1. ne zaman 2. dünya savaşı ile ilgili bir bilgiye ulaşsam işi gücü bırakır kaseyi doldurmaya bakarım.

    2. dünya savaşı belgeselleri uykusuz gecelerimin müsebbibi, okuduğum 2.dünya savaşı kitapları kitap bütçemin %75'i olmuştur. bu vesile ile değerli okurlara 2.dünya savaşı ile ilgili ilginç bilgilerimi saygı ile sunarım.

    1- almanya teknolojik bakımdan savaştığı diğer ülkelere kıyasa bilimsel açıdan kısa zamanda çok hızlı ilerlemiştir. günümüzde bir çok alanda nazilerin uyguladığı gayri insani deneylerin sonuçları tıp ve farklı bilimlerde kullanılmaktadır. (insan vücudu kaç atmosfer basınca dayanabilir, kaç litre benzin içerse ölür, hipotermi vb.)

    2- nazilerin savaşı kaybetmelerinin önemli bir oyuncusu 0 numara makine yağıdır.
    silahlar ve diğer mekanik araçlar için parçalar arasındaki yağ insanlardaki kan gibi işlem yapar eğer yağ yoksa sistem bozulur. bir çok cephede savaşan naziler ince yağ kullanmak yerine gres yağına benzer katı bir yağ çeşidi kullanmışlar. 0 derece ve altında donan katı yağ bir çok silahın ve aracın çalışmasına engel olmuş, özellikle ağır kış şartlarında önemli kayıplar vermişlerdir. rus silahları ise zaten tasarım aşamasında donmaya 0 ve daha ince yağlar ile hazırlandığı için teknolojik ve güçlü nazi silahları karşısında üstünlük kurabilmişlerdir.

    3- nazilerin savaş süresince en büyük sıkıntısı enerji alanında olmuştur. savaş süresince almanya üzerine atılan bombaların sadece %1 santrallere atılmış olsaydı savaş 6 ay içinde bitebilirdi.

    4- 1.dünya savaşında kayıplar %95 asker / %5 sivil ölümü ile kayıt altına alınırken, 2. dünya savaşında bu oran %33 asker %67 sivil olarak gerçekleşmiştir.

    5- danimarka da yaşayan nükleer fizikçi niels bohr son anda nazilerin elinden kaçmayı başarmış ve o dönem paha biçilemez bir ağır suyu (nükleer bomba yapımında kullanılan bir madde) bir bira şisesin de ingiltereye götürmeyi başarmıştı. ne var ki canı pahasına götürdüğü şişenin içerisinde meşhur danimarka birası vardı. çok büyük bir ihtimalle evden acele ile çıkarken yanlış şişeyi almıştı.
    ve yine çok büyük bir ihtimalle ağır su ile dolu bira şişesini bir nazi askeri içti.

    6- savaşın kayıpları arasında londra'ya yapılan gece bombardımanları yüzünden gece karartması neticesinde farklı dönemlerde yapılan trafik kazalarında ölen 40 kişide vardır.

    7- leningrad'a düşen ilk bomba bir hayvanat bahçesindeki fili öldürmüştür.

    8- rusya'da 1923 yılında doğan erkeklerin %80 ölmüş ve 1920'lerde doğan kadınlar eş bulamaz hale gelmişti. rus hükümeti evli olsun olmasın bu grupdaki tüm kadınların hamile kalmasına yarımcı olunması için emir vermiştir.

    9- amerikan kara kuvvetlerinin deniz kuvvetlerinden daha fazla gemisi vardır.

    10- savaş esnasında artistlik yaparken ölen bir çok pilot vardır, o dönemin uçaklarında kabin basıncı olmadığı için 20.000 ft'e çıkmak %80 ölüm demekti.

    11-ren nehrine ilk ulaşan askeri birliğin ilk işi nehre işemek olmuştur. ( general patton'un nehire işerken fotoğrafları vardır.)

    12- ingiliz mühendis robert watson radyo dalgaları ile düşman uçaklarını düşürecek bir silah üzerinde çalışırken tesadüfen radarı icat etti.

    13- nazilerin efsane denizaltısı u-bot mürettabatının sadece %20 si geri dönebildi.

    14- 1940-1945 yıllarında amerikanın savunma bütcesi 2 milyar dolardan 60 milyar dolara yükseltilmişti.

    15- adidas ve puma nazi almanyasında kurulmuştur. hugo boss ise nazi modasını yaymak için kurulmuştu.

    16- halkın arabası yani volswagen hitlerin emri ile kuruldu.

    17- av kısıtlaması ve avlanma yasağının öncüsü hitlerdir.

    18- savaşta ölen ilk amerikan askeri 1940'a ruslar tarafından finlandiya'da öldürülmüştür.

    19- savaşta ölen en yüksek rütbeli amerikan askeri ise korgeneral lesley mcnair di. kendisi amerikan hava kuvvetleri tarafından öldürülmüştür.

    20- nazi almanyasının savaş ilan ettiği tek ülke amerikadır.

    bonus

    kahinden büyük üzüntü ile çıkan bir yahudi milyonlarca insanın ölümünden sorumlu olduğunu öğrenince intihar etmek için tren raylarında treni beklemeye başlar. tam tren gelecek ken küçük bir çocuğun rayların üstünde oynadığını fark eder ve koşarak tren çarpmadan önce çocuğu kurtarır.

    - çocuk ne yapıyorsun burada nerede ise ölecektin.! adın ne senin ?

    - hitley, adolf hitley

    insanlık tarihinin bir daha asla savaş görmemesi ümidi ile...
  2. postmodernizm eleştirileri için fazlaca materyal üretmiş savaş. şöyle ki: modernitenin temel savları aklı kullanmanın insan için yaşamı daha güzel ve müreffeh kılacağı fikri üzerine inşa edilmiştir. fakat önce birinci dünya savaşı ardından gelen ikinci dünya savaşı ile birlikte bilimde, teknikte ilerlemenin ve 'batı bilimi' kavramının insanları mutlu etmek bir yana atom bombasını doğuran vahşetin çıkış kaynağı olduğu savı ileri sürülmüştür.

    konuyla ilgili çok fazla alt başlıktan bahsedilebilir -ki zaten sadece yukarıdaki birkaç satır konunun özünü saptırır. ilk fırsatta gerekli başlıklara elimden geldiğince katkıda bulunacağım. neyse efendim, özellikle frankfurt okulu ve herbert marcuse-theodor adorno ikilisinin araçsal akıl eleştirisi bu konuda bilgi edinmek isteyenler için eşsiz bir kaynaktır.

    aydınlanma ve daha genel anlamıyla modernitenin en önemli vaatlerinden birisi mitleri terkedip, açılan boşluğu akıl vasıtasıyla doldurmak böylece insan türünün ilerlemesini sağlamaktı. fakat adorno ve marcuse mitleri yıkma vaadiyle gelen modernitenin(tam olmasa da bir bakıma aydınlanma düşüncesi zira modernitenin geçmişi biraz daha eski) mitleri yıktığı ama yıktığı o mitlerin yerine aklı yerleştirdiği yönündedir.

    frankfurt okulu düşünürleri aklın konumunu eleştirirken temel çıkış noktaları aklın sınıflı toplum yapısını engelleyemediği aksine ona hizmet ettiği şeklindedir. ayrıca bir kültür endüstrisi kavramı ortaya atılır ki o başlı başına bir inceleme konusudur. aklın araçsallaşması doğanın sadece insan çıkarı etrafında şekillendirilmesine yol açıyor ki bu da düzenin tamamen kazanma ve tahakküm altına alma fikri etrafında oluşmasına sebep oluyor. sanayileşme, sömürgeleştirme ve apokaliptik savaşlar bu ele alındığında arka plan biraz daha netleşiyor. zira aklı ve batı bilimini referans alan medeniyetler bu araçlar vasıtasıyla 'diğer' medeniyetler üzerinde bir tahakküm kuruyor, bu tahakküm hem farklı medeniyetleri hem de aynı toplum içerisinde farklı sınıfları köleleştiriyor. kısaca akıl ve onun biricik yavruları bilim, teknik insanları köleleştirmekten başka bir işe yaramıyor.

    paul feyerabend gibi bilim felsefecileri batı biliminin hem destrüktif yönünü hem de kendini tek doğru referans gibi göstermesini eleştirir yıkarıdaki ve benzeri sebeplerden ötürü. bunun sonucunda ise batı biliminin tek referans kabul edilmemesi gerektiğini ve toplumların işine yarayan her ne olursa(büyü, dua, taşlar, bitkiler) onun en az batı bilimi kadar geçerli sayılması gerektiği düşüncesini ortaya atar ki kişisel fikrim bu mantığın da sakat olduğu olduğu yönünde.

    sonuç olarak: d-day'den, hitler'den, churchill'den bahsetmeyen hatta alakasız görünen bir takım bilgiler verdim. fakat derdim daha çok bu savaşa giden yolda arka planda yapılan felsefi tartışmalardan ve kültür ortamından bahsetmekti. bu vesileyle kabaca günümüzdeki bilim, siyaset, toplum teorilerinin hangi koşullarda şekillendiğinin anlaşılmasına yönelik bir takım temel bilgiler verdiğimi umuyorum.
  3. basit bir yahudi meselesine (basitlikten kastım "sevmiyoruz öldürelim" basitliği) indirgenemeyecek kadar kompleks dinamiklerin sebep olduğu savaş. hollywood sağ olsun filmlerde gördüğümüz tek şey ağzından fireball çıkartabilen bir hitler ve bütün dünyayı sırf yahudileri öldürmek için işgal edecek bir ülke.

    bir laf vardır einstein'a atfedilen, bir şeyi basitçe anlatamıyorsan anlamamışsın demektir. tarih konusunda kendime güvenmeme rağmen, bu kadar karmaşık bir geçmişi anlatabilecek yetkinlikte olduğumu düşünmüyorum. bu yüzden madde madde, bizim sevdiğimiz şekilde, "hap şekilde bilgiler" formatında yazıyorum.

    -almanya'da hali hazırda 20.yy'ın başından beri yükselen bir yahudi düşmanlığı vardı. hitler (ve milyonlarca alman genci) daha o dönemden bu fikirlere maruz kalmıştı.
    -versay'da, özellikle almanya-avusturya arasındaki ilişkileri kısıtlayan maddeler savaşın sinyalini ta yıllar önceden vermiştir. öyle ki bir fransız general antlaşma imzalandıktan sonra ekibindekilere dönüp "az önce ikinci dünya savaşını başlattınız." demiştir.
    -aynı durumda türkiye de vardı, ancak bütün dünya türkiye'nin üzerine çullanmadığı için ve türkiye almanya kadar potansiyel vaat eden bir ülke olmadığı için, bu tip taraklarda bezimiz yoktu. öyle ki almanya antlaşmayı imzaladıktan birkaç sene sonra traktör şasisi kullanarak tank üretmiş, birkaç sene sonra da "hadi canım antlaşma falan filan yok dağılın evinize" demiştir. biz de o sırada içerideki isyanlar yüzünden dışarıya karşı süt dökmüş kediye dönmüş bir durumdaydık -mecburen-.
    -hitler o koltuğa sağa sola "yahudilere ölüm, bizi onlar bu hale getirdi!" diye bağırarak gelmedi. almanya'nın o dönemki ekonomik vaziyetini değerlendirirseniz, üzerine bir de büyük buhranı eklerseniz, almanların asıl derdinin milliyetçilik olmadığını anlarsınız. öyle ki insanlar evine duvar kağıdı almak yerine maaşlarıyla duvarı kaplamışlardır, oynasınlar diye balyayla parayı çocuklarına vermişlerdir; enflasyonun paralarına kaybettirdiği değer yüzünden. ki buna enflasyon değil, hiperenflasyon denmektedir. bir haftada mark'ın onda biri değerine düştüğü, diğer para birimlerinin üstel bir şekilde arttığını hatırlatmakta fayda var.
    -bir ülkenin savaş kazanabilmek için temelde üç şeye ihtiyacı vardır, tarihsel süreçte de bu sıraya göre önem arz etmiştir. sayıca üstünlük, eğitim, ve teknoloji. son ikisinde almanya'nın rakiplerinden geri kalmasını bırakın, belirgin bir şekilde üstün olduğu alanlar vardı. ancak karşınıza geçmiş yüzyılın en büyük imparatorluğunu, onun yancısını, topraklarında dıştaki düşmanlarıyla doğru düzgün bir savaş vermemiş güçlü bir ülkeyi, üstüne üstelik yüzyıllardır gücüne güç katarak gelen bir sovyetleri karşınıza alırsanız, maalesef sizi teknoloji bile kurtaramaz. stalingrad'a bir günde nehir vasıtasıyla 80 bin askerin takviye edildiği olmuştur; o çetin kış şartlarında, o kadar geniş alana yayılmış lojistik ağınızla, siz ne kadar takviye gönderebilirsiniz ki?
    -sonucunda abd ve sovyetler iki süper güç olmamıştır. sovyetler, rusya, çarlık rusyası, artık ne derseniz deyin; her yüzyılda zaten süper güçtü. rus ordusu vs fransız ordusu, rus ordusu vs ingiliz ordusu, rus ordusu vs alman ordusu, ve günümüzde de rus ordusu vs amerikan ordusu kıyası yapılmaktadır. her yüzyılda, ruslar zaten egemenliğini bütün dünyaya hissettiren bir devletti. abd ise sanayisini çok doğru zamanda geliştirmekle bu başarıyı elde etmiştir. ii. dünya savaşı'nın endüstriyel açıdan en büyük önemi, sivil üretimin çok hızlı ve kolay bir şekilde askeri üretime kaydırılabilmiş olmasıdır. peki ne demek bu? şu demek, şu anda bu ülkede fabrikada çalışan 100 bin kişi varsa, 800 fabrika varsa, 60-70 bin kişiyi ve 500 fabrikayı çok hızlı bir şekilde askeri teçhizat üretebilecek duruma getirebildi. günümüzde aynı potansiyel çin'de görülüyor, ancak bunu günümüzde yapmanın mümkünatı yoktur. iki dönemi kıyaslamak ve amerika'nın -ve diğer bütün ülkelerin- bu kadar kolay bir şekilde kaydırabildiğini anlamak adına bir örnek vermek istiyorum. örnek tamamen farazidir, hiçbir gerçeklik payı taşımamaktadır. sadece dimağlarda fikir oluşması açısından anlatıyorum. sizin 1940lı yıllarda bir koltuk fabrikanız var, sekreter koltuğu çalışma sandalyesi tarzı şeyler üretiyorsunuz. savaş anında devlet size gelip b-17 için koltuk üret derse, üretebilirsiniz. en azından birkaç modifikasyon ve uğraşla üretmeye başlayabilirsiniz. ancak günümüzde -örneğin- adore mobilya, bir f-35 koltuğu üretemez. sivil sanayi bir mig-29, bir mig-35 üretemez. teknoloji artık kesin çizgilerle kategorilerini belirledi. nasıl ki eskiden evimizdeki en teknolojik aletlerden birisi olan radyoyu hem hazır alabiliyorduk, hem de evde yapabiliyorduk; burada da tamamen aynı mantık geçerli. kaçınız evinizde bir ekran kartı yapabilirsiniz?

    gece gece başlığı görüp birkaç satır yazmak isteyince oldukça dağılıyor konu, amacım spesifik bir konu hakkında kesin ve zor bulabileceğiniz bilgiler vermek yerine mümkün olduğunca çok konuda kafanızda bir sinyal çakmasını sağlayıp sizi araştırmaya yöneltecek bilgileri toparlamak oldu. elim değdikçe genişletmeye çalışacağımdan şüphem yok.
  4. insanlık tarihinin şu ana kadar görmüş olduğu, küresel çapta yapılmış olan ikinci savaş.
    bir önceki için (bkz: birinci dünya savaşı)

    birçok insan savaşın başlangıcını 1939, nazi almanya'sının polonya'yı ilhakı olarak bilir/kabul eder. oysa ki savaşın başlangıcı usta tarihçilerin çözümlemelerinde de görülebileceği gibi 28 haziran 1919'da imzalanan versailles "barış" antlaşması'dır. itilaf grubu: amerika birleşik devletleri, birleşik krallık, fransa, italya krallığı ve japonya imparatorluğu; avrupa ve dünya için tehdit olarak gördükleri almanları kontrol altında tutmak hatta almanya'nın belini doğrultamaması için her şeyi yapmışlardır bu antlaşmada. ekonomik olarak, askeri olarak, politik olarak kısaca her açıdan sevr'den 8 kat daha ağır olan bir versailles antlaşması nihayetinde kalıcı barışı sağlayamamış, almanların adolf hitler önderliğinde büyük bir reaksiyon göstermesine sebebiyet vermiştir. 2.dünya savaşı'nın bana göre de başlangıç tarihi bu yüzden 28 haziran 1919'dur, reaksiyona neden olacak olan versailles'ın imzalandığı gün.

    peki savaş bir anda mı patlak verdi? hayır, savaş adeta geliyorum diyordu. birinci dünya savaşı sonucunda imzalanan anlaşmalar kalıcı bir barışı hakim kılamamış, hakim güçler tarafından suni sınırlar çizilmiş, itilaf grubunun çıkarlarını esas alan bir sonuçla nihayete ermişti birinci dünya savaşı. kaybeden devletler başta almanya olmak üzere çok ağır ekonomik şartlar altında bırakılmış ve ikinci dünya savaşı'na neden olacak reaksiyon kaçınılmaz olmuştur.

    1930'lu yıllarda italya'da benito mussolini önderliğinde gelişen faşist ideoloji, almanya'da ise hitler önderliğinde gelişen nasyonal sosyalizm ve birinci dünya savaşı'ndan hak ettiği sonuçlarla ayrılmadığına inanan diğer ülkelerin revizyonist politikaları nedeniyle dünya karmaşık bir dönemden geçerken bu yarayı kaşıyan birçok olay yaşanmıştır ancak savaşın geliyorum dediği ayak seslerinin iyice duyulmaya başlandığı tarih italya'nın habeşistan'ı işgal ettiği 1935'tir. akdeniz'de ve doğu avrupa'da yayılmacı politika izleyen bir italya, coğrafyasını ve ingiltere'yi rahatsız ediyordu. öte yandan özellikle ağır silah/tank ve tabi her alandaki endüstriyelleşme adına inanılmaz adımlar atan ve mühendislik alanında günümüz teknolojisine bile parmak ısırtacak derecede çalışmalar ve ırkçı ideolojisiyle nazi almanyası avrupa'yı hatta tüm dünyayı tehdit etmekte idi.

    işte bu şartlar altında 1 eylül 1939'da almanya'nın polonya'yı işgal etmesiyle kılıçlar çekildi, taraflar belirginleşti, başka bir deyişle saflar sıklaştı ve insanlık, fiilen 15 ağustos 1945'e kadar sürecek olan, tarihinin en kanlı en vahşet dolu, en korkunç savaşlarından birine şahit oldu. savaş, müttefikler ve mihverler arasındaki bloklaşmada tüm dünyaya yayıldı ve resmi rakamlara göre iki taraf 49 milyonu sivil olmak üzere toplamda 73 milyon insan kaybetti. savaşın öne çıkan ülkeleri ise müttefiklerden birleşik krallık, sscb, amerika ve fransa'dır. müttefik grubun en önemli komutanları ise yine bu ülkelerin yöneticileri olan winston churchill, josef stalin, franklin d. roosevelt 'dir. savaşın diğer tarafı, mihverlerin önderliğini ise nazi almanyası, japon imparatorluğu ve italya krallığı'ndan oluşan sacayağı oluşturmakta idi. bu grupta ise en önemli komutan tabi ki de tüm dünyaca tanınan adolf hitler idi.

    bu arada, ilgili entryde cephe savaşları ile ilgili bilgi verilmeyecektir. sadece savaşın politik gelişimi, arkasındaki nedenler ve nihayeti irdelenecektir.

    savaş cephelerle kalmadı cephe arkasını da çok şiddetli bir şekilde vurdu. birçok şehir, tarafsız bölgeler, savaş dışı olması gereken bölgeler istila edildi; sivil insanlar katledildi ve dünya tarihi ne yazık ki o günlerden geriye sadece adolf hitler'in yapmış olduğu soykırımı yazıp diğerlerini geçiştirmekle yetindi. ingiltere'nin dresden'de yaptıkları, stalin'in orta asya'da yaptıkları, amerika'nın japonya'ya atom bombaları atması ve japonların birim 731'de çinli esirlere yaptıkları insanlık dışı deneyler... bunların hepsi üzerine tartışılması ve nihayete bağlanması gereken konularken, bunların hepsi birer insanlık suçuyken dünya kamuoyunda bir algı yaratıldı ki hitler zalim, diğer taraf ise dünyanın kurtarıcısı idi.

    evet, adolf hitler bir caniydi, çok zeki ve cani bir adamdı. bu zekasını almanya'sını, alman ırkını dünyaya hakim kılmak için her şeyi yapacak şekilde kullandı, ancak churchill, roosevelt, stalin ya da diğerlerinin de ondan kalır yanları yoktu. aralarındaki tek fark hitler'in savaşı kaybetmesiydi. bu da bize bir kez daha gösteriyor ki tarihi kazananlar yazıyor.

    savaş, 1945 yılında müttefiklerin mihverlere karşı kesin zaferiyle sonuçlandıktan sonra dünyanın sosyal ve politik düzenini sağlamak için çalışmalara başlandı. birleşmiş milletler kuruldu. savaş sonucunda dünya büyük bir yıkıma uğramıştı. birçok ülkede rejimler değişti, ideolojiler yıkıldı. nato ve doğu bloğu ittifakları kuruldu ki bu da dünyayı iki kutuplu bir hale büründürdü ve amerika ile sscb arasında soğuk savaş dönemi başladı.

    1940'lı yılların teknolojisiyle, insanlarının hırsıyla böyle büyük yıkımlara neden olan ikinci dünya savaşı'nı görüp de günümüzle mukayese edersek, albert einstein'ın "üçüncü dünya savaşı hangi silahlarla yapılır bilmiyorum ama 4.sü taş ve sopalarla yapılacaktır" savına katılmamak elde değil.
  5. hakkinda uzunca bir belgeselin yapildigi savas. adim adim savasin cikis sebepleri ve yasanan olaylari anlatmakta. vakti olanlar icin tavsiye ederim.

    Kiyamet - 2. Dunya Savasi

    edit: belgesel turkce sesledirilmistir.
  6. insanlık tarihinin en kanlı savaşıdır. 1939-1945 arası süren savaş süresi boyunca 80 milyona yakın asker ve sivilin öldüğü tahmin ediliyor.

    bugün bu savaşın başlangıcının yıldönümü.
  7. hatırladığım kadarı ile almanların kullandığı tiger tanklarının zırh kalınlığı 10 cm t34 tanklarının zırh kalınlığı ise 5 santimdir fakat rus tanklarının ön zırhlarındaki 30 derecelik eğim(5/sin30=10) aradaki bu zırh farkını kapatmış ruslara ise manevra kabiliyeti olarak geri dönmüştür tabi tigerların ateş üstünlüğü tartışılamaz dünyanın en büyük tank muharebesi de bu savaşta olmuştur(bkz: kursk muharebesi)
  8. 'Tarihi kazananlar yazar' sözünü doğrulayan savaş.

    Bu savaşta en az Hitler kadar vahşete imza atmış olan Stalin'in, ingilizlerin, amerikanların neredeyse 'cici çocuk' olarak gösterilmeye çalışılmasının nedeni budur. savaşı eğer naziler kazansaydı tarih bugün Hitler yerine diğerlerini öcü olarak yazacaktı.

    Bu savaşla ilgili yapılan algı çalışmalarının sonuçlarına dair bir örnek:
    https://twitter.com/BVRAY/status/706783599798951937