1. nedense aklıma ilk gelen, tanpınar oldu. doğu-batı, eski-yeni, klasik-modern çatışmalarını ve bu çatışmaların doğurduğu gerilimi en iyi o anlatabilirmiş gibi geldi. kınayı ve ojeyi, ferahfezayı ve händel'i, kaostan kozmosa uzanan yolu en iyi o görürdü. bazı noktalarda tıkanırdı ama. ikisini birlikte yaşatma yoluna gider ve hata yapardı. biraz daha yaşasaydı bu görüşün yanlışlığını fark ederdi ve tercih yapmak gerektiğini, bu tercihinse aynı zamanda bir varoluş tercihi olduğunu görürdü. bir de din konusunu çözümlerken hata yapardı. yine de tanpınar (beni) iyi yazardı.
  2. önce ihsan oktay anar ile aziz nesin bir araya gelip yazsınlar beni.
    anar doğum yıllarımda küçücük kasabamı anlatsın, nesin fikirlerimi yatırsın masaya. başımın içindeki tilkileri çıkarsın tuzaklarından.

    yabancı bir roman olacaksam, gogol dayım ve orwell yazsın beni. anarşi patlak verecektir.
    bir sabah uyandığımda bedenim olmasın örneğin, gogol'den dinleyelim bunu. burnu kaybolan kovalev gibi koşuşturuşumu anlatsın. orwell da bir elinde kalem, kurallara kafa atışımı döksün kağıda.

    brecht de masada oturup direktif versin, "öyle değil o herif bir kere, o sözü demez, o yemeği yemez kardeşim!" diye. sonra kitap sonundaki aforizmalar için nietzche girsin kapıdan. desin ki "kalkın lan!" gürletsin salonu. (salonda yazılıyorum) "yarım insanlar! zayıfsınız!" desin nietzhce. bıyıkları vantilatörümüz olsun. tam sırada bağırmaya devam edip "üst insan"dan girmek üzereyken konuya, kitap bitiversin, benimle birlikte.
  3. kafka yazsın beni. anlaşılmazlığımı anlatsın, toplumdaki rolümü, sahteliklerden tiksinmemi,cahilden korkmamı,iğrenmemi yazsın. menfaat ilişkilerinden uzak durmamı yazsın. bu yüzden de toplumun genel kabul görmüş sosyo ekonomik alanlarında ki başarısızlıklarımı alt metin olarak araya serpsin.
  4. yaşasaydı sadık hidayet yazardı. bunun için de kendisinden özür dilemem gerekirdi herhalde. "sayın sadık hidayet, sizden bu sıkıcı hayatımı yazmanızı istiyorum. benim hayatımdan iyi bir kitap çıkaracağınızdan eminim. sıkıcı bir kitap olmasından çekindiğinizi düşünüyorum. evet, bu konuda size yalan söyleyemem. bunun için de sizden çok özür dilerim."
  5. oğuz atay. mütemadiyen içinde bulunduğum karmaşık, umutsuz ruh halini ve obsesyonumu en iyi o anlatırdı bence. hem belki o zaman biraz okunmaya değer olurdu.