1. tanıdığım bir duygu bu. - hiç bir yere ait olamamak- her yerde eğreti, yama gibi durmak. bir süreliğine gibi sanki. sanki biraz sonra geçecekmiş gibi ama geçmiyor, yapıştı artık üzerime. bazen göğe kaldırıp kafamı inanmadığım yerlere niye? bakışı atıyorum. yel gibi çarpıyor insanı bu gerçek. hayattasın ve bunun çaresi yok. ne gidebiliyorsun ne kalabiliyorsun. sürüncemede olmak. böyle 4 kelimeye sığdığına bakma tabi, arasında sıkışıp kalmak var birde.
    bu boşlukta çırpınmak canımı sıkıyor.

    tezer özlü'nun de dediği üzre
    "ölme isteğim yok. yaşama isteğim olmadığı gibi." (bkz: tezer özlü)
  2. bir farkındalık sonucu bilinçli bir tercih sonucu oluşmuşsa, mümkün özgürlükler içinde en güzellerindendir. hiçbir yere ait olmamak, olmamayı tercih etmek; bireyi sahip olunma duygusundan kurtardığı gibi ona toplumlara dışarıdan bakabilme yetisi de kazandırır. farkındalık artar, olay ve durumlara karşı daha geniş bir perspektif kazandırır. her ne kadar mutlak özgürlük bir ütopya da olsa, toplumun ve global değerlerin -eğer mümkünse- olabildiğince dışına çıkıp kendini bulması ve biraz daha özgürleşmesi için önemli bir adımdır.

    fakat şunu da unutmamak gerekir; her ne kadar içine doğduğun, içinde şekillendiğin toplumun değer yargılarından kurtulsan ve bunun dışına çıktığını düşünsen de yine o toplumun sana verdiği bakış açısı ve hayat görüşüyle ilerlediğin bu yolda, bu yargılardan kurtulmak mümkün değildir.

    özetlemek gerekirse; vatanseverlik, milliyetçilik, kendine benzeyeni her durumda savunma, olay ve durumlara tek açıdan yaklaşma gibi insanı kısıtlayan düşünce yapıları ve fikirlerden mümkün mertebe özgürleşmenin yoludur.
  3. ruh göçebeleridir.

    demek istediğim,bir ruh göçebesi kendini hiç bir yere ait hissetmez,kendinden başka.

    sadece kendisini sahiplenir,kendisiyle avunur. içinde bulunduğu dünya onun için bir fanustur,içinde hapsedilmiştir.

    böyle insanlar için ölümden sonrası da yoktur,o yüzden onlara göre bu tutsaklıklarından kurtuldukları an,bir ton hiçsizlik içine düşecekler ve bir hiç olacaklardır.

    kısacası,(bkz: iki ucu boklu değnek)

    hayat böyle insanların yüzüne hiç gülmez.her gittiği yerde,oradan ayrılmadan önce son bir kez arkalarına baktıklarında, çuval çuval acı ve hayal kırıklığı göreceklerdir.

    ağaçlar mı? onların üzerinde şakıyan ebabiller mi?
    rüzgarın eşliğinde raks eden çiçekler mi?

    hayır.
    sadece acı ve hayal kırıklığı.
  4. beni en cok tanimlayan hislerden biridir.

    ailemin yasadigi ve beni buyuttukleri yeri ev diye adlandiriyorum. ama tek sebebi ailemin orada olmasi. liseyi baska sehirde, universiteyi baska sehirde okudum. sonra yurtdisina egitim icin gittim. orda calistim, sonra turkiyeye dondum ve simdi yine bambaska bir ulkede calisiyorum.

    tum bu surec boyunca hep elimde bavulum, hep gecici evlerim oldu. ne zaman tasinacak olsam hemen o bavullara sigiveriyorum. ayrildigim eve bakiyorum ve hicbirsey hissetmiyorum. arkadaslar belki ozleniyor ama onun disinda kendimi ne oraya ne de baska bir yere ait hissediyorum.
  5. ait olamamak her an çekip gidecekmiş bir kendi varlığını götürmek.
  6. sanırım memleketimden tayin sebebiyle giderken o hissi yaşadım sigamadim yeni yere yerlere hep orayı aradım düzen 1 kere bozuldu ya hep geri dönmek istedim ama donsemde eski duygular yerle bir oldu ya yine ait hissedemez insan biliyorum
    belit
  7. genel olarak hissettiğim ayrı da

    siyasi olarak da hissediyorum. kimsenin arkasında durulmuyor, er geç bir yerden ya gizli ya belirgin, ya kasıtlı ya da fark etmeksizin bir sömürü düzenine yarama hali görüyorum.

    sürekli kapalı kapılar ardında 10 sene sonrasını nasıl belleyeceğini hesaplayan iktidar ve bu bellemeyi kendi çıkarına nasıl yontacağını görmeye çalışan muhalifler ile, ilk terslikte "dostunu" satacak olan müttefikleri ve asla karşıda dik durmayan düşmanları sevmiyorum.

    hepsine saygım büyük, o ayrı. güzel oynuyor, oynatıyorlar. takipçilerini büyük bir eğlence ile izliyoruz.
  8. kulağa biraz abes geliyor farkındayım fakat çocukluğumdan beri yakamı bırakmayan his. özgürlük ile yalnızlık terazisinin en rahatsız edici denge noktası. zihinsel açıdan besleyici, varoluşsal açıdan sancılı bir hal... yakın zamanda yaşadığım ülkeyi değiştirip dönmemek üzere başka bir ülkeye yerleşeceğim ve bu hissin geçmesini ümit edeceğim.
  9. kurulu bi düzeni hiçbir zaman olmayan insanların, mesela ben, genel olarak hissettiği şey. zaten kendimi bir yere ait hissetmek gibi bi isteğim olmadı hiç ama böyle başlıklar görünce de düşünüyorum ara sıra. sorun yok bence, insan birden çok yere ait de olabilir veya hiçbir yere ait hisetmeyedebilir. edebiyatı yapılacak kadar derin bi konu değil benim için.
  10. hem hiç bir yere ait olmadığımı hayat her fırsatta gözüme sokuyor, hem de hala bir yerleşik hayat hülyasındayım.

    ne bileyim, evim olsun istiyorum ben ya. küçük olsun. küçük yerleri daha bir seviyorum. kendime ait güzel ahşap bir çalışma masam, yeşil bir masa lambam bir de kitaplığım olsun. pikap almayı nasıl istiyorum senelerdir. bir de daktilo ama bu sanırım biraz fanteziye kaçıyor artık.

    kedi besleyeyim istiyorum bahçede. siyahlı - beyazlı, sarman, tekir kedilerim olsun. yahu işten döndüğümde tanıdık bir koku, hava karşılasın beni. o ev benim gibi koksun. zira ailemin yanına gidiyorum bazen, o ev annem gibi kokuyor senelerdir.

    hiç bir yere ait olmayış yoruyor bir süre sonra sanırım.

    bir buçuk yıl sonra editi: iki oda bir salon bir evim oldu sözlük. lambaderim, kitaplığım. pikap aldım, çeşit çeşit 45'liklerim oldu. kedim oldu iki tane, biri siyah biri sarman.

    ev benim gibi kokuyor girince, salondan yasemin, mutfaktan çorba, bir yerlerden de hafif sigara kokusu geliyor.