli 90 dakikalık film. 4 cümleyle özetlenebilecek süper derin senaryosu vardır.

    50 yıl önce bilgisayarların ev kadar olduğu karanlık bir dönemde çekilen; görsel efektleriyle zamanının çok ötesinde, kitap uyarlaması, 160 dakikalık 2001: a space odyssey'in bütçesi 10 milyon dolar.
  10. iki boyutlu da beş boyutlu da izleseniz, sandra bullock'un eblek oyunculuğuna, ana konudan daha baskın zevzek hikayelere ve diyaloglara maruz kalmakta, günün getirdiği imkanların hakkını sonuna kadar vermiş görselliğe doymaktasınız.

    Görüntüler o kadar gerçek ve sizi içine alıyor ki, sandra bullock'un anırtılarını bir nebze göz ardı edebiliyorsunuz. çevresel bir ses sisteminiz varsa ve dolby digital mantığında bir ses kodeğiyle dinliyorsanız, "center" hoparlörün desibelini düşürerek bir nebze daha keyifle izleyebilirsiniz.