1. köfte yemek etik mi değil mi? sorusuyla eşdeğer bulduğum soru. bir tarafta sesi soluğu çıkmayan kuzuyu şişe takılıp çevirirken bunu çok doğal bulan insanlar varken diğer tarafta kedinin kısırlaştırılmasını dert edinen insanlar var.
  2. güzel duyar kasılmış yalnız .

    o zaman sevgili dostlar , baştan başlayalım. bu hayvancıklar yüzyıllar önce vahşi idi . kendi doğalarında kendi seleksiyonlarıyla yaşayıp giderlerdi . sonra insanoğlu onları aldı çaprazladı , ehlileştirdi ve bu canlılar süreç içerisinde insanlarla yaşamaya başladı . hangi hayvanlar ? kedi,köpek,inek,koyun,at vs . itirazın varsa buradan başlamak lazım . kuzuyu köfte , danayı sucuk yapınca sorun yok. zavallı tavuğun evladını sahanda kızan tereyağına kırınca harika . kısırlaştırma büyük alçaklık (!) çok duyarlanan herkes tam süper vegan ise saygı duyarım .

    doğal ortamı vsvsvs . masalla masalla ... doğal ortam mı kalmış ? siz hiç doğada yaşayan köpek , kedi gördünüz mü ? ormanda köpekle karşılaştınız mı ? onların doğal ortamı yüzyıllar önce insanın yanı haline getirilmiş . yanlışı orada aramak lazım. bir yerleşim yerinin sokakları doğal ortam değildir. dolayısıyla önce beton kutucuklar , paracıklar , arabacıklar gibi sevdalarımızı gözden geçirmemiz lazım.vahşi kapitalizmi sorgulamamız lazım. sorunun sebebini es geçip sonuçlarından biri ile hallenmek boşa kürek çekmek olur.

    özetle azıcık gerçekçi olmak lazım. günümüzde kucağımızda bulduğumuz bir sorun bu . mantıklı bir önerisi olan varsa buyursun . ne yapmak lazım ? bir çözüm sunulabilirse başım üstüne . sokak hayvanlarını çoğaltalım onlar da sokaklarda ya araba altında ya zehirli sosisle öldürülsün yada çöplerde yiyecek arasın dursun , soğukta titresin. o hayvanı ehlileştiren insanken , onu bu yaşama terk etmek adil mi? lütfen önce çözüm önerisi sonra duyar.
  3. evimde 8 aylık bir erkek kedim var. iyi huylu biraz yaramaz olsa da bıktırmayan bildiğimiz genel kedi saçmalıkları yaparak beni güldüren eğlendiren birşey. bende kız arkadaşımla ona iyi bakıyorum aslında her türlü mamasını önüne koyar rahatı için herşeyi yaparız. ama bugünlerde bir sorunla karşı karşıyayız. ergenlik.

    uzun zamandır devam eden kedi-köpek kısırlaştırma olayı hep kafamda soru işaretleri oluşturmuştur. internetten sitelere bakıp uzmanların görüşlerini okuduğumda -uzman dediğim de sitelere yazan veterinerler falan işte- özellikle evde bakılan hayvanlar için bunun gerekli olduğunu kontrolsüz üremeyi ve huysuzluğu azalttığını hayvanın psikolojisi ve sağlığı için kısırlaştırılmasının şart olduğunu söylediklerini gördüm.

    buraya kadar bir sıkıntımız yok gerçekten hayvanın aklı sürekli orasında olmadığında psikolojisi daha iyi ve daha uysal hale gelebilir. lakin biz insanlar olarak bir hayvana bunu yapmaya nasıl karar verebiliyoruz? bu sizce etik midir? bir canlının önemli bir fonksiyonunu elinden alma hakkını nasıl kendimizde görüyoruz? biz bile ülke olarak cinsel içgüdülerimize yenik düşüp bastırılmış duygularımızla sağa sola saldıran gergin bireyler yetiştiriyoruz. üstelik bizim kısırlaştırılmamız gerektiğini söyleyen de yok. ayrıca dünyaya kedilerden daha fazla zarar verdiğimizde kesin.

    aklıma takılan bu soruları düşünürken sizlerinde görüşlerini duymak isterim. hayvan kısırlaştırmak etik midir?
  4. malzemeler

    bir adet arka bahçe
    beyni formatlanmış bir dişi bir erk homo sapiens

    evet yeni bir tarifimle karşınızdayım. bu tarifimizin ismi içine sıçılan doğa
    malzemelerimiz her yerde bulunabilecek malzemeler sokağa çıkıp beyni formatlanmış bir erkek bir dişi sapiens alıp onu evinizin arka bahçesinde kendi başlarına bırakmanız yeterli. aradan binlerce yıl geçtikten sonra nasıl arka bahçenin anasını ağlatacaklar kendi gözlerinizle görebilirsiniz, şayet yaşarsanız.

    ilk başta arka bahçenizin şartlarına uymaya ve hayatta kalmaya çalışacaklardır ardından üreyecekler ve çocuklarını arka bahçedeki elmayla armutla evcil hayvanınız kediyle besleyecekler aradan binlerce yıl geçince ateşi, yazıyı, devleti bulacaklar götlerinden bir medeniyet uyduracaklar ve arka bahçenizin anasını sikmeye başlayacaklar.

    ah aslında bu deney daha önceden yapılmış şimdi farkettim. (bkz: insanlık tarihi)

    şunu demek istiyorum aslında: camus'nun veba'sındaki gibi farelerin sayısı azaldıkça kedilerin de sayısı azalıyor, bu bazen insandan bağımsız şekilde meydana gelirken çoğu zaman insanın başrolde olduğunu görüyoruz. soy tüketmek konusunda öyle bir masterlığımız vardır ki kendi türümüzden canlıları bile yok etmeye kalkışmışızdır. (bkz: kızılderililer) (bkz: atom bombası)
    bu kanser hücrelerinin vücudumuza yayılışı gibi dünya'ya yayılışımız, dünya'nın sonunu getirmektedir.

    yani bu kısırlaştırma olayı yapılmak zorunda fakat bunun da sebebi bizleriz çünkü doğanın doğal işleyişine vurduğumuz ketin bir sonucu olarak doğanın işleyişine beşeri bir dokunma gerçekleştirmek zorunda ve düzeltmeye çalışmalıyız, fakat olay aslında kısır bir döngü nerden düzeltmeye çalışsak diğer yerden patlak verecek bu doğaya karşı doğal olmayan tutumumuz.

    yani en iyisi siktir et etiği metiği güzel kardeşim, biz etiğin de amına koyduk çok afedersin.
  5. aşırı empati sendromu diye bir şey varmış galiba ben ondan muzdaribim. bu dünyada şu an için en zeki varlık biziz diye her şeyin hayatına müdahale ediyoruz.sen o hayvanı sahipleniyorsun ona sokaktakinden çok daha iyi bakabileceğini iddia ediyorsun sonra da normal bir şekilde yaşamasına imkan vermiyorsun. ha aksini düşündüğünde o hayvan sokakta yavrusuna çok mu iyi bakacak belki ölecek ama güdülerine göre yaşıyor ve üremek istiyor.

    bence kısırlaştırmak etik değil. bence hayvanı sadece yemek için öldürmek de etik değil. (bkz: kurban) ama bazen aldığınız kararlarda etik hep ön planda olmuyor.
  6. köyde büyüdüğüm, hayvanlarımızla iç içe olduğumuz zamanlar babamın söylediği bir şey vardı hep; 'o senin hayvanın değil, aile bireyin.'. hayvan konularına bu açıdan yaklaşmışımdır hep. aynı kardeşim gibi, bir durum ona zarar verecekse eğer o durumu engellerim ve artık kendi evimde de hayvan beslediğim için biliyorum kısır olmayan bir apartman hayvanı kısır olandan çok daha rahatsız.

    velakin böyle düşünsem de yine de biraz rahatsız olduğum bir konu, hayvan doğası hakkında karar vermek. hayvanlarda ebeveynlik duygusu üreme amaçlı, 2-3 ay içinde unutuyorlar fakat en azından 1 kere ebeveynlik hissini tatmasına olanak sağlamaya çalışırım.
    nane
  7. hayvanların bir eşya gibi tamamen kişisel zevkler için kısırlaştırılması kesinlikle etik değildir. evde kedi beslemek istiyorum fakat hayvan benim yaşamıma uyum sağlayamıyor o zaman ondan biraz kırpayım da mutlu mesut yaşayalım. benim için durum bundan ibaret. ama bir hayvanın yaşama amacı ne olabilir doğdu, yaşadı ve onun için en önemli şey yaşama amacı olan genlerini sonraki nesle aktarma zamanı geldi. ama senin yaşam tarzında elbette bu bir problem. hayvan çiftleşmek istiyor.
    peki ne yapmalı? tamamen "sahibine" kalmış. daha üstün varlıklar olduğumuz için sahibiz biz.ev hayvanları egolarımızın köleleri olduğu için belli sorumlulukları var bizi mutlu etmeliler ve çok sorun çıkarmamalılar.
    bence bırakın etik olmasını tamamen zalimliktir ve insan doğasına son derece uygundur.
    vagus
  8. günümüz şartlarında etik olduğunu düşünüyorum . kabul ediyorum ki böyle bir karar vermek rahatsız edici . etnoloji ve felsefe temelli tartışılabilir elbette ama reel durum bunu gerektirmekte .
    kısa bir google araması ile yerli ve yabancı kaynakların kısırlaştırmanın hayvanın ömrünü uzattığını, kanser gibi bazı hastalıkları önlediğini gösteriyor.

    evde beslediğimiz örneğin köpek: yılda 2 kere yavrulayabilir. ortalama 5 yavrusu olsa yılda 10 yavru , 10 yılda 100 yavru eder. türkiye şartlarında her yıl 10 yavruya adam gibi bakacak birer aile nasıl bulunur ? bulunmazsa sokaklara atılacak ve en geç 1-2 yıla(şanslılarsa) ölecekler. kendimiz beslesek; çiftliklik kurmak bile karşılamaz bu sayıları . ki ülkemiz şartlarında imkansıza yakın.

    tabi bunlar kendi görüşlerim.tecrübelerim. ki birçok kez sokaktan hayvan sahiplendim ve hala da ölmesine ramak kalmış olarak bulup büyüttüğümüz yavru ile yaşamaktayız. işin ticaret kısmı , insanoğlunun bitmeyen ego denizinin , bence kirli , başka bir perdesi .
  9. elbette hoş birşey değil. fakat ben de kısırlaştırılmış bir dişi kediyi arkadaş edindim kendime ve şiddetle karşı çıkan arkadaşlara sormam gereken birkaç soru var.

    siz hiç çöp konteynırlarının sağında solunda içi dışına çıkmış yavru kedi ölüsü gördünüz mü?
    siz hiç açlıktan, susuzluktan ve kimsesizlikten korku içinde çocuklardan kaçmaya çalışarak hayatta kalmayı deneyen bir yavru kedi gördünüz mü?
    siz hiç yavrusuna yetemediği için onları birer birer kaybeden çaresiz annenin üzüntüsünü görebildiniz mi?
    siz hiç üzerinde sigara defalarca sigara söndürülmüş bir yavruyu kucağınıza alıp içine düştüğü dehşeti hissettiniz mi?

    ne sanıyorsunuz lan siz dünyayı? yaşamak ve üremek için müthiş bir ortam falan mı?

    kimse kusura bakmasın mantıklı bir eylemdir. dışardakilere de elimizden geldiğince yardım edelim, yuva sahibi yapalım.

    edit: mantıklı fakat etik olmadığı söylenmiş. hayvanlarda bu tür eğilimler olmadığı için empati yeteneğimiz bu noktada bir işe yaramaz. ikincisi, etik dediğimiz şey amiyane tabirle toplumun ahlak anlayışı, ahlak felsefesi ise her olay ayrı bir kıstastır. kediyi kısırlaştırmak sadece mantıklı değil ayrıca vicdan sahibi bir bireyin başka bir canlının yaşam kalitesini artırmak ve sonradan olması muhtemel yavruların da cok büyük ihtimalle acı dolu bir yaşama adım atmalarına engel olduğu için etiktir de. doğması muhtemel yavruların yaşam haklarını ellerınden aldıgımızı düşünenler olabilir fakat onlar zaten yoklar.