1. yüreğimizin taşıyabildiği anlamdır. meâl farklılığı yaşanılmasının en büyük nedeni yürekle ilgili bir anlam karmaşasıdır. bazılarımız için derli toplu bir kitaplık, sıra sıra dizili nizam içinde kitaplar, bazılarımız için dağınık bir kitap külliyatı. bu anlamın son sözcüğü; ölüm. sonrası iyilik sağlık inanmayanlar için öte aleme, ki toprağa karışıp bir filizin tomurcuğunda yaşamaya devam ederler, inananlar için anlamın ve alın yazısının bir kitabı vardır. sağ el ve sol el. anlamın üç noktaları. ve bazılarının anlam nihayeti güzellik ve saadet, bazılarının demirden leblebi kor meşe odunları. hayat! kerhanenin en güzel ve en şuh sermayesi. kırk taslık tövbeyi bozmuşlardan.
  2. kırk günlük bebeğinin bağırsaklarındaki gazın çıkması, sütünü emdikten sonraki geğirtisi, altını değiştirirken yüzünün aldığı anlamsız zevk ifadesi ve göz göze geldiğinizde size ufak da olsa bir gülümsemesi hayatın anlamına dair en güzel ipuçlarıdır kanımca. ^:oğlumun kırkıncı gününde hazırladığım bir yorumdur^
  3. kişinin kendi verdiğidir. default olarak mevcut değildir. yaygın kanının aksine, mutlak bir anlamda var olmaması da şahsımvari kimseleri rahatlatır, yaşamaya değil, yaşadığından zevk almaya teşvik eder.
  4. her an bir beklentiyle geçerken aslında geçenin ömür olduğunu fark ederek küçük mutluluklar yakalayabilmektir sanırım. öyle çok abartmaya da gerek yoktur zannımca, işte bi film izlersin gülersin ne bileyim saçma sapan bi şaka yapılır mutlu olursun falan..
    421
  5. ilahi biçimde belirlenmiş bir amaç olduğuna inanmıyorum. basit olan cevapları daha komplike hale getirince daha gerçekçi gibi mi duruyor, onu da anlamıyorum.

    insan, evrendeki bazı tesadüfler sonucunda oluştuşmuş mükemmele en yakın maddesel sistem (bildiğimiz kadarıyla). yine de tek hücreli bir canlıdan oluşmuş. o en basit canlının özelliklerini taşıyor [1]. olaylara bu şekilde yaklaştığım için sanırım benim için hiç özel bir şey değilmiş gibi geliyor bana yaşam. ha bir şekilde hayata geldim mi, geldim. güzel bir deneyimdi hayata gelmek. orası ayrı.

    [1]canlılığın temel prensipleri:
    1) yaşa.
    2) türünün devamını getir.

    buna birazcık modern insan faaliyeti eklersek de:
    3) insanlığı bir adım öne götür. bir şey keşfet, bir şey bul, dünyaya başka bir insan getirip onun bunları yapmasını sağla vb.
  6. hayatın tek amacı deneyimlemek ve keyif almaktır.
  7. yaratıcıyı bulmaktır. teşekkür etmem gereken bir şey var. sonra burada anlatacağım.
    (bkz: at fava bekle)
    porte
  8. tecrübe etmek , her realiteyi tecrübe edip mezun olmak.
  9. umut ve beklemek üzerine şekillenir
    dertlerle perçinlenir
    çocukça sevilir
    ölümle sonlanır
  10. doğuyorsun , toplum sana "ahlak" değerlerini pompalıyor, 7 yaşına geliyosun okula gönderliyosun 8 sene ilk okul,4 sene lise,4 sene üniversite toplamda 16 senede burda geçiyor. hayatının en güzel çağına geliyosun. hepsinde neyi düşünüyorsun? " ah şu okul bitse herşey daha güzel olacak işte o zaman hayattaki planlarımı ortaya koyacağım." ama oda ne ? okul bitiyor. bu seferde iş bulma telaşı başını sarıyor. bulabildin de bir işe girdin diyelim. yaşın 23 iken bir işe girdiğini düşün. emekli olma şartlarını tam olarak bilmiyorum ama kaba hesapla 25 30 senende orda geçiyor. ki istemediğin bir iş olursa bu daha da kötü , sıkıcı olacaktır. toplamda 50 yaşına yaklaşıyosun. insan türkiye şartlarında ne kadar yaşıyor ki ? 70 yıl civari beklenen yaşam süresi var. 50 yaşından sonra hastalıklarla , bıkkınlıklarla boş bir şekilde hayat sürdürüyorsun. sonra vaktin geliyor ölüyorsun. geride 2 hafta hatırlanıyorsun. sonra herkes yaşamına geri dönüyor. yaşamına dediysem onlarda yukarda yazdığım döngüye devam ediyorlar işte. peki soruyorum size bu durumda bu hayatın anlamı nedir? ne için yaşıyoruz?