• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.58)
hayvanlardan tanrılara sapiens-insan türünün kısa bir tarihi - yuval noah harari
- homo sapiens neden ekolojik bir seri katile dönüştü?- para neden herkesin güvendiği tek şey?- kadınlar üstün sosyal becerilere sahipken, neden çoğu toplum erkek egemen?- güç elde etmekte böylesine yetenekli olan insanlar neden bu gücü mutluluğa dönüştürmekte başarısızlar?- geleceğin dini bilim mi?- insanların miadı çoktan doldu mu?100 bin yıl önce yeryüzü'nde en az altı farklı insan türü vardı. günümüzdeyse sadece homo sapiens var. diğerlerinin başına ne geldi ve bize ne olacak?çoğu çalışma insanlığın serüvenini ya tarihi ya da biyolojik bir yaklaşımla ele alır, ancak harari 70 bin yıl önce gerçekleşen bilişsel devrim'le başlattığı bu kitabında gelenekleri yerle bir ediyor. insanların küresel ekosistemde oynadıkları rolden imparatorlukların yükselişine ve modern dünyaya kadar pek çok konuyu irdeleyen sapiens, tarihle bilimi bir araya getirerek kabul görmüş anlatıları yeniden ele alıyor.harari ayrıca geleceğe bakmaya da zorluyor okuru. yakın zamanda insanlar, dört milyar yıldır yaşama hükmeden doğal seçilim yasalarını esnetmeye başladılar. artık sadece dünyayı değil, kendimizi ve diğer canlıları tasarlama becerisi de kazandık. peki bu bizi nereye götürüyor, bizi neye dönüştürebilir?(tanıtım bülteninden) (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)


  1. benzeri kitaplardan çok daha akıcı bir dili olan ve oldukça açıklayıcı bir kitap. insanların hayvanlara ve yine insanlara yaptıkları evcilleştirme, köleleştirme ve yok etme hikayeleri insanlıktan nefret etmenize neden olabilir. bende öyle oldu şahsen..
    okuduğunuza pişman olmazsınız kesinlikle tavsiye ediyorum.
  2. akıcı bir dile sahip, çok geniş bir çerçeveden bilgi veren bir kitap.keşke arka sayfalara kaynakça kısmı eklenseymiş daha hoş olurmuş.bu kitabı tanıdığım herkese okutmak gibi bir görev edindim kendime en azından insanlara bir düşünce temeli oluşturacaktır bu ülkedeki insanların buna ihtiyacı var biraz düşünmeye merak etmeye ihtiyaçları var.
  3. okuduğum en iyi kitaplardan biri. gerçekten ufuk açıcı, cok basarili tespitler iceriyor. yazarini surekli takip ediyorum yeni birseyler yazsa da alsam diye.
  4. kitabın tek başarılı yönü yazım dili. tek bir fikirle kitap yazılmış. nedense bana recep tayyip erdoğan'ı hatırlatmış kitap. ilk başta kimsenin itiraz edemeyeceği doğru şeyleri yüksek sesle tekrar tekrar söyle sonra hafif çarpıtmak istediğin konuları aynı tonla gaza gelmiş kitleye alkışlat en son bildiğin saçmalıkları oku. kitle gaza geldiyse her yazdığına inanacaktır.

    !---- spoiler ----!

    adam evrim yok diyor inceden rıza baba

    !---- spoiler ----!

    edit: moderatörler okuyorsa aynı kitap hakkında iki başlık var. birleştiriverin.
  5. yeni başladığım fakat okumayı dört gözle beklediğim, insanlık tarihini evrimsel açıdan basit bir dille ele alan bir kitap.
    okumakta el altında bulundurmakta fayda var.
  6. batı medeniyetinin gezegenimize neden hükmettiğini güzel bir tespitle anlatan kitap;

    !---- spoiler ----!

    avrupa emperyalizmi, dünyadaki diğer emperyal projelerden tamamen farklıydı. daha önceki imparatorluklar dünyayı zaten anladıklarını düşünüyorlar ve fetihleri sadece kendi dünya görüşlerini yaymak için gerçekleştiriyorlardı. örneğin araplar mısır'ı, ispanya'yı ve hindistan'ı bilmedikleri bir şey bulmak için fethetmediler. romalılar, moğollar ve aztekler yeni toprakları güç ve zenginlik için büyük bir hırsla fethettiler, ama bilgi için değil. buna karşın, avrupalı emperyalistler yeni topraklar yanında yeni bilgiler edinmek amacını da güderek uzak topraklara yelken açtılar.

    zaman geçtikçe bilginin fethiyle toprağın fethi birbirine daha da sıkı bağlandı. 18. ve 19. yüzyıllarda avrupa'dan yola çıkan neredeyse her önemli askeri seferde, bilim insanları da mevcuttu. napolyon 1798'de mısır'ı işgal ettiğinde yanında götürdüğü 165 bilim insanı, buldukları diğer şeylere ek olarak ejiptoloji (mısırbilim) olarak bilinen yepyeni bir disiplin kurdular ve din, dilbilim ve botaniğe önemli katkılarda bulundular.

    müslümanlar hindistan'ı fethettiğinde yanlarında hint tarihini sistematik olarak inceleyecek arkeologlar, hint kültürünü inceleyecek antropologlar, hint topraklarını inceleyecek jeologlar ve hint faunasını inceleyecek zoologlar getirmemişlerdi. ingilizler ise hindistan'ı fethettiklerinde bunların hepsini yanlarında getirdiler. 10 nisan 1802'de büyük hindistan incelemesi başlatıldı ve tam 60 yıl sürdü. on binlerce yerli çalışanın, akademisyenin ve rehberin de katkısıyla ingilizler, titiz bir çalışmayla tüm hindistan'ın haritasını çıkardı, sınırları belirledi, mesafeleri ölçtü; hatta everest'in ve diğer himalaya zirvelerinin yükseklikleri ilk kez tam olarak ölçüldü. ingilizler, hint eyaletlerinin askeri kaynaklarını, altın madenlerini incelediler, ama aynı zamanda nadir bulunan hint örümcekleri hakkında bilgiler topladılar, renkli kelebekleri katalogladılar, yok olmuş hint dillerinin kökenlerini araştırdılar ve unutulup gitmiş yıkıntılarda kazılar yaptılar.

    1830'larda, şah'ın ordusunu avrupa tarzında eğitmesi için iran'a henry rawlinson adında bir ingiliz yüzbaşı gönderildi. boş zamanlarını iran'ı dolaşarak geçiren rawlinson'ı, bir gün zagros dağları'nda bir uçuruma götüren yerel rehberler, devasa behistun yazıtlarını gösterdiler. 15 metre yüksekliğinde ve 25 metre genişliğindeki bu yazıt, mö 500 civarında kral i. darius'un emriyle kazınmıştı. çivi yazısıyla üç dilde yazılmıştı: eski farsça, elamice ve babilce. yerel halk yazıttan haberdardı, ancak yazıları kimse okuyamıyordu. rawlinson eğer bu yazıyı çözebilirse, kendisinin ve diğer araştırmacıların o sıralar ortadoğu'nun her yerinde keşfedilen pek çok metni çözebileceğine ve bunun da eski ve unutulmuş dünyalara kapı aralayacağına inandı.
    bu yazıları deşifre etmenin ilk adımı, avrupa'ya metinlerin kopyalarının gönderilebilmesiydi. rawlinson bunu yapabilmek için ölüme meydan okuyarak, yerel halkın da yardımıyla, dik bir uçurumdaki tuhaf harfleri kopyalamaya girişti. aralarında özellikle uçurumun en ulaşılmaz yerlerine tırmanmayı başaran bir kürt çocuğu da vardı. 1847'de proje sona erdiğinde tam ve doğru bir kopya avrupa'ya gönderildi.
    rawlinson elde ettiği şeyle yetinmedi. bir subay olarak takip etmesi gereken siyasi ve askeri işlere rağmen, bulduğu her boş vakti bu yazının gizemini çözmeye ayırdı. yöntem üstüne yöntem denedi ve nihayet yazının eski farsça olan bölümlerini deşifre etmeyi başardı. aslında bu en kolayıydı, çünkü eski farsça modern farsça'dan pek de farklı değildi ve rawlinson da farsça biliyordu. eski farsça bölümleri çözmekse, elamice ve babilce yazılanları çözmek için gereken anahtarı sağlamış oldu. bu şekilde kapıyı aralayınca, metinden çıkan eski ama canlı sesler ortalığa yayıldı: sümer pazarlarının uğultusu, asur krallarının buyrukları, babilli bürokratların tartışmaları... rawlinson gibi avrupalı emperyalistlerin uğraşları olmasaydı, bugün eski ortadoğu imparatorlukları hakkında bu kadar bilgi sahibi olamayacaktık.

    !---- spoiler ----!

    insanlığın gelişim evreleri, gezegene etkisi, geleceğimiz, davranış ve yaşam biçimimiz son derece bilimsel argümanlarla desteklenerek akıcı bir dille anlatılmış.

    mutlaka okuyun, okutun.
  7. dili türdaşı kitaplara göre oldukça sade. herkesin okuması gereken gayet anlaşılabilir ve ufuk açıcı bir kitap.
  8. " içinde bulundugumuz hapishanin duvarlarini yikip kacmaya calisirken aslinda daha buyuk bir hapishanenin bahcesine dogru kosuyoruz "

    kitabin en guzel taraflarindan biri de karmasik konulari olabildigince basit ve anlasilir bir sekilde aktarabilmesidir. yukaridaki cumlede bunun guzel orndklerinden bir tanesi.
  9. ilk önce gereksiz bir kaç bilgiyle başlayalım; amazon.com da 12 bine yakın yorum almış bu kitap ve en çok yorumlanan kitaplardan biri, ki bu sıralamada daha çok okunan türlerin ve daha eski kitapların arasında oldukça büyük bir başarı olarak göze çarpıyor. diğer taraftan çok yorumlanan kitaplar arasında en az olumsuz eleştiri alan kitaplardan biri.(ben baktığımda 159 olumsuz eleştiri vardı)

    kitabın çevirmenini ertuğrul genç'in örnekleri yerel unsurlarla zenginleştirmesi çok yerinde ve çok başarılı olmuş.

    kitapla ilgili bitirdikten sonra enfes tadının yanında aklımda kalan iki şey oldu; birincisi insanoğlunun geleceği ile ilgili olarak " neyi istemek istiyor?" insanoğlu sorusu. ikincisi ise insanın avcı toplayıcı olduğu dönemde sonraki dönemlere nazaran daha mutlu olduğu yönündeki çıakrımı. bu konuyla ilgili olarak insan gelişiminde "merak etmenin" ve bunun sonucunda merak ettiği şeyleri öğrenmesiyle yaşanan hazzı es geçmese bile çok önemsemediği izlenimi oluştu bende. okuyan sözlükçülerin bu konuda ne düşündüğünü de merak ediyorum aslında.

    neyse çok uzatmayalım bu entryi okuyacağınıza kendinize bir iyilik yapıp okumadıysanız hemen bu kitabı alın okuyun.
    jan