• youreads puanı (10.00)


  1. ikinci albüm demolarından kalan ve sakin'i, onur özdemir'i özledikçe dinlediğim harika şarkı.


    "söylenmemiş bütün güzel sözleri al, hepsinin içinde hadi kendini bul"
  2. anımsanan güzel zamanlarla,halihazırda yaşanan zor zamanların arasındaki teğet doğrusu olan şarkı.
  3. "benden kaçmana gerek yok,
    değmemiş nazarım hiç
    körüm hem doğuştan."

    benden kaçmalarına gerek var. öyle gerek var ki hem. bütün erkeklerin benden kaçmasına gerek var. ben ne kadar körüm desem de, değmemiş nazarım hiç desem de. değiyor her şeyim her halim her sözüm. ne kadar uzaktan baksam da, ne kadar uzaktan sevsem de, acaba hastayım diye mi, her şey berbat oluyor.

    "söylenmemiş güzel sözleri al,
    hepsinin içinde hadi kendini bul.
    bir karmaşa
    hep yara bere, sonrası uzak değil oysa."

    hep yara bere, hep her şey eninde sonunda sessiz. sonrası keşke hemen gelse. bilmem en temizinden olsa, kıyamet kopsa örneğin, temiz temiz gitsek, bu dünya ne kadar yorucu ne kadar üzücü. ne kadar yorucu. bir gözümü sileyim... sildim.

    "geçen zaman merhem olur mu?
    ilk günün yarası saklı hep şuracığımda.
    "

    geçen zaman merhem olmuyor hiçbir şeye. ben onları unutsam, ben duygular beslemesem kimseye, başka şeyler için üzülüyorum bu sefer. başka yaralar biriktiriyorum. yere düşen yaprağın yasını tutuyorum mesela. onu çerçeveleyip asıyorum pencereme en güzel yasım diye sonra. benim her zaman yasım var. her zaman en güzel bir "üzüntü"m var.

    "son kez değil ama çok biliyorum,
    elde duran hikayeye dönüyorum.
    tükenmiş tarihimiz, kalıntı temsilimiz, kırık köşk sırçasında.
    ilk kez değil ama son biliyorum elde duran hikayeye dönüyorum
    tükenmiş tarihimiz, kalıntı temsilimiz, kırık köşk sırçasında."

    ben şimdi elde duran hikayeye döndüm. oysa adı üstünde hikaye. neden döndüm hikaye olmuş bir şeye?
    şimdi onca güzel şeyin ortasında bir oğlanın hem de beni haketmeyen bir oğlanın yasını tutuyorum ağlayarak. aslında her şeyin yasını tutuyorum.
    ömrüm onlara "benden kaçmana gerek yok." demeye çalışmakla geçti be onur özdemir. ama olmadı. dokundum farkında olmadan güneşe, tutamadım kendimi, elimi yaktı, öyle yaktı ki. ben bu kafayla gidersem bütün güneşler yakacak elimi. ben o oyuncakları elime alırsam, büyük olmasa da ellerim, parçalanacak her seferinde ellerimde.
    içten olmak hiçbir zaman işe yaramaz. belli etmek hiçbir zaman işe yaramaz.
    yanlış anlarda ortaya çıkan kale oyuncusuyum ben.
    bana hiçbir zaman aşık olmazlar.
    benden etkilenmezler.
    onlar ancak benim saçımı çekip kaçarlar.
    eğer arkamı dönüp yürümezsem, eğer bir an için bakarsam onlara, -ki ben işte bakmakla kalmayıp üstlerine çullanıyorum galiba rahatsız olduğum için-
    bakarsam, yıldız gibi kayıp giderler.
    sorarsam da, neden çektin saçımı diye, çekmedim derler. amacım o değildi derler. içimden geldi bu özel bişey değildi de diyebilirler.
    bense hep farklı algılarım.
    her şeyi farklı algılarım.
    onları farklı algılarım.
    hayatı farklı algılarım.
    ben her yerde "farklı" kalırım.
    farklı kalmak bir işe yaramaz, farklı olmak bir işe yaramaz.
    sadece içlerinden "hoş biri" derler. bense onlara dönüp baktığımda onları çoktan kaçırmış olurum.
    çünkü dönüp bakmıyorsun.
    çünkü eline alıp bakayım derken sıkıyorsun onları. parçalıyorsun. onlara baktığında sarhoş olayım derken bunu çok belli ediyorsun. çünkü böyle. çünkü kabul et. çünkü artık ya hastasın diye ya da bilmiyorum...