1. her şey cam

    her şey cam! yolun sonundaki saydam şekil
    suya dönüşür dönüşmez dağılacak
    biz burada oturmuş can sıkıntısı ve
    yalnızlığımızın kaydını tutuyoruz
    cam kalbimize batacak


    parmak ucundan başlayan bir duygu
    nasıl önce el, sonra kol, boyun, beden
    ve en son kalbe uzanırsa,
    (bu uyuşma olmamalı) nasılsa hepimiz
    sevgiden bahseder gibi değil miyiz?


    oysa her şey cam, yalın, duru, bize bakıyor
    biz camları seviyoruz çünkü bize ardını gösteriyor
    sanki diklemesine durmadan akan ve akmayan su,
    elim değer değmez anlıyorum
    içimde bir havuzu keşfetmenin korkusu


    bazı anlar vardır öylece geçip gider
    bir baba oğluna eğilir bir şeyler söyler
    o sevgili an, o biricik an
    yaşarken nasıl da önemsizdir
    bir dokunuş, bir ok gibi döner gelir


    her şey cam! kayıtsız, saydam
    ardındaki yaşamı içine çekiyor...
    dün oturdum geçmiş günleri saydım,
    şimdi bir kadın adımı çağırsa
    bir sır olup yapışsam cama
    silseniz bile beni çıkaramazsınız