1. herkesin de bildiği gibi ingilizce türkçe gibi çok sayıda kalıp ve deyimlerle kullanılan bir dildir. ingilizceye hakim olabilmek için günlük yaşamda kullanılan kalıpları bilmek gerekir. hepimiz bunların bir kısmını biliyoruz ya da kulak aşinalığımız var. bunlara güzel bir örnek olarak 'take it easy' verilebilir. mesela işteyiz. müdürümüz çok can sıkıcı biri. sürekli hesap soruyor ve sorguya çekiyor. biz masamızda otururken yanımıza geldi. neden şuraya gitmedin? neden buraya gitmedin diye sormaya başladı. ama ne biçim darlıyor. sizin de sinirleriniz oynamaya başladı. neyse sonunda müdür uzaklaşmaya başladı. yanınızda oturan iş arkadaşınız size dönüp take it easy derse size 'alttan al', ' boşver gitsin' ayarında bir şeyler demeye çalışıyordur.
  2. "promise" yerine bildiğimiz türkçe çevirisi olarak "give word" kullanılması ilginç bir örnektir.
  3. çoğu preposition ile süslenmiş kalıplardır. kısa bir süre aralarında yaşayarak alışabileceğiniz kullanımlardır.

    bunun yanı sıra;

    çöpü at demeleri için illa "take the garbage out", "throw the trash out" demelerine gerek yoktur. bayağı çöpü gösterip "put it out" dediklerinde çöpü gösterdiklerini görmediyseniz möl möl bakabilirsiniz. "neyi put'ayım abi, neyi!" diye sokranabilirsiniz.

    yine ayrıca;

    (bkz: put the gun down!) oh yeah, sir.