• youreads puanı (9.50)


  1. Filistinli çocukların değil, Yahudilerin geleneksel bayramlarından pesiah(hamursuz)'ın bitişinde okunan alegorik bir şarkıdır. Yahudilerin tarihini anlatmaktadır.


    Şarkıdaki semboller de:

    "Babam bana, iki levanim vererek bir oğlak aldı."

    Tanrı, her şeyi yaratmadan önce tek başına idi. Bu açıdan ilk "krallık" Tanrı'ya aittir. Avraam Avinu, "Baba"nın (Tanrı) iki levanim vererek "satın aldığı", "kavretiko"dur. Bir şey satın aldığınızda, verdiğiniz para aldığınız malın tam karşılığıdır. Avraam Avinu'nun değeri "iki levanim"e eşittir. Bu iki para birimi yerıüzü ve gökıüzüne denk gelir. Avraam Avinu Tanrı'yı tanıyan ilk kişi olduğu ve dünya Tanrı'nın Onuru adına yaratıldığı için, yerıüzü ve gökıüzü Avraam Avinu için yaratılmış gibidir. Böylece Avraam, yaratılışın hem temeli hem de amacıdır. Bu amaç insanın Yaratıcısı'nı tanımasında gizlidir.

    "Ve Kedi geldi, ve oğlağı yedi..."

    Bizim İspanıolca olarak söylediğimiz şarkının orijinali Aramcadır ve "kedi" kelimesinin Aram dilindeki karşılığı "Şunra"dır. Tanrı dünyayı yaratıp, geri plana çekilerek insanların hakimiyetine bıraktığında, tüm insanlık üzerinde gücünü hakim kılan güç Babil krallığı oldu. Tora'da Babil Kulesi'nin inşası ile ilgili bölümde, Kral Nimrod tarafından inşası emredilen kule için, tüm insanlığın "Şinar Diyarı"nda toplandığı belirtilir (Bereşit 11:2). Şinar, dönemin Babil Krallığı'nın başkenti idi. Şehre bu adın verilmesinin bir başka sebebi de, Kral Nimrod'un "Sone Ra - Kötü ve Nefret Dolu" olarak tanımlanmasıdır. Nimrod Tanrı'dan ve O'nun dünya üzerindeki temsilcisi Avraam'dan nefret ediyordu. Midraş'a göre, Nimrod kendisini tanrı ilan etmişti ve bu fikre karşı çıkan tek kişi olan Avraam'ı ateşin içine atmıştı. Bu şekilde "Şunra-Kedi", "Gadıa- Oğlak"ı yedi. Daha doğrusu yediğini düşündü. Fakat Avraam mucize sonucu ateşten sağ olarak çıktığında, artık Nimrod'un "tanrı" olduğu düşüncesi tümüyle zedelenmiş oldu.

    "Ve Köpek geldi, ve kediyi ısırdı..."

    "Tıpkı bir köpeğin kendi kusmuğuna dönmesi gibi, bir aptal da aptallığına döner." Bir aptalın dönüp dolaşıp aynı hataları durmadan tekrarlamasına, dönemin mutlak süper gücü Mısır'ın kralı Paro'dan daha büyük bir örnek olamaz. Mısır üzerine ardı ardına gelen belalara rağmen, Paro hatasını düşüncesizce ve aptalca davranarak tekrarladı. "Köpek", Babil'in "kedisi"ni ısıran Mısır Krallığı'nı simgelemektedir. Kendisinden önce geniş topraklara hakim olmuş olan Babil Krallığı karşısında Mısır, medeniyeti ve zenginliğiyle çok üstün bir konumdaydı. Fakat hiçbir zaman bu iki krallık muharebe meydanında karşı karşıya gelmemişti. Bu sebeple köpek kediyi sadece "ısırdı" fakat "yiyemedi".

    "Ve Sopa geldi, ve köpeği dövdü..."

    Sopa, Moşe'nin Mısırlılar üzerine belaları getirirken kullandığı "Tanrı'nın Asası"dır. Moşe bu asayı kullanarak Mısır'ı vurdu. Yılana dönüşerek Mısırlı sihirbazların asalarını yiyen, Nil üstüne yükselerek sularını kana çeviren ve Paro'nun tüm ihtişamını sıfıra indiren asa işte buydu. "Sopa", dünya üzerinde etkin olan dördüncü krallığı, Yisrael Krallığı'nı simgeler. Yisrael, I. Bet-Amikdaş'ın inşaa edildiği Şelomo Ameleh döneminde ihtişamının doruğuna ulaştı. Fakat "asa Yeuda'dan ayrıldığı" zaman (Bereşit 49:10), Yisrael, Tanrı'dan uzaklaştığı zaman.. ateş geldi.

    "Ve Ateş geldi, ve sopayı yaktı..."

    Bene-Yisrael Tora yolundan saparak günah işlemeye başlayınca, göklerden kaynaklanan bir ateş belirdi. Bet-Amikdaş'ta, Bet Kodeş Akodaşim'i ayıran perde olan Parohet üzerinde ateşten bir aslan görüldü. Bu ateşten aslan, Babil İmparatoru Nevukadnetsar'dan başkası değildi. Nevukadnetsar, Yisrael'i hakim kılan "asa"yı ateşiyle yaktı. Babil İmparatoru, Tanrı'nın, Bene-Yisrael'i cezalandırmakta kullandığı bir araçtı. Bir zamanlar, dünyanın dört bir köşesinden insanların görmek için geldiği Bet-Amikdaş, tüm ihtişamı ile birlikte yakıldı; Bene-Yisrael köle olarak sürgüne gitti. Fakat ateş, su ile söndürülecekti...

    "Ve Su geldi, ve ateşi söndürdü..."

    Dünya üzerinde hakimiyetini kabul ettiren altıncı güç, servetin ve zenginliğin denizin suları kadar bol olduğu Pers ve Med İmparatorluğuydu. Peygamber Yermiyau, Babil İmparatorluğu'nun sonun getiren Persleri tanımlarken şu sözleri kullanır: "Onların sesleri denizin dalgalarının sesi gibi kükreyecektir." Pers İmparatorluğu zamanında, Yisrael'in asasını yakan ateş sönmüş, ve Bene-Yisrael tekrar topraklarına dönerek II. Bet-Amikdaş'ı kurmuştur.

    "Ve İnek geldi, ve suyu içti..."

    Midraş'a göre, Bene-Yisrael haricindeki her milletin kaderi astrolojik hareketlerle bağlantılıdır. Taurus (boğa) Tanrı tarafından Yunan-Makedon İmparatorluğu'nun kaderini belirleyen burçtur. Yahudi felsefesinde Eski Yunan, manevi karanlıkla eşdeğerdedir. Yunanlılar, Bene-Yisrael'in gözlerini, Tanrı ile aralarındaki bağı, altın buzağı günahı ile ihlal ettiklerine inandırarak boyamak istediler. Bene-Yisrael'i kendi tanrılarına tapınmaya zorlarken, onları "bir boğa boınuzuna, Yisrael'in Tanrısı'nda hiçbir paya sahip olmadığınızı yazın" diyerek aşağılıyorlardı. Makedonya İmparatorluğu, Pers İmparatorluğu'nu ezip geçti ve böylece, Yunan öküzü, Pers suyunu yudum yudum içmiş oldu...

    "Ve Şohet geldi, ve ineği kesti..."

    Makedonya, gelmiş geçmiş en kanlı İmparatorluk olan "kasap" Romalılar tarafından yok edildi. Hiçbir halkın sicili Romalılar kadar kanlı değildir. Astrolojik sembolü "kızıl gezegen" Mars tarafından yönlendirilen Romulus Krallığı, doğduğunda her tarafı "kızıl" kıllarla örtülü olan Esav'ın manevi torunu sayılır. Roma, maddiyatçı dünyanın gücünü simgeler. "Bu dünyaya" ait olan her türlü fiziksel kavram, Roma'nın kişiliğinde bütünleşir. Maneviyatı hiçe sayan Roma İmparatorluğu, kültürel mirasçıları yardımıyla günümüz dünyasının da hakimidir.

    "Ve Malah Amavet geldi, ve Şohet'i öldürdü...."

    Maşiah'ın gelişine çok az kala, dünyada inanılmaz bir kargaşa yaşanacağı belirtilir. Her şey alt üst olacaktır. İnsanların davranışları olması gerektiğinin tam aksi yönde gelişecektir. Yaşlılar gençlerin önünde eğilecek, çirkinlik, güzellik olarak sunulacak, güzel olan ise, iğrenç olarak damgalanacaktır. Barbarlık geçerli kültür olarak tanımlanacak, gerçek medeniyet ise değersiz sayılarak yok edilecektir. Tüketicilik ve maddi zenginlik için duyulan istek sınırsız bir şekilde artacak, bu duyguların tatmini ise gittikçe imkansızlaşacaktır. Fakat Esav/Roma/Maddiyatçılık Krallığı öylesine büyüyecek ki kendi kendisini yiyecek ve zayıflayacaktır. Bu boşlukta, David'in soyu tekrar yeşerecek ve toz toprağın içinde büyüyen çiçek misali kendini kabul ettirecektir. Üç tane karmaşa savaşı gerçekleşecek ve sonunda gerçek krallık yönetimi ele alacaktır: Maşiah Krallığı.

    "Ve Kutsal ve Mübarek Olan geldi, ve Malah Amavet'i öldürdü..."

    Dünya tarihinin son bölümünde, Tanrı dünya üzerindeki manevi zehiri tamamen silecektir. İnsanı günah işleme yolunda teşvik eden ve Ölüm Meleği ile simgelenen Yetser Ara'yı yok edecektir. Ardından her yüzdeki gözyaşlarını silecek ve yönetimi tekrar üstlenecektir. Böylece başlangıçtaki noktaya geri gelinerek daire tamamlanacaktır. Bunun sonucu olarak da mutluluk, bir annenin çocuklarıyla sevinmesi misali, dünyaya hakim olacaktır.

    Had Gadıa... El Kavretiko.. Seder'in ardından bizleri uykuya uğurlayan hoş bir çocuk şarkısı. Öyle bir ninni ki... Dünya tarihini, zamanın başlangıcından sonuna kadar olan her anını kapsayan basit (?) bir ninni...

    [1] Levanim: Eski bir para birimi

    [2] Malah(melek) Amavet(mevt): Ölüm Meleği

    Kaynak: had gadia